Ankara bir kebapçıdan söz ediyorlar. Üst katını içkili meyhaneye çevirecekken lokantaya dadanan AKP'li milletvekilleri o kadar çok '
mescit yok mu'� diye sormuş ki adam üst katı meyhaneye çevirmekten vazgeçip bir bölümü kadınlara bir bölümü erkeklere olmak üzere mescide çevirmiş. Herkese de dert yanıyormuş. 'Hiç istemiyordum ama mecbur kaldım vs vs' Bir e-
mail yana yakıla dolaşıyor bütün
posta kutularında: "İŞTE MAHALLE BASKISINI GÖRÜYOR MUSUNUZ? VAH VAH!"
Haber doğru mudur yanlış mıdır bilmiyorum. Ama ben burada
mahalle baskısı değil düpedüz bir "haysiyetsizlik" görüyorum.
Çevirme
baba dükkanını mescide, camiye! Gelmesinler! İlla gelmek istiyorlarsa gitsinler camide kılsınlar namazlarını öyle gelsinler.. O kadar yorulduysan "mescit yok" demekten yap bir
tabela, as dükkanın girişine: "Dükkanımızda mescit yoktur agalar!", olsun bitsin!
Bu kadar! Yani madem politik olsun kültürel olsun kendini "dincilere" yakın bulmuyorsun, kazanma o zaman onlardan üç
kuruş, beş lira! Aç meyhaneni, yap mezeni, daya rakını, bizim laikçilerden kazan ne kazanacaksan. Ayrıca da daha çok kazanırsın. Sarhoş kazıklamak kadar zevkli başka bir şey var mıdır...
Ya da şikayet etmeyeceksin! Evet "ben bir haysiyetsiz dümbeleğim" diyeceksin oturacaksın yerine.
Gazetelerimiz de aynı şekil.
Benim gazetem de dahil olmak üzere bütün gazeteler Ramazan'da birden "dini bütün" oldular. Arka sayfa güzelleri zart! kapanıverdi. Bana yanlış geliyor bunlar.
Mahalle baskısına yenilmek tam da budur. İbadete saygı duymak ayrı bir şey komple tarzını değiştirmek veya tarzından taviz vermek ayrı bir şey.
***
Ertuğrul Özkök "Darbe mi geliyor?" yazısında şöyle demiş:
"Şehirlerarası otobüslerde bazı kişiler "namaz molası" istemeye başlamış. Şimdi bazıları şunu söylüyor: "Birkaç kişi yapmış ne olur?"
Sosyolog yanım, bu gerekçeye hiç ama hiç güvenmiyor. Bütün Türkiye'den bunu yapan tek kişi bile olsa, bütün toplumu din taassubuna sokacak bir
tehlike mevcuttur demektir. Çünkü o "tek kişi" bunu "din adına" yapıyor. Öyle yapıca hepimizin
itiraz gücü bir anda kırılıyor.. Çünkü korkuyoruz. Çıkıp bir iki kelime etsek,
küçük bir itirazda bulunsak, hemen "dinsizlikle" suçlanmaktan korkuyoruz.�
Evet doğrudur. Korkuyoruz. Ama aynı zamanda haysiyetsiziz de!
Sadece din meselesi değil ki, aman tatsızlık çıkmasın diye hiçbir halta itiraz etmiyoruz. Orada adam karısını evire çevire döver kimse müdahale etmez.
Komşu köpeğine her tür ezayı yapar, kimse bir laf etmez.
Manzara için koca çınarı keser, itiraz eden tek sen olursun, polise gidersin, polis
A haberleri'>SANA suçlu muamelesi yapar.
"
Vatan" der gider Hırant Dink'i vurur, 70 milyonluk ülkede on bin kişi itiraz eder, on bir kişi leş bir türkü yakar,gerisi aval aval bakar.
Yani problem baskıdan ziyade haysiyetsizlik..
Bunu nasıl aşacağız? Asıl mesele bu!
TUĞÇE BARAN/VATAN