Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine göre, Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın danışmanı Sadık Soylu, Bayraktar’ın 17 Aralık operasyonunun yapıldığı sabah kendisini arayarak “Sadık kaç, polis gelecek, seni de bir vesileyle alacaklar” dediğini, ancak kendisinin kaçmadığını belirtirken, delikanlılık gösterdiğini ifade etti. Bayraktar’ın “kaç” demesinin doğal olduğunu söyleyen Soylu, “Erdoğan Bey benim babam gibidir, 20 sene beraber çalışmışım” dedi.
Çalışmalarıyla ilgili haberlere yayın yasağı getirilen TBMM Soruşturma Komisyonu’nun tanık olarak dinlediği eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın o dönemki danışmanı, AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun amcasının oğlu Sadık Soylu, şu bilgileri verdi:
Zorlu Center olayını bilmiyorum: (Zorlu Center’a plana aykırı konut inşası izni verildiği iddiası) Benim o konuyla ilgili bilgim yok. (İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Ayyıldız’ı arayarak “Zorlu’nun işi tamam mı, şimdi açılış yapacak mı?” diye sorduğunun anımsatılması üzerine) Bizim telefonlarımız dinlenmiş, fakat işlerine gelen kısmı bize sorulmuş. Ben Bakan Bey’in aslen basınla ilgili kısmıyla ilgileniyordum ve Emlak Konut’ta çalıştığım için Emlak Konut’la ilgili kısmını bilirim biraz. Milliyet Gazetesi’nden beni aradılar “Zorlu açıldı mı açılmadı mı?” diye. Ben de cevaben Ahmet Bey’i aradım, açıldı mı açılmadı mı diye sordum. Ahmet Bey de detayına girdi. Ama işin diğer kısmını bilmiyorum. (Zorlu Center’ın inşaatının usulsüz yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine) Onun bizim bakanlıkla ilgisi zaten yok. Onun ruhsatı falan bakanlıktan verilmedi, benim bildiğim İstanbul Belediyesi tarafından verilmiştir zannediyorum.
‘Kaç Sadık’ demiştir, kaçmadım: (Bayraktar’ın, arayıp “Sadık kaç, polis gelecek, seni alacak bir vesileyle” dediğinin anımsatılması üzerine) “Efendim, ben bir kafede oturacağım, orada bekleyeceğim” dedim. Kaçmadım zaten. Kolay kolay kaçmayız yani. İki sene beni dinlediler. İki sene içerisinde adam karısının aleyhine de konuşur, başkasına yani iki sene içerisinde beni dinlediler. Erdoğan Bey’le alakalı fezleke dosyasında tek bir tapem var, o da yerel siyasetle alakalı tek bir tapem var, başka hiçbir tapem yok. Bir de son gün “Kaç Sadık” diye var. O da doğaldır, Erdoğan Bey benim babam gibidir, 20 sene beraber çalışmışım onunla “Kaç Sadık”demiştir. Ben de “Efendim kafede oturuyorum” dedim. “Yok, yanıma gel, beraber gidelim bakanlığa” dedi. (Böyle bir diyalog geçti mi aranızda sorusu üzerine) Geçti efendim, “Efendim, ben bir kafede oturacağım, orada bekleyeceğim” dedim. Kaçmadım zaten.
Çete üyesi iddiası ütopya: (Neyle suçlandınız sorusu üzerine) Çevre ve Şehirçilik Bakanlığı’na, İstanbul Belediyesi’ne müracaat ettiler veya ilgili belediyelere müraat ettiler iş adamları veya müteahhitler, bilgili belediyeler de 3 ay içerisinde ruhsatı verilmeyen yerlerin... Daha sonra o ilgili kişiler bakanlığa müracat edip onların işini hallettiğimize dair, bir ekip oluşturduğumuza dair bir hayal ürünü ortaya koydular. Çete olan bir ekibin üyesi isnadında bulundular. (Bakanın yanında çalışan birçok çalışma arkadaşları olmasına karşın niye sizi seçmişler sorusu üzerine) Hayal efendim, hayal. 20 senedir Erdoğan Bayraktar’ın yanındayım, işte ondan dolayı. Hayal kurmuşlar yani ütopya kurmuşlar kendilerine göre, ütopyaya da inanmışlar birileri.
Delikanlılık var: (“Kaç Sadık” tapesinin yeniden anımsatılması üzerine) Telefon görüşmesi bu, bir kısmını almış bir kısmını almamış yani. Hayır, bana “Kaç Sadık” demiş bir taraftan da kafede oturacağım denmemiş, orada bir korkaklık vardı, orada da bir delikanlılık var yani onu da söylemesi lazım onu diyenlerin.
Ali Ağaoğlu hemşehrimiz: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde KİPTAŞ’ta çalışıyordum, Hüseyin Avni Sipahi de Taşdelen Belediye Başkanı’ydı, oradan tanıyorum. Sayın bakanımızla aynı sitede otururlardı, oradan da tanıyorum. Eşi, Erdoğan Bey’in eşiyle de görüşüyordu. (Ali Ağaoğlu gibi iş dünyasından kişileri tanıyıp tanımadığı sorusu üzerine) Ali Ağaoğlu hemşehrimiz, onu tanımayan yok zaten, biz de tanıyoruz. Emlak Konut’ta da Yönetim Kurulu Başkan danışmanıyım ben. Zaten Ağaoğlu’nun bu meşhur Maslak 1453 meselesi Emlak Konut ile devletin yapmış olduğu bir iş.
Cumhuriyet