İŞTE 3 GENERAL KRİZİNİN ÇÖZÜM FORMÜLÜ
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin 3
generalin
terfileriyle ilgili verdiği nihai karar askeri vesayetin hala ne kadar etkili olduğunu ortaya koydu.
Başbakan; bu konuyla ilgili “gerekirse yasal
düzenleme yaparız” demişti.
Bu yasal düzenleme için nasıl bir çalışma yapılacağı merakla bekleniyor.
Aslında yapılması gereken çok basit.
Türkiye'nin yaşadığı bu
kriz; özellikle
Milli Savunma Bakanının zamanında pasif davranmasından kaynaklandı.
En önemli ve cevabı olmayan soru şu: Bu 3 general niçin terfi süreçleri başlamadan önce açığa alınmadılar?
O zaman Milli
Savunma Bakanı Gönül “
açığa alma yetkimiz yok” demişti. Sonradan bu 3 ismin açığa alınmasıyla bu sözün doğru olmadığı ortaya çıktı.
“Şimdi açığa alabiliyorsan 2 ay önce de alabilmeliydin, niçin yapmadın” diye sormazlar mı ?
Üstelik
AYİM; ilgili bakanlıkların generalleri açığa alma kararını haklı buldu.
Hükümetin; bu sürecin en başında, yani
Balyoz iddianamesinin mahkemece kabul edildiği anda bu generalleri açığa alması gerekiyordu.
O zaman buna bir şekilde engel olan güç, sonradan işi içinden çıkılmaz hale getirdi.
Zamanında açığa alınmayan generallerle ilgili
Ağustos Şurasından önce çıkarılan
yakalama kararı sonradan kaldırılınca,
Genelkurmay da bu 3 ismin terfi kararnamesini yazıp bakanlıklara gönderdi.
3 ismi zamanında açığa aldırmayarak ilk hatayı yaptıran irade, hükümeti bu kez çift taraflı tuzağa düşürdü.
Hükümet; ya 3 generalin terfi kararnamesini imzalayarak terfi ettirmiş olacaktı ya da imzalamayarak kendi eliyle AYİM'in yolunu açmış olacaktı.
Kararnameler imzalanmadı ve 3
paşa AYİM'e gitti.
AYİM ilgili bakanlıklara; bu paşalar hakkındaki tutuklama kararları kalktıktan sonra Genelkurmay tarafından hazırlanan terfi kararnamelerini niçin kabul etmediklerini sordu.
İktidarı iki kez zor durumda bırakan o derin güç, bu kez de AYİM aşamasında üçüncü kez devreye girdi.
AYİM'e verilecek
savunmada; 3 ismin aslında
30 Ağustos 2010 tarihi itibariyle
emekli oldukları ve bu gerekçeyle mahkemenin
davayı reddetmesi gerektiği yazılacaktı.
Bütün tartışmaları bitirecek ve AYİM'i de bu davaya bakamayacak hale getirecek savunma her ne olduysa yapılmadı.
Bu paşaların emeklilikleri; terfi ettirilmemelerine gerekçe olarak AYİM'e sunulmadı.
Hükümetten gelen, bu tabir caizse “çerez” savunma, AYİM'e derin bir nefes aldırdı.
Eğer “emeklilik” gerekçesi savunmada yer alsaydı, AYİM'in davayı reddetmekten başka yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Gelinen son noktada şimdi 15 gün içinde hükümet, AYİM'den terfi kararıyla ilgili “karar düzeltme” talebinde bulunacak.
Düzeltme talebinde; Ağustos Şurasında adı geçen generallerin rütbe bekleme süreleri uzatılmadığı ve terfi de ettirilmedikleri için; 30 Ağustos 2010 itibariyle rütbe bekleme süresini de doldurduklarından, bu 3 ismin otomatikman emekliye ayrılması gerektiğinin ifade edilmesi gerekiyor.
Çünkü; idari izinde olmaları, vekaleten başka bir göreve atanmış olmaları ya da AYİM'e dava açmış olmaları
kanuni emeklilik statüsünü değiştirmez.
Daha da ilerisini söylemek gerekirse aslında; Genelkurmay bu 3 generalle ilgili emeklilik kararnamesini hazırlamazsa Sosyal
Güvenlik Kurumu re'sen emeklilik işlemini başlatabilir.
Hatta ve hatta 30 Ağustos'tan sonra bu generallerin şu ana kadar aldıkları maaşlar geri bile alınıp, onlara o tarih itibariyle
emekli maaşı bağlanabilir.
Yasal olarak bütün bunları yapabilmek mümkün.
Yapılır mı, açıkçası zor gibi duruyor.
Bütün bu yaşanan süreçten sonra; AYİM Başkanı Abdullah
Arslan, Nazlı Ilıcak'a çok önemli açıklamalar yaptı.
AYİM Başkanının açıklamalarından aslında çözümün şifresi çıkıyor.
Şimdi bu açıklamalardan yola çıkarak; kördüğüm gibi gözüken bu krizin kökten çözümünü ortaya koyalım.
AYİM Başkanı Arslan; hükümetin 3 generali emekliye sevk edip edemeyeceğiyle ilgili “mevcut yasalara göre edemez, çünkü generallerin emekliye sevk edilmelerine YAŞ karar verebilir” diyor.
Bu açıklamadan sonra hükümetin yapması gereken; zaten üzerinde çalışma yürütülen Yüksek Askeri Şura kanununu bir an önce değiştirmek.
YAŞ'ın
heyet yapısı demokratikleştirilip,
sivil iradenin ağırlığını koyabileceği bir şekle sokulmalı.
Mevcut yapıda 15 orgeneral ile Başbakan ve
Milli Savunma Bakanı YAŞ'a katılıyor.
Asker sivil dengesi 15'e 2 olan bir YAŞ'ın yerine, eşit bir yapı oluşturulmalı.
Yeni yapıda asker kanadını Genelkurmay başkanı ve 4 kuvvet komutanı olmak üzere toplam 5 kişi temsil edebilir.
Sivil kanatsa Başbakan,
Başbakan Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı'ndan oluşabilir.
Kararlarda eşitlik çıkması durumunda başkan sıfatıyla Başbakan'ın 2 oyu olacağından sivil irade şuraya ağırlığını koyabilir.
Bütün bu düzenleme bir kanun değişikliğiyle yapılabileceğinden birkaç günlük mesele.
Dolayısıyla AYİM Başkanının söylediği; generallerin emekliliğine YAŞ'ın karar verebileceği hususu hayata geçirilmiş olur ve Başbakan; yapısı değiştirilmiş Yüksek Askeri Şurayı olağanüstü toplantıya çağırıp bu 3 general emekli edilebilir.
Derin bir el devreye girmez ve o irade şimdi gösterilebilirse hükümet bütün bunları toplam bir haftada, bilemediniz 10 günde yapabilir.
Milli Savunma Bakanının zamanında gösteremediği irade, bakın olayı nerelere getirdi.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU
[email protected]
Hükümet bu konuda acil adım atmalı tezini savunanlar, AYİM'in generallere farklı, astlara farklı karar verdiğini gösteren örnekleri
delil olarak gösteriyor: