Dink cinayeti soruşturması kapsamında şüpheli olarak ifade veren eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, cinayet döneminde Ankara’da görevli olduğunu belirtti. Dink’e koruma verilmesi konusunda İstanbul’un sorumlu olduğunu söyleyen Yılmazer, cinayetle ilgili suçlanmasını 'iftira' olarak niteledi. Yılmazer, daha önceki teftişlerde ittifakla görev kusurunun bulunmadığının tespit edildiğini hatırlattı.

Polislere yönelik operasyonda tutuklanan Ali Fuat Yılmazer, Dink soruşturması kapsamında şüpheli olarak ifade verdi. Savcı Yusuf Hakkı Doğan’a 5 saat ifade veren Yılmazer, hazırladığı yazılı savunmayı da savcılığa verdi. Yılmazer yazılı savunmasında kendisiyle ilgili iddialar üzerine daha önce görevlendirilen tüm müfettişlerin kendisi yönünden kusur bulunmadığını tespit ettiklerini kaydetti. 

O dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı Merkez C Şube Müdürü olduğunu kaydeden Yılmazer, Trabzon istihbaratının C Şube’ye gönderdiği 2 adet yazı nedeniyle hakkındaki iddiaların ortaya atıldığını belirtti. Trabzon’un 17 Şubat 2006 tarihli ihbar yazılarının Ankara’ya geldiği dönemde kendisinin yurt dışında görevli olduğunu hatırlatan Yılmazer, yazı üzerinde bulunan paraf ve derkenar emirlerinden de anlaşılacağı üzere bu yazıların kendisine arz edilmediğini söyledi.

Adı üzerinden algı oluşturulmak istendiğini vurgulayan Yılmazer, “Görevli olarak yurt dışında bulunduğum sırada cereyan eden işlerle ilgili olarak benim suçlanmam tam bir iftiradır.” dedi.

Trabzon emniyetinin ihbarı İstanbul emniyetine bildirdiğini ve Ankara’ya da ‘bilgi’ olarak geçtiğini belirten Yılmazer, bu noktadan sonra olayla ilgili devam eden tüm işlemleri yapmak veya önlemleri almanın İstanbul istihbaratına ait olduğunu kaydetti. Yılmazer, “Bu usul herkes tarafından bilinmesine rağmen yıllar sonra sırf ben zan altında bırakılmak için iftira atılmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Trabzon’dan istihbari bilgiyi alan İstanbul emniyetinin hiçbir çalışma yapmadığını kaydeden Yılmazer, “İki temel görevi vardı. Dink hakkındaki tehdit bilgisini içeren evrakı İl Koruma Komisyonu’na bildirilerek Dink’in korunması kapsamında değerlendirilmesi sağlanmalıydı. Evrakta adı geçen Osman Hayal hakkında gerekli istihbari çalışmaları başlatmalı ve olası gelişmeleri takip etmeliydi.” dedi. 

Yılmazer, müfettişlerin İstanbul ve Trabzon emniyeti yönünden kusur tespit ettiğini, kusurlu isimleri belirterek soruşturma izni talep ettiklerini ve hiçbirisine doğru dürüst işlem yapılmadığını söyledi. 

Başbakanlık müfettişlerinin ayriyeten araştırma için görevlendirildiklerini ifade eden Yılmazer, bu müfettişlerin ise İstanbul ve Trabzon yönünden yapılacak bir işlem olmadığını belirttiklerini kaydetti. Başbakanlık müfettişlerinin Ramazan Akyürek ve kendisi başta olmak üzere İstihbarat Daire Başkanlığı’nın görev kusuru bulunduğunu öne sürdüklerini hatırlatan Yılmazer, “Bu rapor başlı başına skandaldır. Teftiş Kurulu Başkanlığı rapordaki sakatlığı hemen fark etmiş ve düzenleyen müfettişe iade ederek suç isnadında bulunulması için somut illiyet bağlarının kurulmasını talep etmiştir.” dedi. Yılmazer, 14 ay gibi uzun bir süre çalışan müfettişlerin illiyet bağını göstermek için süre darlığı mazaretine sığındığını kaydetti. 

Dink cinayeti konusunda olduğu gibi il koruma komisyonunun ilgilendiren durumlarda bilginin ulaştırılmasında il istihbarat şube müdürlüğünün bizzat sorumlu olduğunu vurgulayan Yılmazer, “Bu görevin İstihbarat Daire Başkanlığı ya da Merkez C Şube Müdürlüğü tarafından yerine getirilmesi gerekliliğine dair mevzuatta bir hüküm yoktur.” ifadelerini kullandı. 

Yılmazer’in ifadesinde cinayet döneminde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’in dinlenmesi gerektiğini söylediği öğrenildi. Yılmazer’in Erhan Tuncel’in Dinç gönderdiği mektubun da dikkate alınmasını istediği kaydedildi. 

CİHAN