Yetkin, ''Bu kararı hem sağlık hem de
ekonomik açıdan riskli ve yanlış görüyorum'' dedi.
Yetkin,
İçkale Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında,
Türkiye'nin 1980'li yılların ortalarına kadar et
hayvancılığı açısından Orta
doğu'nun en zengin
ülkesi olduğunu, birçok ülkeye et
ihraç ettiğini belirterek, 1980'li yılların ortalarında Türkiye'de hayvancılığın merkezi konumunda bulunan Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
terör olaylarının artmasıyla hayvancılığın büyük
darbe aldığını anlattı. Yetkin, aynı dönemde
terör olayları yaşanmayan bölgelerde de meraların hızla ortadan kaldırıldığını kaydetti.
Hayvancılığa
hizmet eden ve ayakta tutan kurumlardan biri olan Et ve Balık Kurumu'nun 1995 yılında özelleştirildiğini, sahip olduğu kombinaların 10'da 9'unun kapatıldığını dile getiren Yetkin, daha sonra yapılan yanlışın farkına varıldıysa da artık kurumun eski gücüne kavuşamadığını söyledi.
Hayvancılığın kendini bir parça toparlamaya başladığı ve ülke çapında et ve süt hayvancılığı amacıyla birçok işletmenin kurulduğu bir sırada 2001
krizinin patlak verdiğini ve kriz sırasında besicilere verilen
kredi faizlerinin yüzde 200'lere ulaşması ile bu alana yatırım yapan neredeyse tüm işletmelerin iflas ettiğini ifade eden Yetkin, daha sonra yapılan
teşvik tedbirlerin rağmen hayvancılığın tekrar cazip hale getirilemediğini belirtti.
Türkiye'deki et sıkıntısını çözmek için ilk önce Et ve Balık Kurumu'na (EBK) canlı hayvan
ithalatı için
yetki verildiğini, bu hayvanların getirildiğini, ancak sorunun çözülmediğine işaret eden Yetkin, daha sonra canlı hayvan ithal etme yetkisinin özel sektöre açıldığını, ancak bunun da çare olmadığını söyledi.
Son olarak hafif dondurulmuş et ithalatının serbest bırakıldığını belirten Yetkin, şöyle konuştu:
''Türkiye 1986 yılından bu yana ilk kez hafif dondurulmuş et ithalatını serbest bıraktı. Bu kararı, hem sağlık hem de ekonomik açıdan 'riskli ve yanlış' görüyorum. Kesilmiş ve hafif dondurulmuş etin Türkiye'ye nasıl gireceği, tahlillerin nasıl olacağının bilinmiyor. Doğru bir strateji ve planlama ile buralara gelmedik biz.
Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının bu süreç başlamadan önce 'bizim yeterli besi hayvanımız' yok diye açıklaması gerekiyordu. Besi hayvanı ve damızlık sayısının artırılmasına ihtiyaç vardı. Böyle yapılsaydı, belki 6 ay-1 yıl içinde halkımız daha
ucuz et yiyebilirdi.
İthalat olur ama asıl sorun üretimle çözülür.''
Bütün bu gelişmelerin Kurban Bayramı'nda
kurbanlık
satış fiyatını tetikleyebileceğini öne süren Yetkin, bayramdan 10 gün önce fiyatların
tavan yapabileceğini, ancak sonrasında da yarı yarıya düşebileceğini kaydetti.
Yetkin,
Ziraat Bankasının besi ve damızlık hayvan için kredi uygulamasını ise ''son dönemde yapılan tek ve en önemli olumlu karar'' olarak nitelendirdi.
-DELİ DANA RİSKİ-
Daha sonra soruları yanıtlayan Yetkin, Avrupa'dan getirilecek etlerde deli
dana hastalığı riski olup olmadığı yönündeki soruya karşılık olarak, 1996 yılında deli dana hastalığı riski nedeniyle Avrupa'ya kapıların kapatıldığını, bu risk nedeniyle Türkiye'nin et ihtiyacını uzak mesafedeki ülkelerden karşıladığını söyledi. Yetkin, ''Bizim vatandaşımız, biz 'risk yok' desek bile, bu riski düşünecektir'' dedi.