Sanayi atıklarının zehirlediği Çerkezköy'de dereler insan, hayvan ve bitkilerin yaşamasına izin vermiyor.
Trakya'nın verimli tarım arazilerini zehirleyen ve insan sağlığını tehdit eden zehirli atıklar
TÜBİTAK raporuyla da belgelendi. BUGÜN'ün gündeme getirdiği çevre felaketine çare arayan Çerkezköy Belediye Başkanı Ali Ertem,
tekstil fabrikalarının atıklarının kırmızıya boyadığı derelerden aldığı numuneleri TÜBİTAK'a gönderdi. Numunelerin
analizini yapan TÜBİTAK raporu tüyler ürperticiydi: "Çerkezköy'deki dereler, çok kirlenmiş su limitlerine sahip. Logarlardan akan kirli su arıtılmadan
Kayak Dere'ye oradan da
Ergene Nehri'ne ulaşıyor ve canlı yaşamını tehdit ediyor."
TEHLİKE BELGELENDİ
Çerkezköy Belediye Başkanı Ali Ertem, yıllardır
halk sağlığını tehdit eden derelerle ilgili artık ellerinde kesin veriler olduğunu söyleyerek, yetkilileri harekete geçmeye çağırdı. TÜBİTAK'ın raporunun
tehlikeyi tüm açıklığıyla ortaya koyduğunu belirten Başkan Ertem, "Bu raporu
Organize Sanayi Bölgesi'ne göndereceğiz. Amacımız kimseyi suçlamak değil. Zaten sanayicilerimiz de arıtma tesisi yapılması için harekete geçti" dedi. Derelerin evlerin 15 metre uzağından geçtiğini belirten Ertem, "Rapor bundan böyle vatandaşların daha duyarlı olmasını sağlayacak" diye konuştu.
"LAĞIM SUYU AKIYOR"
İTÜ
Çevre Mühendisliği Bölümü'nden Doç. Dr.
Kadir Alp ise TÜBİTAK raporunun kirliliğin yüksek düzeyde olduğunu gösterdiğini belirterek şöyle konuştu:
"Analiz sonuçlarına baktığımızda çözünmüş
oksijenin 0.7 oranına sahip olduğunu görüyoruz. Bu organik kirliliğin oldukça yüksek seviyede olduğunu gösteriyor. Bu kadar kirli bir suda canlıların yaşaması mümkün değil. Önemli kriterlerden biri de kim
yasal oksijen ihtiyacı diye adlandırılan bir kriterdir. 206 olarak ölçülen bu değer, yine organik kökenli bir kirlenmeyi gösteriyor.
Organik kirlenmenin bir diğer belirtisi olan biokimyasal oksijen ihtiyacı 65 çıkmış. Demek ki bu derelere halkın değimiyle yarı yarıya seyreltilmiş lağım suyu akıyor."
İNSAN SAĞLIĞI TEHLİKEDE
Kirli suyun insanlarda kalıcı hastalıklara neden olabileceğini hatırlatan Doç. Dr. Kadir Alp, "Bölgedeki insanların bu suyu kullanması mümkün değil. Zirai amaçlarla bile kullanılması doğru değil. Yakın bölgede açılmış
kuyular bu sudan etkilenirler. Kuyu suları alınıp bakılsa muhtemelen onlarda da kirlenme olacaktır" dedi. Kirlenmenin yoğun olarak tekstil kuruluşlardan kaynaklandığına dikkat çeken Alp, "Sülfür parametresi oldukça yüksek çıkmış, lağım sularında bu kadar yüksek sülfürle karşılaşmayız. Renk problemi de buna işaret ediyor. Bu bölgede tekstil kökenli kirleticinin yoğun ve etkili olduğunu gösteriyor. Önlem alınması ve iyi bir arıtma sistemi kurulması lazım."