Gazete, dünkü
hain pusuda 9 şehidin asıl sorumlusunun BDP olduğunu yazdı. İşte Yeni
Şafak'ın bugünkü
manşeti...
KATİL SİZSİNİZ
Türkiye,
Çukurca'da şehit düşen fidanlar için
gözyaşı dökerken, kanlı tablonun baş sorumlusu
demokrasi kılıfı ile her fırsatta
teröre
destek veren BDP oldu. Kandil'in sözünden çıkmayan, kardeşlik projesini sabote etmek için her yolu deneyen, canlı bombayı 'şehit' ilan eden BDP katliamların ortağı haline geldi.
Yeni Ana
yasa, demokratik Türkiye' vaadinin millet tarafından
seçim sandıklarında tam destek görmesiyle birlikte terör
örgüt PKK'nın kanlı eylemleri hız kazandı. Son olarak dün Hakkari'nin Çukurca ilçesinden duyulan 11 şehit haberi, tüm Türkiye'yi bir kez daha yasa boğarken gözler, tek sermayesi 'terör' olan Barış ve Demokrasi Partisi'ne (BDP) çevrildi. Terör örgütü PKK'nın eylemlerine insanlık adına 'dur' demek bir yana olumsuz bir tek
eleştiri getirmeyen BDP, son 1 ayda gerçekleşen katliamlar karşısında yine sessiz kalmayı
tercih etti. PKK'nın dağ kadrosuna büyük şehirlerden
eleman devşirmek
gençlik kolları teşkilatlarını seferber eden, sivilleri
hedef alan canlı bombaları şehit ilan eden, hiçbir sosyal meselesine ilgi duymadığı
Kürt vatandaşlara zorla
terörist yası tutturan BDP, örgüte verdiği doğrudan destekle katliamların ortağı oldu.
ÖRGÜTÜN DEMOKRASİ KILIFLI UZANTISI
Yakın geçmişte 'Kürt'lerin temsilcisiyiz' iddiasıyla kurulan ve sözde
siyaset yapan partilerin devamı olan BDP, politik tavrını sadece 'terör' ve '
terör örgütü PKK' üzerinden şekillendirdi. Diğer
siyasi partiler gibi 'ekonomi, kadın, tarım veya sağlık' gibi alanlarda parti programı geliştirmeyen BDP, tüm adımlarını
teröristbaşı Abdullah
Öcalan ve Kandil'in emirleri doğrultusunda attı. Terörü yücelten söylemi siyasete sokan BDP, sorunun çözümüne katkı sunmak yerine
ülke gündemini germek ve ayrımcılığı körüklemek için teröristleri şehit ilan etmekten, Doğu ve Güney
doğu'da yaşayan vatandaşlara zorla terörist yası tutturmaktan geri durmadı. BDP, bu tavrıyla siyasi parti olmaktan çok PKK'nın Türkiye'deki 'demokrasi kılıflı' uzantısı izlenimi verdi.
BDP, söylemini sürekli 'terörü' yüceltme ve tehdit unsuru olarak kullanma üzerine şekillendirdi. Bu amaçla ilk olarak
Ahmet Türk gibi partinin ılımlı isimleri yönetimden
tasfiye edildi. Yerlerine, Kürt sorununu çözmekten çok tırmandırmak için gayret sarf eden şahin kanadın temsilcileri getirildi.
Şahin kanadın temsilcileri, bütün açıklamalarında şiddeti körükledi. Demokratik
açılım sürecinin başladığı günlerde Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, "Güzel günler olacak" derken BDP'li
Aysel Tuğluk, "Türkiye'yi çok fena günler bekliyor" diyerek tehditkâr üslubunu ortaya koydu.
AÇILIMA KÖSTEK OLDULAR
'Kürtlerin temsilciyiz' iddiasını ağzından düşürmeyen BDP, terör örgütü çizgisinde yürüttüğü siyaset kapsamında
bölge halkının hak ettiği hayat standardını ve taleplerini görmezden geldi. Bu amaçla
iktidar partisi tarafından başlatılan 'Milli birlik, beraberlik ve kardeşlik' projesini baltalamak için PKK ile ortak hareket etti. Demokratik açılım kapsamında 'inkar' politikası bir tarafa bırakılırken
TRT 6 aracılığıyla anadilde yayın yapılması sağlandı. Ülke çapında
Kürtçe özel kurslar açılarak anadillerini bilmeyen Kürt kökenli vatandaşlara kolaylık sağlandı. Bölgedeki yerleşim yerlerinin isimleri eski isimleriyle yazılmaya ve söylenmeye başlandı.
Dersim, Norşin kelimeleri bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından zikredildi. Doğrudan bölge insanının yararına olan bu girişimler ise bölge insanını ve Kürt kökenlileri temsil ettiğin söyleyen BDP tarafından kesinlikle destek görmedi. Açılım değil destek olmak sürekli olarak köstek olmayı tercih ettiler. Açılımla ilgili olarak yapılan yasa düzenlemelere BDP'li vekiller TBMM'de el kaldırmadı. Ülkeye huzur ve barış gelmesi adına BDP çatısı altında siyaset yapmaya çalışan bazı milletvekillerinin de bu süreçte susması dikkat
çekici bulundu.
Saldırıyı kınarken bile tehdit
Türkiye'deki artan şiddet olaylarının en önemli sorumlularından biri olarak gösterilen BDP'liler 11 şehit için yayınladığı cılız 'taziye' mesajında bile tehdit dili kullandı. Parti adına yazılı açıklama yapan Grup Başkanı
Selahattin Demirtaş, "Barışın önünün açılması için büyük çaba sarf ettik. Ancak bütün bu çabalarımız karşılıksız kaldı. Yaşadığımız günler daha fazla tehditle geçiştirilebilecek günler değildir" dedi.