Dün iki ayrı gazetede ‘Türkiye tarihinin en büyük telekulak skandalı’ denilerek 7 bin kişinin ‘yasal’ olarak dinlendiği haberleri yapıldı.
Bu gazetelerden Star’ın iddiasına göre, 7 bin kişi ‘Selam örgütü’ isimli bir soruşturmada dinlenmişti. Yeni Şafak’ta ise aynı haberde, Selam Örgütü ile Gezi, yolsuzluk ve rüşvet gibi soruşturmalar da bahane edilip dinlemeler yapıldığı yazıyordu. Bu kadar ağır itham, iddia, önemli isimleri içeren haberde, olması gereken en önemli belge, -yine 2 gazetenin mantığına göre- ‘yasal dinleme kılıfı’ olan mahkeme kararı olmasıydı.
Zaman gazetesinden Büşra Erdal'ın analiz haberine göre, değil 7 bin kişi, 7 kişiye ait bile dinleme kararı konulmamış. Dolayısıyla ortada büyük bir ‘kurgu’ olduğu gerçeği akla mantığa daha yakın. Ama bununla yetinmeyip, ‘hukuki’ boyutuna bakalım ve bu kurguyu anlamak için, savcılık ve mahkemelerin işleyişini, nasıl dinleme yapıldığını hatırlayıp buna göre değerlendirme yapalım.
DİNLEME KARARI MAHKEMEDEN NE ŞART ALTINDA ALINIR?
Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre, soruşturma savcısı ‘somut ve kuvvetli suç şüphesi’ bulunduğunda mahkemeye başvurarak ‘şüpheli’ kimse hakkında dinleme kararı alır. Bu başvuruda, soruşturmanın konusu, dinlenecek kişiye atfedilen suçun türü, telefon numarası veya IMEI belirtilir. Mahkeme de talebe göre izin verdiği takdirde bu dinleme kararı, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) bildirilir. TİB de, mahkeme kararı doğrultusunda adli kolluk olarak görev yapan polise yetki verir. TİB’den yetkiyi alan adli kolluk, uygun cihazlarla dinlemeleri yapar, tapeleri kaydedip soruşturma savcısına bildirir. Dinlemeler sırasında üçüncü kişiler dinlemeye takıldığında ise, bu durum yine ayrı dosya olarak savcıya bildirilir. Savcı, orada suç unsuru varsa o kişiler hakkında da dinleme kararı almak için hakime başvurabilir. Yoksa, o dinlemeler imha edilir. Suç unsuru olanlar iddianameye girer. CMK’ya göre, bir şüpheli için dinleme kararı 3 ay için verilir, bu süre 1’er aylık olmak üzere en fazla 3 ay daha uzatılabilir.
İDDİA VAR DELİL VE SES KAYDI YOK!
Bu somut bilgiler ışığında, Star ve Yeni Şafak’ın haberlerine tekrar dönelim. İki gazete de, dinlemeleri yasal soruşturmalara (Selam, Gezi, yolsuzluk soruşturmaları…) dayandırıyor. Mahkeme kararı ile dinleme yapıldığı belirtiliyor. Ama yasal bir dinleme için prosedür belli. İsmi anılan dinlenen bu kişiler için atfedilen suçlar, kimin talep ettiği, telefon ya da IMEI’leri gösteren, bunların tarihlerinin yazdığı mahkeme kararı olmalı. Ama Yeni Şafak’ın belirttiği doğruysa, yolsuzluk soruşturmasından sonra atanan savcılar İstanbul Adliyesi’nde ‘gizlenmiş’ 125 klasör bulmuş ama içinde mahkeme kararları yok. Sadece isim listeleri var. 125 klasöre dair “Kimler, nerede, nasıl buldu?” sorularının cevabı olan tutulmuş bir tutanak da yok. Adli işlemlerde hukuki olmayan bir durumla karşılaşıldığında ilk yapılması gereken, tutanak tutmaktır. 125 klasör dosya var ama tutanak yok ortada. Bununla birlikte, yasal dinleme yapıldıysa bunların kayıtları (ses ya da tape) olmalı. Ama bunun da olmadığını yine Yeni Şafak’ın haberindeki bilgiden anlıyoruz.
"KANUNDA KAYITSIZ DİNLEME DİYE BİR ŞEY YOK"
Gazete, “17-25 Aralık operasyonlarının ardından ‘kayıtsız dinlemeler yapıldığını’ tespit etmesiyle deşifre oldu.” diyor. ‘Kayıtsız dinleme’ diye bir şey kanunda yok. Bu da haberin içindeki çelişkilerden sadece biri. Gazeteler, habere 3-4 sayfa ayırmış ama Selam örgütü soruşturmasını açtıran bir ihbar metni dışında ortada hiçbir yasal belge yok. Yeni Şafak’ta geçen “3 bini aşkın kişinin çeşitli soruşturmalarda dinlendiği ortaya çıktı.” cümlesi de zaten haberin başı ile sonu arasındaki tutarsızlığı gösteriyor. Bahsedilen 7 bin kişiden en azından en ünlü 7’si hakkındaki mahkeme kararı ortaya konulsaydı, haber belki biraz daha inandırıcı olurdu.
7 bin kişiyi dinlediği iddia edilen savcılar da, bunu yalanlıyor. Selam örgütü soruşturmasının normal yasal prosedür olduğu ancak haberde geçen kişilerin dinlenmediğini söylüyorlar. Bu haliyle, iki gazete manşeti, çeşitli soruşturmalarda dinlenmiş ya da dinlemeye takılmış bazı kişilerin adının gerçek dışı ekleme isimler yoluyla kabartıldığı izlenimi veriyor. Hayali ‘paralel yapı yasal dinlemiş’ deniyor ama dinlemeye dair hiçbir somut veri yok. Hukuk ve demokrasi dışı maddeler içeren MİT Kanunu’nun komisyondan geçtiği günde, ‘5N1K’ ruhuna Fatiha okutmuş haberle kirli bir algı operasyonu yapılıyor.