- Son günlerde sıklıkla dillendirilen bir olay var. “BBP içine derin yapılar sızdırıldı” şeklinde… Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
- Evet bazı sızmalar oldu. Özellikle bu sızmalar 22 Temmuz seçimleri öncesinde gerçekleşmişti. Çünkü açığı olmayan ve defosuz bir
siyasi hareket… Merhum Genel Başkan bu konuda çok hassastı. Alperen Ocaklarının eğitilmesi için elinden geleni yapıyordu. Çok sayıda çalışmalarımız oldu. Bizzat çok sayıda aydın ile gençleri buluşturup Türkiye'yi konuşurduk. Neler yapıp neler yapmamalı konusunda ciddi uyarılarımız oluyordu. 12
Eylül tecrübelerimizi gençlere birebir aktarıp ‘kullanılmayın' diyorduk. Bizim dışımızda kimsenin sözlerini ciddiye almamalarını ve provokasyonlara karşı dikkatli olmalarını anlatıyorduk. Sürekli onları okumaya ve kendilerini yetiştirmeye yönlendiriyorduk. Çok dik duruş sergileyen bir
gençlik grubumuz olduğu için hedefte sürekli buralar vardı.
Karanlık güçler, çeteler gençlerimizi kullanmak istiyorlardı. Karanlık çevreler partiye sızmak istedi.”
“ERGENEKON KONUSUNDA DA TEPKİ ALDIK”
- Peki, sonra neler oldu?
- Elbette bu süreç sonrası ufak tefek sıkıntılar oldu. Bu tasfiyeler rahatsızlık getirdi. Hatta
Ergenekon sürecinde partimizin dik duruşu ve yargıya verdiği
destek de kimi çevreleri rahatsız etti. Arayanlar dahi oldu… Aradıklarında ise, ‘Siz bari Ergenekon demeyin. O kelimeyi kullanmayın. Biz size değer veriyoruz. Bu konuları bir görüşelim' şeklinde akıllarınca uyarılar yaptılar. Bu uyarıları yapanlar aynı zamanda 22 Temmuz seçimlerin de bizleri ittifaka zorlayan gruplardı. Biz Türkiye'nin demokratikleşmesi için Ergenekon davasının sonuca ulaştırılmasını istiyorduk. Başkanımız ise sürekli ‘sonuna kadar gidilmeli' değerlendirmelerinde bulunuyordu. Arayanlara partimizin cevabı netti. Onlara, ‘Ergenekon'u yok mu sayıyorsunuz? Nedir amacınız. Biz ülkenin demokratikleşmesine
hizmet ediyoruz' cevabı veriliyordu. AK Parti'yi yaptığı hatalarda sürekli uyarırken, bu
soruşturma hakkında ise tam desteğimizi sunmaktan çekinmiyorduk. Bu kararlı duruşumuz da rahatsızlık verdi. Biz
demokrasi dışı hiçbir yapıya ödün vermedik. Başkanımız hukuk dışılığa verdiği tepkiler arşivlerde gizlidir.”
- 28 Şubat döneminde Başkana yapılan bazı tehditler de deşifre oldu. Bilmediğimiz var mı?
- 28 Şubat döneminde Başkanımız dolaylı ve direkt olarak tehditler aldı. Aldığı tehditlere ise, tehdit ile karşılık verdi. Hiç geri adım atmadı. Antidemokratik süreçte bir siyasi lidere ulaşmak istedi. Bir türlü ulaşamadık kendisine… Sonra bir tesiste olduğunu duyduk. O tesise Başkanımız yanına arkadaşlarını alarak gitti.
Siyasi parti liderinden bu süreçte dik durmasını istedi. Parti lideri ise, ‘açık konuşamıyorum. Baskı var' dediğinde,
Yazıcıoğlu, ‘Sal
baskıları bizim üstümüze' cevabını verdi. Parti lideri, ‘Daha fazla konuşmak istemiyorum' dediğinde ise,
merhum Başkanımız, ‘Kimden geliyor tehdit?' diye sordu. Parti lideri ise konuşmak yerine elini omzuna götürerek, ‘apolet' işareti yaptı.
Muhsin Başkanın ise cevabı oldukça sert oldu ve ‘Gelin o zaman birlik olalım ve beni de
Milli Savunma Bakanı yapın. Ben koalisyona girmek istemiyordum ama anlaşılan artık şart oldu' demişti. Bu sözleri sarf ettikten sonra da olay yerinden ayrılmıştı. Yani her türlü tehdidi böyle elinin tersi ile iten adam gibi adamdı.”
VAKİT