İktidardaki
Refah Partisi-DYP
koalisyon hükümetini (Refah-Yol) düşürmek için her yola başvuran 28
Şubatçıların, 7 milletvekiliyle
demokrasinin yanında yer alan BBP lideri
Muhsin Yazıcıoğlu'nu tehdit ettikleri ortaya çıktı.
Sürecin en hararetli noktasında Yazıcıoğlu'nun Meclis'teki odasına gelen iki
sivil,
mesaj getirdiklerini belirterek, "Hükümetten desteğini çekmezsen, başına iş açılır." diyor. BBP liderinin buna cevabı sert olur: "Demokrasinin yanındayız. Bana tehdit sökmez. Bizim Allah'tan başka kimseden korkumuz yok." İlginç olayı ilk kez Zaman'a anlatan BBP lideri Yazıcıoğlu, kendisine gelen kişilere milli iradeyi temsil ettiklerini ve ne olursa olsun demokrasinin arkasında duracaklarını söylediğini kaydediyor.
Meclis'teki hadiseye BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur da şahitlik etmiş. O dönem partinin Genel İdare Kurulu üyesi olan Öznur, Yazıcıoğlu'nun "havalı" bir şekilde Meclis'e gelen iki kişiyi yaşananların ardından odasından kovduğunu anlatıyor. Bir tek milletvekili için bile
transfer borsalarının kurulduğunu kaydeden Öznur, 7 milletvekiliyle BBP'nin
kilit konuma geldiğinin altını çiziyor. Öznur, "Bu yüzden çok ağır baskılara ve saldırılara maruz kaldık, ama duruşumuzu bozmadık. Ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyen mihraklara demokrasi dersi verdik." ifadelerini kullanıyor.
Hakkı Öznur, ordu içinde hükümeti devirmek için kurulan cuntanın, 'tekelci
sermaye' ve medyadan büyük
destek aldığını vurguluyor. Öznur, "
Medya patronları, en önemli temsilcilerini bize yolladılar.
Erbakan-
Çiller koalisyonuna karşı çıkarsak,
gazete ve televizyonlarının kapılarını ardına kadar açacaklarını söylediler." diyor. Müdahalenin tüm orduya mal edilmesinin yanlış olduğunu ifade eden Öznur, TSK içinde yaşananları doğru tahlil edenlerin de bulunduğuna dikkat çekiyor. Öznur, Yazıcıoğlu'nun o dönemde yaptığı "
Türkiye İran olmaz,
Cezayir olmayacaktır.
Suriye rejimi hiçbir zaman olmayacaktır." çıkışının ordu içindeki bu kesim tarafından memnuniyetle karşılandığını dile getiriyor.
28 Şubat sürecinin aktörlerini tahlil eden Öznur, şu tespitleri yapıyor: "12
Mart 1971 muhtırasının ardından
tasfiye edilen solcu 9 Mart cuntasının kalıntıları 28 Şubat'ta karşımıza çıktı. Medyayla, büyük sermayeyle
işbirliği yaptılar. Bugün Encümen-i Daniş diye konuştuğumuz grup da, bu antidemokratik müdahaleyi yönetenlerin arasındaydı. O dönemde aslında doğrudan
darbe planları yapılıyordu. Fakat artık herkesin Türkiye'de darbeler döneminin kapandığını anlaması gerekiyor."