Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin ölümüyle ilgili dönemin İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Ö.'nün yargılanacağı dava, sulh ceza mahkemelerinin kaldırılmasıyla çıkmaza girdi.
Sulh ceza mahkemelerinin kaldırıldığına dair yasanın onaylanması ve Resmi Gazete'de yayınlanmasından dolayı, bugünkü duruşma gerçekleşemedi. Davanın bundan sonra Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmesi bekleniyor. BBP heyeti ve Yazıcıoğlu ailesi bu duruma tepki gösterdi. Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, "Yüz kere de, milyon kere de buraya gelir gideriz, buraları aşındırırız ve hak ve hukukumuzu ararız. Bu ülkeyi yönetenlere sesleniyorum. Size ve arkadaşlarınıza göre değil, vatandaşı mutmain edecek yasalar, kanunlar çıkarın." dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Yazıcıoğlu ailesi ve hukukçularla birlikte Kahramanmaraş Adalet Sarayı'na geldi. Burada sulh ceza mahkemelerinin kaldırıldığına dair tutanak tutulurken, heyet, başsavcı vekiliyle de bir görüşme gerçekleştirdi. Çıkışta konuşan Avukat Kemal Yavuz, "Bu yargılamanın yeri sulh cezalar ya da asliye ceza mahkemeleri değil." ifadelerini kullandı. Yavuz, "Bugün Sulh Ceza Mahkemesi'nde bir memur arkadaşın yargılanmasıyla bu işin sonuçlanacağını sananlar aldanıyorlar. Bu iş yarın ana davayla birlikte birleşerek ağır cezalarda, adaletin önünde, en kötü ihtimalle bilinçli taksirle, ama bize göre kasıtla adam öldürme suçuyla yargılanacaklarını bilmelerini istiyorum." diye konuştu.
GÜLEFER YAZICIOĞLU'NDAN KÖŞE YAZARLARINA SERT TEPKİ
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu da yine adaletsizlikle karşı karşıya olduklarını belirtti. Yazıcıoğlu, "Çok manidardır ki bizim davamızdan bir gün öncesinde Resmi Gazete'de yayınlanıyor ve yürürlüğe giriyor. Biz buraya boşu boşuna gelmiş oluyoruz. Ama şunu bilsinler ki Muhsin Başkan'ın ve arkadaşlarının şehadetini gerçekleştirenler, onların olaylarını örtbas etmek isteyenler, biz hiçbir zaman yılmayız. Hiçbir zaman da bizi yıldıramazlar. Yüz kere de, milyon kere de buraya gelir gideriz, buraları aşındırırız ve hak ve hukukumuzu ararız. Bu ülkeyi yönetenlere sesleniyorum. Size ve arkadaşlarınıza göre değil, vatandaşı mutmain edecek yasalar, kanunlar çıkarın." açıklamasında bulundu.
Gülefer Yazıcıoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü: "Geçenlerde bir köşe yazarı köşesinde şöyle bir yazı yazmış. Çok manidar bir yazı. 'Aile ve avukatlar kime bağlı, kimin etkisinde kalıyor?' diye. Şunu bilsinler ki Allah'tan başka hiçkimseye bağlı değiliz. Hiç kimsenin de etkisinde değiliz. Orada köşesinde kalem oynatanlara sesleniyorum. 5 yıldır bu süreç aydınlatılmazken, Muhsin Başkan'ın meselesine değinmezlerken, adalet nerede diye sormazlarken, ne olduğunu bilmediğimiz bir vatandaşın çektiği filmin arkasına sığınarak, böyle propagandayı neden yapmaktalar, anlayamıyorum. Çok üzgünüm ki herkes şunu şöyle bilsin. Muhsin Başkan'ın adını hiçkimse istismar edemez. Hiç kimse kendi lehine kullanmaya çalışamaz. Bir adaletsizlik vardır. O köşelerde yazanlara sesleniyorum. Bu adaletsizliğin üstüne gitmelerini istiyorum."
DESTİCİ: YARGI TAMAMEN YÜRÜTMENİN EMRİNE GİRMİŞ DURUMDA
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ise mahkeme kapatılmamış olsaydı, kalabalık bir hukukçu ordusuyla gelmiş olacaklarını anımsatarak, "Ama malesef Türkiye'de yargı sistemi tamamen yürütmenin emrine girmiş durumda. Bunun aksini hiçkimse iddia edemez. Yargı reformu adı altında çıkarılan paketler tamamen, Türkiye'yi yönetenlerin kendi iktidarlarını koruma ve daha da belli bir süre daha nasıl devam ettiririz ya da kendi yanlışlarını örtme adına şekillendirilmektedir. Hem çıkarılan kanunlar hem en son HSYK'daki atamalara baktığımızda bunu çok net bir şekilde görmekteyiz. Bir taraftan özel yetkili mahkemeler kaldırılıyor, öbür taraftan sulh ceza mahkemeleri kaldırılıp, yerine özel yetkilerle donatılacak sulh ceza hakimleri geliyor ve bunu sayın Başbakan çok açık bir şekilde böyle bir düzenleme yaptıklarını ve bu düzenleme sayın Cumhurbaşkanı tarafından onaylandıktan sonra harekete geçeceklerini net bir şekilde söylüyor. Bugün biz bunu burada net bir şekilde yaşadık." şeklinde konuştu.
Karşılaştıkları en büyük problemlerden birisinin savcı ve hakimler üzerinde kurulan baskılar olduğunu aktaran Destici, "Bunlar resmen hakimler ve savcılar tarafından itiraf edilmektedir ve söylenmektedir. Neticede buraya gönderilen bir takım müfettişlerle de bu dosyaya bir yol haritası çizilmeye çalışılmaktadır. Dosya hakimlerin ve savcıların da insafına yani gerçekten adaletin tecelli edeceği şekilde ilerlemesine fırsat bırakılmamıştır. Biz hepsinin farkında ve bilincindeyiz." dedi.
Hiç kimsenin kendi kavgasına Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının şehadet sürecini alet etmemesini isteyen Destici, şöyle devam etti: "Aileler bu konuda bu kadar hassasken, bunu istismar konusu yaparız endişesi sürekli taşırken, bir takım çevrelerin bunun üzerinden galip gelmeye çalışması, güç elde etmeye çalışması veya bir başka grubu zayıf düşürmeye çalışması, gayri ahlakinin de ötesinde net bir şekilde hem büyük bir ahlaksızlık hem büyük bir vicdansızlık hem de büyük bir adaletsizliktir. Eğer gerçekten bu olayın dahili olduğuna inandıkları birisi varsa ya da ellerinde bilgi ya da belge varsa onlara düşen, gerçekten samimiyseler, gerçekten bu dosyanın aydınlatılmasını veya bir nebze de olsa mesafe alınmasını istiyorlarsa, zerre kadar dürüstlük sahibilerse, o zaman ellerindeki bilgi ve belgeleri kamuoyuyla, basınla, sosyal medyada paylaşmayacaklar, buraya getirecekler, aileye verecekler, avukatlara verecekler. Ya da savcılar takip edecekler. Bunu da kamuoyu önünde açık şekilde yapacaklar."