Yassıada’nın küçük mahkûmu kim?

Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam edilmesinin üzerinden tam 45 yıl geçti.

Yassıada’nın küçük mahkûmu kim?

Zaman, idamların yıldönümünde unutulan bir hayat hikâyesinin izini sürdü. Yassıada'da baskıya maruz kalanlar arasında Demokrat Partili (DP) bayan bir milletvekili de vardı: Necla Tekinel. Üstelik hamileydi. Duruşmalar sürerken doğum yaptı, bebeğine ‘Mehmet' ismini koydu. Ancak kimse ona ismiyle hitap etmedi, onun adı ‘Yassıada bebeği'ydi. Doğar doğmaz acıyla tanıştı. Stres sebebiyle annesinin sütü kesilince, Yassıada yönetimi, ‘madem emmiyor' diyerek bebeği gönderdi. 18 ay annesinden ayrı kaldı. Bakkaldan alınan sütle büyüdü. Mehmet Tekinel, şimdi 45 yaşında. İstanbul'un ünlü kanser cerrahlarından biri. Yakın tarihin en önemli günlerine annesinin karnında tanıklık eden Tekinel, Yassıada sırrını kimseye açmamış. “Bu yönümüzü sürekli tedaviye gelen hastalarım bile bilmez.” diyor. Yassıada bebeğinin annesi Necla Tekinel, 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından tutuklanmış. Adada uygulanan baskıyı hamile bir kadın olarak göğüslemek zorunda kalmış. Bugün 83 yaşında. Ancak o günleri tekrar yaşamamak için bu konuları kimseyle konuşmuyor. Başından geçenleri oğlu anlatıyor. O da annesinden duyduğu kadarıyla: “Çok büyük eziyetler çekmişler. Annem biz daha fazla üzülmeyelim diye her şeyi anlatmazdı. Anneannemden duyardık bazı şeyleri. Beni gördüğünde anneannem gözyaşlarını tutamaz ve ‘Sen bu minicik yaşında bu sıkıntıları çektin?’ diye sarılırdı bana.” Mehmet Tekinel’in aktardığına göre hamileliği fark edilene kadar Yassıada otoritesi Necla Hanım’a diğer sanıklar gibi çok sert davranmış: “Annem hamile olduğunu kendisi de sonradan fark etmiş. Bir süre de saklamış. Yapılan tetkiklerden sonra Yassıada yönetimi hamile olduğunu öğrenmiş. Hamile olduğunu öğrendikten sonra davranışları değişmiş.” Necla Hanım’ın hamileliğinin ortaya çıkışı da oldukça ilginç. Tekinel anlatıyor: “Annemle aynı koğuşta olan bir bayan daha varmış; Prof. Dr. Saliha Balaykan. Milletvekili değil, doktor ama onu da tutuklamışlar. Tutuklanma sebebi Ankara-İstanbul olayları ile ilgili. Saliha Hoca göstericiler arasında öldürülen Turhan Emeksiz’e ‘sekme kurşun’ raporu vermiş. ‘Raporu başka türlü yaz’ diye baskı yapmışlar. O da ‘ben ihanet edemem’ demiş. İsteneni yapmadığı için atmışlar Yassıada’ya. Saliha Hanım doktor olduğu için fark etmiş annemin durumunu. Saliha Balaykan, yıllar sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde benim hocam oldu.” ‘Sütün yok’ deyip bebeği annesinden ayırmışlar Mehmet Tekinel, duruşmalar sürerken 9 Şubat 1961’de dünyaya gelmiş. Ancak hiç anne sütü emememiş. Necla Hanım’ın yaşadığı stres sağlığını da etkilemiş. Sütü kesilmiş. Yassıada yönetimi ise bunu fırsat bilerek akıl almaz bir uygulamaya imza atmış. “Sütün yok” diyerek küçük Mehmet’i annesinden ayırmışlar. Süt annesi de bulunamamış. Dışarıdan alınan sütle doyurulmuş. Tekinel, şöyle konuşuyor: “Doğum olmak üzereyken annemi helikopterle Kasımpaşa Askerî Hastanesi’ne götürmüşler. Doğumdan sonra da 20 gün annemle beraber burada kalmışız. Sonra annemi Yassıada’ya geri göndermişler. Eğer sütü olsaymış ben de yanında olacakmışım; yer bile ayrılmış. Üç ay geçtikten sonra annemin beni görmesine izin vermişler. Doğumdan 18 ay sonra tekrar serbest kalana kadar sadece üç defa görüştürülmüşüz.” Ablam her gün okuldan ağlayarak gelirmiş Adada tutuklu bulunan siyasilerin yakınları da büyük eziyet çekiyordu. Psikolojik tecrite tabi tutuluyorlardı. Yassıadalı Mehmet, olan bitenin farkında değildi. Dört yaşındaki ablası Ayşegül de bir şey anlamıyordu. Ama sekiz yaşındaki ablası Nilgün için durum farklıydı. Nilgün okuldan her gelişinde gözyaşlarına boğuluyordu. Tekinel, “Ablam, öğretmen ve okul idarecilerinin Demokrat Partililere hakaret ettiğini anlatırdı. Bu hakaretler sebebiyle ablam her gün eve ağlayarak geliyormuş.” diyor. Tekinel’in çocukluğu siyasetin içinde geçmiş. Yassıada’da eşinin avukatlığını yapan babası İsmail Hakkı Tekinel, 1961’de kurulan Adalet Partisi’nin kurucularından olduğu için evde hep siyaset konuşulmuş. Etrafındakilerin ‘Yassıadalı Mehmet’ diye başını okşadığı Tekinel, ‘büyük bir siyasetçi olmayı’ kafasına koymuş. Parti kongrelerinde aktif rol almış; 17 yaşındayken delege olarak oy kullanmış. Ancak kısa sürede siyasetten soğumuş: “Üniversiteden sonra eğitim için Fransa’ya gittim. Bizdeki siyaset anlayışı ile oradakinin çok farklı olduğunu gördüm. Bizde kavgalar bugün için orada 20-25 yıl sonrası için. Bizdeki gibi günlük kavga yok. ‘Benden sonra tufan’ anlayışı da yok. 1994’te Türkiye’ye döndüğümde burada siyaset yapılamayacağına karar verdim.” Tekinel’in siyasete girmek istemeyişinin bir başka sebebi de mesleğine olan bağlılığı. “Mesleğimde en verimli olduğum çağları yaşıyorum.” diyen Tekinel’in çok sayıda ünlü hastası var. Hemen her gün bir ameliyata giriyor. Beşiktaş’ta arkadaşlarıyla birlikte İstanbul Cerrahi Hastanesi’ni kuran Tekinel, alanında öncü isimler arasında. Fransa’da iken 1987’de dünyadaki ilk laparoskopik ameliyatı yapan Philipe Moures ile çalıştı. Şu an üzerinde çalıştığı alanla ilgili ise şunu söylüyor: “Türkiye’de 2000 yılında ilk kalın bağırsak tümörüne laparoskopik operasyonu biz yaptık. Şu an tek değiliz; ama bu alanda ilkiz.” ZAMAN
<< Önceki Haber Yassıada’nın küçük mahkûmu kim? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER