28 Şubatçı rektörler
Üniversitelerde
kaos varmış. Yalan! Kaos filan yok. Çünkü... Toplumsal manada kaos... Ölçütlerini yitiren insanların, ne yapacaklarını bilemeyip, birbirinden çok farklı biçimlerde hareket etmeleriyle ortaya çıkar.
Üniversite ve
türban konusunda kaos filan yok: Herkes neyi, niye yaptığını gayet iyi biliyor.
Bir tarafta... Meclis'e,
Anayasa'ya, demokrasiye, insan haklarına, hukuk devletine bağlı rektörler var. Onlar, Cumhurbaşkanı Gül, Anayasa değişikliklerini imzalar imzalamaz, kapılarını türbanlı öğrencilere açtı.
Diğer tarafta... "Laikliği koruyoruz" palavrasıyla, yukarıda saydığım değerlerin hayata geçmesini istemeyen... Otoriter zihniyetli, dikta heveslisi,
özgürlük düşmanı rektörler var. Onlar YÖK Kanunu'nun 'Ek 17'nci maddesinde
düzenleme yapılana dek, türbanlı öğrencileri içeriye sokmama kararı aldı.
Gördüğünüz gibi kaos filan yok. Taraflar arasında net bir ayrım söz konusu.
Yasakçı rektörlerin durumu, bilhassa 10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ve eski YÖK başkanlarının üniversite yönetimlerinde nasıl bir kadrolaşmaya gittiklerinin açık biçimde göstergesi.
Bu rektörler ve onlara
destek verenler, 28 Şubat (1997) örtülü darbesinin zihniyetini devam ettirmeye çalışan tipler.
Anayasa değiştiğine... 'Ek 17' de zaten "Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile
yükseköğretim kurumlarında kılık ve
kıyafet serbesttir" dediğine göre... Özetle, kapılarını türbanlı öğrencilere açmalarına hiçbir engel bulunmamasına rağmen... Onlar inatla
yasakçı tavırlarını sürdürüyor.
Bu kadronun üniversiteleri adeta kendi mülkleri haline getirdikleri ve Deli Dumrul edasıyla hareket ettikleri apaçık ortaya çıktı.
"Savaşarak geri çekilen" bu zihniyet temizlenecek ama bu arada boşa
vakit kaybediyoruz.
EMRE AKÖZ/SABAH