Önder Sav başkanlığındaki
CHP heyeti,
düzenlemenin iptali için
Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Abdullah Gül'ün
Çankaya Köşkü'ne çıkmasını engellemek için 367 şartını öne sürerek Meclis'i kilitleyen CHP, şimdi de başörtüsüne
özgürlük getiren düzenlemeyi
mahkemelik yaptı.
Anamuhalefet partisi, DSP ve
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç'in desteğiyle başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakan anayasa değişikliğinin iptal edilmesi için dün
Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 112 vekilin imzasını taşıyan
dava dilekçesinde anayasa değişikliğinin 'yok sayılması' ve yürürlüğünün durdurulması istendi.
Gül'ün Çankaya Köşkü'ne çıkmasını istemeyen CHP,
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir dönemde uygulanmayan 367 tezini gündeme getirdi. Anamuhalefet partisi, 27 Nisan'daki ilk turun oylaması biter bitmez Yüksek Mahkeme'nin yolunu tuttu. Aynı gece Genelkurmay'ın internet sitesinden hükümeti
hedef alan bir
bildiri yayınlanırken, CHP lideri Deniz Baykal'dan "Başvurumuz kabul edilmezse çatışma çıkar." açıklaması geldi. 4 gün içinde kararını açıklayan Anayasa Mahkemesi, anamuhalefet partisinin talebini kabul etti ve Meclis'i kilitledi.
Yargı tarafından siyasete atılan 367 düğümünü çözmek için milletin hakemliğine başvuruldu.
AK Parti, 22 Temmuz'da yüzde 47 oy desteğiyle yeniden iktidara gelirken, Gül, yeniden
aday olarak 11.
cumhurbaşkanı seçildi. CHP ise seçim hezimetiyle yüz yüze kaldı. Yaşananlar sıcaklığını korurken, parti yönetimi yine tercihini özgürlüklerden değil, yasaktan yana kullandı. Anamuhalefet partisi, başörtüsü düzenlemesinin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. CHP ve DSP'nin dava dilekçesinde, anayasa değişikliğiyle 'Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar verdiği bir
kıyafet serbestisinin Anayasa'ya uygun hale getirilmesine çalışıldığı' savunuldu. Dilekçede, düzenlemenin, Anayasa'nın değiştirilemez maddelerini düzenleyen 4. madde ile
laiklik ilkesini barındıran 2. maddeye aykırı olduğu iddia edildi. Dilekçede, değişikliğin 2. maddede belirtilen, '
toplum huzuru, insan haklarına saygı,
Atatürk milliyetçiliği, laik ve hukuk devleti' ilkelerini ihlal ettiği savunuldu. Anayasa Mahkemesi'nin 1989 yılındaki kararına vurgu yapılan dilekçede, mahkeme kararlarına aykırı
kanun çıkarılamayacağı öne sürüldü.
CHP'nin dilekçesinde, 4. maddede yer alan "değiştirilemez ilkeler" de tartışıldı. Ancak burada Yüksek Mahkeme'nin 1982 Anayasası'ndan önce verdiği kararlara atıfta bulunulması dikkat çekti. Dilekçede, TBMM'nin Anayasa'nın 1., 2. ve 3. maddelerindeki hükümlerini değiştirme konusunda, yasama
yetkisini kullanmaktan men edildiği ve yetkisiz kılındığı ileri sürüldü. "Aksi yöndeki bir
Anayasa değişikliğinin, Anayasa buyruğu ve yasağının çiğnenmesi içerikli ağır ve açık yetki tecavüzü oluşturacağı'' savunuldu. Dilekçede, bu tür bir yetki tecavüzü taşıyan işlemin ''yok'' hükmünde olduğu, bu sebeple hukuken hiç doğmamış sayılacağı iddia edilirken, düzenlemenin hiçbir makamı bağlamayacağı, uyma,
uygulama görev ve yükümlülüğü getirmeyeceği kaydedildi. Ardından şu değerlendirme yapıldı: "Cumhuriyet'in Anayasa'nın 2'nci maddesinde belirtilen niteliklerinde doğrudan veya dolaylı bir değişiklik yapıldığını tespit etmesi halinde, söz konusu 1. ve 2. maddelerin 'yok hükmünde' olduğunu karara bağlayabilecektir."
Meclis'i yetkisini aşmakla suçladı
CHP'nin iptal başvurusunu, Genel Sekreter
Önder Sav, Grup başkan vekilleri Kemal
Anadol,
Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Süha Okay'dan oluşan heyet yaptı. Başvurunun ardından açıklamalarda bulunan Önder Sav, Meclis'ten 411 oyla geçen düzenleme için 'hukuk dolanılarak, Anayasa'ya karşı
hile yolu kullanılarak gerçekleştirilmiş bir tasarruf' nitelendirmesinde bulundu. Meclis'in Anayasa yapma yetkisini aştığını öne süren Sav, "Anayasa'nın değiştirilmesi
teklif dahi edilemeyecek, değiştirilemeyecek maddelerin sayılmış olması her türlü yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlayıcı niteliktedir. Yasama organının böyle bir yasağa karşı anayasa değişikliği yapması, kendisine Anayasa'nın tanıdığı yetkiyi aşması anlamına gelir." dedi. Sav, başvurularının niteliği itibarıyla öncelikle görüşülmesi gerektiğini söyledi. Anayasa Mahkemesi'nin 1989 yılında verdiği kararı hatırlatan Sav, ''Bu Anayasa Mahkemesi kararına rağmen, o kararı değiştirmek, etkisiz kılmak çabaları, hukukun üstünlüğü ilkesiyle hiç bağdaşmamıştır." ifadelerini kullandı. Önder Sav, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf
Ziya Özcan'ın başörtüsü yasağının kaldırılması yönündeki talimatının da yok hükmünde olduğunu savundu. Talimatlara uymayan rektörlere
destek veren Sav, "Rektörlerimiz de anayasa değişikliği doğrultusunda, Anayasa Mahkemesi kararlarının varlığını düşünerek bu yasağı dinlememişlerdir ve dinlemeyeceklerdir.'' dedi.