Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu'nun Mehmet
Haberal'ı
tahliye etmeyen hâkimlere verilen
tazminat cezası kararını onamasına baro başkanları da tepki gösterdi. Skandal kararın hukuk sistemini içinden çıkılmaz bir hale soktuğunu anlatan baro başkanları, "Bu karar emsal alınırsa
davalara bakacak hâkim bulamazsınız." diyor.
Türkiye, günlerdir
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun verdiği skandal tazminat kararını konuşuyor. Tutuklandığı günden bu yana hastanede yatan
Ergenekon sanığı
Mehmet Haberal'ın avukatlarının tahliye talepleri ağır ceza mahkemesi hâkimlerince reddedilmişti. Bunun üzerine Haberal, tahliye taleplerini reddeden 9 hâkim hakkında
tazminat davası açtı. Davayı görüşen Yargıtay 4.
Hukuk Dairesi, 'Haberal'ın sağlık sorunlarını dikkate almadıkları' gerekçesiyle
İstanbul özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde görevli 9 hâkimi bin 500'er yüz TL
manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Söz konusu karar 5 Kasım'da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından da onandı.
Yargıtay, bir dava henüz tamamlanmamışken, o dosyanın sanığının itirazını değerlendirerek hâkimleri mahkûm etti. Daire söz konusu kararı verirken, Haberal'ın 'sağlıklı olduğunu, ayakta
taburcu edilebileceğini gösteren' 16
Ekim 2009 tarihli raporu da dikkate almamıştı. Ayrıca Anayasa'nın, "Hiçbir
organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez,
genelge gönderemez,
tavsiye ve telkinde bulunamaz." hükmü de ayaklar altına alındı.
Yargıtay'ın kararı sadece kürsü hâkimlerinin değil, baro başkanlarının da tepkisini çekti.
Malatya Barosu Başkanı
Eyüp Kutlubay, hâkimlere tazminat cezası verilmesinin bir hukuk skandalı olduğunu söyledi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararı onamasının daha vahim olduğunu ifade etti. Kutlubay, 60 bine yakın
tutuklunun kararı emsal göstererek tazminat davası açabileceği düşünüldüğünde hukukun içinden çıkılmaz bir hal alacağını belirtti.
YARGITAY, 'SANIĞI BIRAKIN' DİYOR
Eyüp Kutlubay, "
Tazminat kararının onanması çok vahim bir durum. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Türk yargı tarihinde bir ilke
imza atarak, devam etmekte olan bir davanın sonucunu beklemeden böyle bir karar vermiştir. Bu kararla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, dolaylı olarak hâkimleri
baskı altına alıyor. Yargıtay, 'tutuklu sanığı serbest bırakın' diyor. Yargı bağımsızlığı ve
yargıç güvencesi ilkeleri ağır yara almıştır. Şimdiye kadar tazminata mahkum edilmiş bir hâkim kararına rastlamadım. Yargıtay Kanunu'nda çok açık hükümler var. Görevi kötüye kullanmak dışında hiçbir hâkim tazminata mahkum edilemez. Yargıtay Genel Kurulu'nun da bu yönde kararları var. Bu kararı emsal gösteren tutuklular; hâkimler hakkında tazminat talep ederlerse, buna nasıl
cevap verilecek? Türkiye'de yargılama biter. Davalara bakacak bir tane hâkim bulamazsınız. Bundan sonra hiçbir hâkim
tutuklama kararı vermez.
Hâkimler tazminat davasına muhatap olma korkusuyla, gerekli hallerde dahi tutuklama kararı veremeyeceklerdir."
Davaya doğrudan müdahale edildi
Sivas Barosu Başkanı
Hilmi Bilgin ise Yargıtay'ın kararının Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledi. Bilgin, şu ifadeleri kullandı: "Anayasa'nın 132. maddesi mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen bir maddedir. Bu maddede 'Hâkimler görevlerinde bağımsızdır. Anayasa'ya, kanunlara ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler' denilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, son kararıyla açıkça Anayasa'nın 132. maddesinde anlam bulan mahkemelerin ve yargıçların bağımsızlığı ilkesini ihlal etmiş. Ayrıca bu karar hâkimler üzerine kurulan bir baskıdır. Şu ana kadarki içtihatlarda hiçbir hâkim ve savcı görevini yapmasından dolayı cezalandırılmamıştır. Bunun aksi, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin ortadan kalkmasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, son kararıyla görülmekte olan bir davaya doğrudan müdahale etmiştir. Son karardan sonra artık ceza hâkimlerinin, tazminat tehdidi altında bağımsız karar verme iradeleri baskı altına alınmıştır. Şu anda cezaevinde bulunan tutuklular da bu kararı emsal göstererek kendilerini tutuklayan yargı mensuplarına karşı dava açabilecekler."
Uygulamanın hukukî bir yanı yok
Erzurum Baro Başkanı Mehmet Güzel, bugüne kadar hâkim ya da savcılara açılacak davalarda
Adalet Bakanlığı'nın muhatap kabul edildiğini ve bakanlığın söz konusu hâkim ya da savcılara davaları rücu ettiğini kaydetti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, tazminat cezasını onamasının şekil ve esas açısından aykırılık içerdiğini anlattı. Güzel, "Bu yapılan, hukuksuz bir uygulamadır. Kanunun böyle bir uygulaması yoktu. Hâkim veya savcı doğrudan muhatap alınmaz, Adalet Bakanlığı üzerinden dava açılırdı. Bu dava her nasılsa doğrudan hakimlere açıldı. Davada şekil eksikliği var, usulsüz ve yanlış bir karar. Hukuka aykırı. Bu karar, yargı bağımsızlığı için büyük bir tehlikedir. Bu, hâkimlerin baskı altına alınması,
yargıya müdahale edilmesi demektir." ifadelerini kullandı.
Eminağaoğlu, Yargıtay'ın tazminat kararına destek verdi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun Mehmet Haberal'ı tahliye etmeyen hâkimlere verilen tazminat cezası kararını onamasına baro başkanları da tepki gösterdi. Skandal kararın hukuk sistemini içinden çıkılmaz bir hale soktuğunu anlatan baro başkanları, "Bu karar emsal alınırsa davalara bakacak hâkim bulamazsınız." diyor.
Eski
YARSAV Başkanı
Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yargıtay'ın 'Mehmet Haberal'ı tahliye etmeyen hâkimlere
para cezası' kararını desteklediğini söyledi. Yıllarca hakim ve yargıçların bağımsız olması gerektiğini söyleyen, yargı mensuplarının haklarını savunduklarını iddia eden Eminağaoğlu, kararın hukukun üstünlüğünün işler kılınması ve insan haklarının korunması yönünden çok önemli bir adım olduğunu savunuyor.
Cumhuriyet Gazetesi'ne konuşan Eminağaoğlu, Türkiye'de tutuklama ve benzeri özgürlüğü kısıtlayıcı yöntemlere yargı kararıyla başvurulsa da bu kararların hukuka uygunluğunun denetiminin yeterince etkin olarak yapılamadığını iddia ediyor. Eminağaoğlu, "Bu yönüyle karar, bundan sonrası için yol gösterici ve insan haklarını gözeten, koruyan içtihat niteliğiyle önemli referans olacaktır. Benzeri gerekçelerle aynı durumda olan tutuklular da aynı gerekçelerle bu gibi davalar açabilecektir." diyor.
Konya Denge Hukukçular Derneği Başkanı Erhan Şahin: Karar kişiye özel, hukukî yanı yok
Kararın hukuki tarafı yok. Kişiye özel. İdeolojik bir karar. Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın fonksiyonunun öneminden kaynaklanan bir karar. Harcanamayacak bir kişi ki Yargıtay üyeleri, hiçbir hukuki dayanağı olmayan bir karara imza attılar. Daha Haberal'ın yargılandığı davayla ilgili bir karar çıkmış değil. Belki ceza çıkacak. Beraat de edebilir. Öyle bile olsa
Ceza Muhakemeleri Kanunu'na (CMK) göre yargılama biter, kesinleşir, bir
hizmet kusuru varsa o zaman Adalet Bakanlığı'na karşı tazminat açılır. Hâkimin şahsına dava açılamaz. Böyle bir karar, yok hükmündedir. Hukuk çiğnenmiştir. Yasalara aykırıdır.
Çankırı Baro Başkanı İdris Şahin: Olanları, hayretler içinde izliyoruz
Yargıtay Genel Kurulu, hukuku çiğnemiştir. Kurulun kararı tamamen keyfidir. Haberal'ın cezası bile netleşmeden sadece tahliye talebinin reddine karar veren hakimlere böyle bir ceza verilmesi hukuk kurallarına aykırıdır ve objektiflikten uzak subjektif bir karardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, çok büyük hukuk hatası yapıyor. Kurul kadar 4. Hukuk Dairesi'nin verdiği ceza da bağımsız yargıya şüphe düşürüyor. Bir
hukukçunun hukuk dışında bir şey düşünmesi ve karar vermesini de hayretler içinde izliyoruz. Ayrıca bu kararla hakimler baskı altına alınmış oluyor. Haberal ile gelişmeleri de bir hukukçu olarak büyük bir şaşkınlıkla izliyoruz. Hukukun çiğnenmesine hukukçuların göz yumması gerekiyor.