Ankara'da bir vatandaş, evinin yakınındaki baz istasyonunun "sağlığa zarar verdiği ve tesislerdeki jeneratörlerin çıkardığı yüksek ses nedeniyle gürültü kirliliği oluştuğu" gerekçesiyle istasyonunun kaldırılması için dava açtı.
Davaya bakan Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, istasyonun limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olduğu sonucuna varan bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını, "jeneratörlerin gürültü çıkardığı iddiasıyla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı" gerekçesiyle bozdu.
Daire'nin oybirliğiyle aldığı kararda, baz istasyonlarının, konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 kilometrelik, konuşma trafiğinin yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 kilometrelik mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük cihazlardan oluştuğu belirtilerek, şu tespitler yapıldı:
"Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme veya iletişimin sağlıklı ve verimli gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibarıyla belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden, nüfusun yoğun olduğu yerlerde daha çok baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehir dışına çıkarılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından, haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden bazı istasyonlarına karşılıklı gereğinden çok yüksek elektromagnetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir."