Yargıtay'dan mütahitlere sürpriz

44 kişinin hayatını kaybettiği deprem davasında Yargıtay müteahhitlere ve belediye görevlilerine verilen 650 YTL cezayı az bularak kararı bozdu

Yargıtay'dan mütahitlere sürpriz

17 Ağustos Marmara depreminde yaptırdıkları binaların yıkılması nedeniyle 44 kişinin hayatını kaybetmesinden sorumlu tutulan müteahhitler ve belediye görevlileri hakkında verilen 650 YTL, cezayı az bulan Yargıtay verilen kararı ''hakkaniyet kurallarına'' uygun olmadığı gerekçesiyle bozdu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi Adapazarı'nda Şeker Mahallesi Sedat Kirdatepe Caddesi üzerinde yapılan 5 katlı Emek Sitesi'nin 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nde yıkılması ve ve 44 kişinin hayatını kaybetmesi nedeniyle müteahhit Mehmet A.(49), dönemin Adapazarı belediyesi görevlileri Servet E.(60) ve Erdinç U.E.'ye (51)verilen 650 YTL para cezasına ilişkin kararı oybirliğiyle bozdu. Bozma kararına, Apartmanların çöküş şekli, bilirkişi raporlarının içeriği, çok sayıda insanın ölmüş olması nazara alındığında; temel cezanın adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun olmadığı gerekçe gösterildi. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Mart 2005'te karara bağladığı dosyada müteahhit Mehmet A., belediye görevlileri Servet E. ve Erdinç U.E.'ye TCK'nın 383.maddesinin 2. fıkrası gereğince dikkatsizlik ve tedbirsizlik , nizam, emir ve kaidelere riayetsizlik ile atıl suçun oluşmasına sebebiyet verdikleri gerekçesiyle, 10'ar ay ağır hapis ve 50'şer YTL para cezası vermiş daha sonra hapis cezası da para cezasına çevrilerek sanıklara ayrı ayrı 650 YTL para cezası verilmişti. Yıkılan Sitelerde eşini, kayınpederi ve kayınvalidesini kaybeden Zekine Erden'in avukatı Sebahattin Yılmaz yaptığı açıklamada, sitelerin yıkılmasından sorumlu tutulan müteahhitler ve belediye görevlileri hakkında, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sebebiyle ölüme sebebiyet verdikleri gerekçesiyle 2001 yılında Savcılıkca kamu davası açıldığını söyledi. 2001 yılında açılan davanın 26 Mart 2005'te karara bağlandığını ve müteahhit ile belediye görevlilerinin 1'er yıl hapis cezasına çarptırıldığını ancak bu cezanında 650 YTL para cezasına çevrildiğini söyledi. Karar dosyasının Yargıtay'a gönderildiğini anlatan Yılmaz, yerel mahkemenin verdiği kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bozduğunu dile getirdi. Yargıtay tarafından bozulan kararın yerel mahkemeye tekrar gönderildiğini ifade eden Yılmaz, davanın önümüzdeki günlerde tekrar görülerek karara bağlanacağını dile getirdi. Yılmaz: "Depremde yıkılan ve 44 kişinin öldüğü Emek Siteleri'nde bende bir süre oturmuştum. Depremde hayatını kaybedenlerin bazıları yakın arkadaşım yada komşumdu. Müvekkilim Zekine Erden, depremde eşini kaybetti. Müvekkilim ile birlikte sitede eşi ve 2 çocuğunu kaybeden Ertan Aydın ile yakınlarını kaybeden Yıldız Elkıran'da sorumlular hakkında şikayetçi oldu. Ben burada sadece müteahhit ve belediye görevlilerini suçlu bulmuyorum. Ben bu davada yalnız mimar veya mühendislerin sorumlu olduğunu düşünmüyorum. Bununda ötesinde burada kat adedini ikiden 3-4 ve 5'e çıkaran kamu yöneticilerinin ve idarelerin kusurlu ve sorumlu olduğunu düşünüyorum. Sitenin bulunduğu alan daha önceleri yeşil alan olarak gözüken imara açıldı ve buralara yüksek katlı binalar yapıldı. İnsanların ölümü bu nedenle gerçekleşti. Tümüyle mimar ve mühendislere kusur yüklenerek işin içinden çıkılacak bir durum değildir. "dedi. Depremden hemen sonra geçmiş belediye görevlileri hakkında ihmalleri ile ilgili haklarında soruşturma ve kavuşturma yapılması amacıyla savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını açıklayan Yılmaz, taleplerinin reddedildiğini kaydetti. Görülen bu davada taleplerinin kabul gördüğünü ifade eden Yılmaz, depremin üzerinden 6 yıl geçtiği için savcılığın zaman aşımı nedeniyle kavuşma yapılamayacağına karar verdiğini vurguladı. Yılmaz, zaman aşımı nedeniyle gerçek kusurluların henüz yargı önüne çıkartılamadığını belirtti. Yerel mahkemece oluşturulan bilir kişi raporunda ise sitenin, 1975 deprem yönetmeliğinde öngörülen zemin durumu bilinmeden, zemin gerilme değerinin yanlış alındığı, betonarme çizimlerde 1975 deprem yönetmeliğinin öngördüğü konstrüktif kuralların hiçbirinin mevcut olmadığı, yapının ehliyetsiz kişilerin yönetiminde yapıldığı, yatay yükleri taşıyan kolan ve kirişlerde oluşturulan çerçevelerin yeterli sayıda olmadığı, beton kalitesinin uygun olmadığı ve konstrüksiyon kurallarına uyulmaması nedeniyle binanın yıkıldığı' görüşlerine yer verildiği açıklandı. Sanıklar hakkında şikayetçi olan Zekine Erden ise Yargıtay'ın yerel mahkemenin verdiği kararı bozmakta haklı olduğunu dile getirdi. yerel mahkemenin verdiği kararın kendilerini çok üzdüğünü anlatan Erden, yıkılan sitelerle birlikte her şeyini yitirdiğini söyledi. Asıl cezaya çarptırılması gereken yönetici ve idarecilerin zaman aşımından faydalanarak yargı önüne çıkmadığını belirten Erden: "Biz hem öldük hem cezalandırıldık. Asıl suçlular yasaların boşluğundan yararlanıyor. Biz depremin hemen ardından gerçek suçlular ile ilgili suç duyurusunda bulunduk. Ancak o dönemde bu kişiler yargılanamadı. Biz ilk dava açanlardan biriyiz. Bunların bilerek yapıldığını düşünüyorum. Bize asıl acı veren şey bize bu yaşatılanlar.Bu insan hayatına ne kadar değer verildiğinin bir göstergesidir. Bu rant peşinde koşanların suçudur. Biz sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız. Eşim benim yerimde olsa aynı şeyi yapardı. "diye konuştu.
<< Önceki Haber Yargıtay'dan mütahitlere sürpriz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER