Yargıtay santralinde üyelerin bütün görüşme detayları bilgisayara aktarılmış. Yaklaşık iki yıldır arayan ve aranan tüm numaralar tek tek kaydedilmiş.
Yargıtay ve Danıştay'ın dinlendiği iddialarıyla ilgili
soruşturma tamamlanırken, çarpıcı bilgilere ulaşıldı. Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın santralinin dinleme ve
kayıtları saklama özelliğine sahip olduğunun tespit edilmesi üyelerin dinlendiği şüphelerine yol açmıştı. Yargıtay'da yapılan
keşif ise sadece bu santralde değil, bütün Yargıtay üyelerinin kullandığı santralde de sorun olduğunu ortaya çıkardı. Bu santralin dinleme yapmadığı ancak arayan ve aranan bütün numaraları raporladığı belirlendi.
Santralin bağlı bulunduğu bilgisayarda, 28.1.2009'dan itibaren merkez binadaki tüm dahili abonelere ilişkin CDR kayıtları (arayan ve aranan numaralar,
arama zamanı, süresi gibi bilgiler) tespit edildi. Ayrıca bilirkişi heyetinin Yargıtay Başsavcılığı'nın santralinde bazı ses kayıtlarına rastladığı, ancak Yargıtay'ın isteği üzerine bunun raporlara yansıtılmadığı öne sürüldü.
Edinilen bilgilere göre Yargıtay, 'limit aşımını
ücretlendirmek için sistemi kurduk' şeklinde
savunma yaptı. Ancak ücret aşımının tespiti için arayan numara ve süre bilgisi yeterli ve bu kayıtlar da en fazla bir ay tutulabiliyor. Kimin kimi aradığını gösteren ve HTS raporu olarak adlandırılan özel bilgiler sadece
mahkeme kararıyla ve TİB'den elde edilebiliyor.
Yargıtay Başsavcılığı'nın yeni nesil santralinin 4 aboneyi dinleme ve 3 milyon CDR kaydını saklama kapasitesine sahip olduğu ortaya çıkmıştı. Yargıtay üyelerinin kim tarafından arandığı ve kimi aradığı şeklindeki CDR kayıtlarının Yargıtay-MİT-Çakıcı skandalında ismi geçen eski
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile Genel Sekreter Yardımcısı Ercan
Yalçınkaya tarafından kurdurulduğu kaydedildi.
Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Bedri Eryılmaz, söz konusu kayıtları, "Ülkede MİT, Emniyet ve Jandarma dinleme yapıp kim arıyor kayıtlarını tutabilir. Bu kayıtların tutulması kesinlikle illegal. Yargıtay Kanunu'nda buna izin veren,
yetki veren bir
düzenleme yok." sözleriyle değerlendirdi. Yargıtay Başsavcılığı'nın 'dört dahili aboneyi tehdit ve hakaretleri önlemek için kurduk' savunmasının da gerçekçi olmadığını vurgulayan Eryılmaz, "Yargıtay Başsavcılığı'nın açıklaması tatmin edici değil. O zaman herkes santral kurar. Tehdidin yolu bellidir, tehdit aldığı zaman cumhuriyet savcısına verilir. Yüksek yargı bunun için 'cihaz aldık' diyemez. Sorumlular hakkında
yasal takip yapılmalı." diye konuştu.
Yargıtay ve Danıştay'ın yasadışı dinlendiği iddialarıyla ilgili soruşturmanın detaylarında ilginç bilgiler çıkıyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 331 sayfalık kovuşturmaya yer olmadığı kararında, Yargıtay ve Danıştay'ın yasa dışı dinlenmediği vurgulandı. Yargıtay ve Danıştay'da bilirkişiler eşliğinde yapılan keşfin sonuçlarına
takipsizlik kararı verildi. Bilirkişi raporunda Yargıtay'ın 3 binasında dahili aboneleri yönetmek için 4 adet santral kullanıldığı, santrallerin dahili aboneler tarafından yapılan aramalara ilişkin CDR denilen
çağrı kayıt bilgilerini saklayabildiğinin tespit edildiği vurgulandı. Ayrıca Yargıtay üyelerinin bulunduğu merkez bina santralinin üzerinde en fazla son 1000 görüşmeye ilişkin CDR kaydının tutulabildiği tespit edildi.
Keşif sırasında, bu kayıtların tutulduğu yr70015-2615
seri No'lu bilgisayardaki CDR kayıtlarının,
Microsoft Access veritabanı dosyasında 28.01.2009 tarihinden itibaren merkez binadaki tüm dahili abonelere ilişkin CDR kayıtlarının bulunduğu belirlendi. Bundan önceki kayıtların da bulunabileceği, ancak santral görevlisi ve
teknik personelin bilgisayarlarını formatlamaları sebebiyle bu tarihten önceki kayıtların silindiği vurgulandı. Bilirkişi raporunda CDR kayıtlarını saklayan veritabanı dosyası üzerinde herhangi bir şifreleme koruması yapılmadığı, bilgisayara giriş yapıldıktan sonra veritabanı dosyasına erişilebildiği kaydedildi. Ayrıca, bu bilgisayara kurum içi bilgisayar ağına bağlı olduğu ve uzaktan erişilebileceğinin tespit edildiği, bu durumun güvenlik açısından sakıncalı olduğu ve bilgisayarın ağ bağlantısının olmamasının en uygun koruma yöntemi olacağı vurgulandı. Bilirkişi raporunda, "CDR kayıtlarının hiç tutulmamasının da önleyici bir
tedbir olarak uygulanabileceği" belirtildi. Bu santral üzerinde ses kayıtlarının kaydedilip silindiğine ilişkin herhangi bir 'log' kaydının tutulmaması sebebiyle, herhangi bir abonenin dinlenip dinlenmediğine dair bir iz kalmadığı belirtildi.