Ardından üç savcı ve iki hakimin, gittikleri pavyonda ahlâk dışı ilişkilerde bulunduğu iddia edildi.
Adalet Bakanlığı, her iki olay hakkında
soruşturma açarken, eski Bakan
Cemil Çiçek'in
Hürriyet gazetesindeki açıklamaları
tartışmayı derinleştirdi.
Yargıyı korumak adına birçok şeyin konuşulmadığını vurgulayan Çiçek, "Neler var, neler. Bizim neler çektiğimizi bilemezsiniz." dedi. Yargıda meslek taassubunun mutlaka yenilmesi gerektiğini belirten eski
bakan, sözü görevini başarıyla yapan yargıçlara getirdi. Örnek olarak da,
banka hortumcularıyla ilgili davalara bakan 8'inci Ağır
Ceza Reisi Mustafa Akın'ın
İstanbul 5.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne atanmasını gösterdi. Bunun nasıl olduğunun araştırılmasını isteyen Çiçek şöyle devam etti: "Bu işlerde
sakat, kötü şeyler döndüğünü düşünerek başvurduğu yerde, davasına baktığı hortumcu bankacının kardeşi içeriden çıkıyormuş, deniyor. Bunlar doğru mu, bakılmalı."
Çiçek'in sözlerine dün
Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Mahmut Acar'dan
cevap geldi. Akın'ın
görev süresi dolduğu için değiştirildiğini savunan Acar, "Bankacılıkla ilgili davalardan haberimiz yok. Ne paramız var ne de bankacıyı tanırız." dedi. Ancak Zaman'a konuşan Çiçek, olayın gelişimini şöyle özetledi: "8.
Ağır Ceza Mahkemesi banka yolsuzlukları için kuruldu. Biz, Akın'ın görevde kalmasını istedik,
HSYK aldı."
Susurluk Davası'nın eski hakimi Sedat Karagül, tartışmaları, "İstenmeyen yargı mensuplarının ayağı bir şekilde kaydırılır.' sözleriyle yorumlarken, eski
Yargıtay Savcısı
Ahmet Gündel, sorunların kaynağında ideolojinin yattığına işaret etti: "Yargıdaki atama ve yükselme dürüstlük, kalite ve liyakate göre değil, ideolojik ve hemşehricilik gibi gerekçelere dayanılarak yapılıyor."
'Yargıdaki sorunların kaynağı HSYK'
Yargı mensupları son dönemde
uyuşturucu tacirleri,
fuhuş çeteleri ve dinleme skandallarıyla anılmaya başlandı. Son dönemde yargı, hakim, savcıların çete ve fuhuş operasyonlarına adının karışması, başarılı yargı mensuplarına yönelik
sürgün şeklindeki
tayinler ve tartışmalı kararlarla gündeme gelmeye başladı. Geçtiğimiz hafta İstanbul'da uyuşturucu çetesine yönelik olarak gerçekleştirilen 'Son
Nokta' operasyonuyla tutuklanan şahısların bazı hakim ve savcılarla bağlantılı oldukları ortaya çıkmıştı.
Beyoğlu Adliyesi'nde görev yapan üç savcı ve iki hakimin, gittikleri pavyonda
hesap ödemedikleri ve zorla fuhuş yaptırılan Rus hayat kadınlarıyla ilişki kurdukları iddiaları Adalet Bakanlığı'nca incelemeye alındı. Yine kısa bir süre önce fuhuş olayına adı karışan ve hakkında soruşturma başlatılıp açığa alınan Yargıtay Tetkik Hakimi Mustafa Hakkı Çetin, "örgütlü fuhuş yaptırmak" ve "insan ticareti yapmak" suçlarından tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Eski Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, yargıdaki sorunların kaynağının HSYK olduğunu söyledi. Gündel, bu tür sorunların çözülmesi için Anayasa'da değişiklik yapılarak HSYK'nın yapısının değiştirilmesi şart." diye konuştu. Yargı şimdi de eski
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in 'atama' açıklamasıyla sarsıldı. Banka yolsuzluğu davalarına bakmak üzere ihtisas
mahkemesi olarak oluşturulan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Başkanı Mustafa Akın'ın, Adalet Bakanlığı'nın görevde kalması yönündeki görüşüne rağmen
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararıyla değiştirilmesi dikkat çekmişti. Cemil Çiçek, dün Hürriyet'e yaptığı açıklamada, "Neler çektiğimizi bilemezsiniz. Neşter davasında olsun, bankalar olsun neler var neler. Ama her şey konuşulmuyor. Örneğin ben soruyorum: Bankalarla ilgili davalara bakan 8. Ağır Ceza Reisi, niye 5. Ağır Ceza Reisi oldu? Bunun araştırılması lazım. Bu işlerde sakat, kötü şeyler döndüğünü düşünerek başvurduğu yerde davasına baktığı hortumcu bankacının kardeşi içeriden çıkıyormuş, deniyor. Bunlar doğru mu, bakılmalı?" demişti.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Cemil Çiçek'in atama haberine sert tepki gösterdi. HSYK Başkan Vekili Mahmut Acar, 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustaya Akın'ın 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne atanmasının 'doğru' olduğunu belirterek, art niyet aranmasının yanlış olduğunu savundu. Mahmut Acar, "Biz işimizi yaptık. Doğrusu ne ise onu yaptık. Bizim bankacılıkla ilgili davalardan haberimiz yok. Görev süresi dolmuştu. O nedenle görev yerini değiştirdik. Bizimle ilgili bir şey dönmedi. Ne bankada paramız var ne de bankacıyı tanırız." dedi. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Akın ise "HSYK öyle gerekli görmüş.
Yorum yapmayacağım." diye konuştu.
Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Cemil Çiçek, kendisinin sadece bazı iddiaları dile getirdiğini söyledi. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin banka yolsuzluklarıyla ilgili davalara bakmak üzere 5020 sayılı yasayla kurulduğunu hatırlatan Çiçek, hakimlerin 3 yıllık süresi dolduğunda
bakanlık olarak başkan Mustafa Akın'ın görevde kalması yönünde görüş bildirdiklerini; ancak HSYK üyelerinin Akın'ın yerini değiştirdiklerini aktardı.
İstemedikleri hâkimin ayağını kaydırıyorlar
Eski Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, hakim ve savcıların suç örgütleriyle irtibatlı olduğunun ortaya çıkmasının, adlarının fuhuş olaylarına karışmasının yargı için son derece üzüntü verici olduğunu söyledi. Bir yargı mensubunun bır
akın suç teşkil eden bir davranış içine girmesi oturup kalktığı insanlara, attığı adıma bile dikkat etmesi gerekir." diyen Gündel, "Ancak bazı hakim ve savcıların suçluları yakalaması gerekirken suçlularla kol kola oldukları görülüyor. Bu tür olumsuz olayların temelinde yargıdaki atama ve yükselmenin dürüstlük, kalite ve liyakat yerine ideolojik ve hemşericilik gibi gerekçelere dayanan kayırmacılık yatıyor. Banka yolsuzlukları davalarına bakan başarılı bir hakimin yeri ilginç bir şekilde değiştiriliyor. Bu nedenle yargı mensuplarının atama,
terfi ve tayin işlemlerini yapan HSYK'nın yapısının mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Yargıdaki bu tür sorunların çözülmesi için Anayasa'da değişiklik yapılarak HSYK'nın yapısının değiştirilmesi şart." şeklinde konuştu.
Susurluk davasına bakan
emekli hakim Sedat Karagül de, bir hakim olarak bu yaşananların kendisini utandırdığını söyledi. Karagül, banka davalarına bakan hakimin görev yerinin değiştirilmesini, 'İstenmeyen yargı mensuplarının ayağı bir şekilde kaydırılır. İyi bir yere gönderiliyormuş gibi yapılır; ama aslında öyle değildir. Bunların olmaması gerekiyor. Bir
hukukçu olarak utanıyorum." şeklinde yorumladı.
Kentbank davasından önce görev yeri değişti
2004 yılı Ocak ayında kurulan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi sadece banka suçlarına bakmakla görevlendirildi.
Ticaret Mahkemesi hakimiyken 8. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına atanan Mustafa Akın, banka hortumcularını ağır cezalara çarptırmasıyla gündeme geldi. Akın başkanlığındaki mahkeme heyeti,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (
TMSF) tarafından el konulan Etibank'ın eski sahibi
Dinç Bilgin'e 14 yıl
hapis ve 500 milyon YTL
para cezası, Yurtbank'ın eski sahibi Ali
Avni Balkaner'e 16 yıl
hapis cezası,
İmar Bankası ve Adabank davalarında
Bahattin Uzan'a toplam 22 yıl hapis cezası verdi. Mustafa Akın'ın alınmasının ardından şu an 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Kentbank davasında
Mustafa Süzer, İktisat Bankası davasında da
Erol Aksoy'un yargılanmasına devam ediliyor. Yargıtay tarafından az ceza verildiği gerekçesiyle davası dosyası mahkemeye iade edilen Balkaner'in de yargılanması sürüyor.
2006 yılında, 3 bin 800 hâkim şikâyet edilmiş
Suçla mücadele etmesi gereken hakimlerin ve savcıların suça karışmaları sık sık basına yansırken Adalet Bakanlığı'na da yargı mensuplarıyla ilgili olarak çok sayıda şikâyet geliyor. 2006 yılında, görevi kötüye kullanma, rüşvet alma ve nüfuz kullanarak menfaat temin etme, taraflı davranma, göreviyle bağdaşmayan hareketlerde bulunma gibi gerekçelerle 3 bin 817 hakim ve savcı hakkında Adalet Bakanlığı'na şikâyet başvurusu yapıldı. Müfettişler tarafından yapılan inceleme sonucunda 142 yargı mensubu hakkında
disiplin cezası verildi. 56'sı hakkında ceza davası açıldı. 4 hakim ve savcı meslekten
ihraç edildi. Disiplin soruşturması sonucunda 7
kınama, 5 uyarma, 2
yer değiştirme ve 1 aylıktan kesme cezası uygulandı.
ZAMAN