Ne olur yalan çıksın Allah'ım!
Türkiye yıllardır
terör belası ile uğraşıyor.
Teröre başvuran bölücüler, uzun yıllar "gördükleri kötü muamele ve işkenceleri" istismar konusu yaptı.
Sivil halka dışkı yedirildiği bile ortaya çıktı...
Yine de yasal bir gücün bu kadar gayrı hukuki ve gayrı insani bir yönteme başvurabileceğine
akıl ve vicdanımızın inanası gelmiyordu.
Ne var ki son günlerde şok üstüne şok yaşadık.
Ergenekon savcıları, bir dönem TSK içerisinde görev yapmış bazı sanıkların
PKK ile ilişkili olduğuna dair iddiaları gündeme getirdi.
Yetmedi, "Ergenekon'un karakutusu" olarak bilinen
Tuncay Güney, Silopi'de Ergenekon'un
faili meçhullerini gömdüğü BOTAŞ'a ait asit kuyuları olduğunu iddia etti.
Ardından savcılar, 70 kadar ailenin talebi üzerine, bölgede
arama çalışmaları yaptı.
Ve maalesef, BOTAŞ'ın
ölüm kuyularından "12 parça
kemik, bir
eldiven, bir kar maskesi, fanila olduğu sanılan bez parçası, bir taksiye ait olduğu sanılan süs eşyaları, saç telleri ve yanmış bez parçaları" bulundu.
Yine Silopi'de yürütülen başka bir "ölüm kuyusu" kazısında, "insan kafatası ve 6 kemik parçası ile 1 çorap" tespit edildi.
Ailelerin talepleri üzerine Silopi'nin Kimsesizler Mezarlığı'nda da inceleme yapılacak.
Bölgede terörün zirve yaptığı dönemlerde 3 bin kadar faili meçhul
cinayet yaşanmış.
Bir de evinden canlı götürülüp, bir daha geri dönmeyen kayıplar var.
Gelinen noktada, Ergenekon'un karanlık ilişki ve faaliyetlerinin aydınlanması, Türkiye'nin geleceğinin de aydınlaması demek.
Ama, bu aydınlanma yüreklerimizi daha da dağlayacak gibi.
İki elimizi başımızın arasına alıp, "Eyvah! Biz nasıl fark edemedik?" dedirtecek cinsten.
Şayet, Silopi'de kemik parçaları gerçekten katledilmiş
sivil halka ait çıkarsa ne yaparız?
Şehir Mezarlığı'nda ya da Güney'in iddia ettiği ölüm kuyularından birinden "toplu
mezar" çıkarsa tepkimiz ne olacak?
Hitler gibi,
Ermeni komitacılar gibi, Sırplar gibi, Hutular gibi...
O zaman utanç duymak bir yana terörü besleyen nedenleri tam olarak çözümleyememenin bir de "vicdan azabı" olacak.
Dilerim Silopi'deki kafatası ve kemikler, bir faili meçhule ait değildir...
Dilerim, ölüm kuyuları iddiası da toplu mezar şikayetleri de gerçek bir yalandır...
ERHAN BAŞYURT - BUGÜN