Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in savcıyı aramasını eleştiren Tekin,
Erzincan Başsavcısı
İlhan Cihaner'in gözaltına alınması sırasında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (
HSYK) Başkan Vekili
Kadir Özbek'in Cihaner ile aramayı yapan savcıyı aramasına ise hiç değinmedi. 'Gizli
tanık' uygulamasını anayasaya aykırı bulan Tekin, basın mensuplarının soru sormasına da izin vermedi.
Tekin, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasıyla ilgili
dernek genel merkezinde
basın toplantısı düzenledi.
Çok sert ifadeler kullanan Tekin, Türkiye'de uzun zamandır anayasal yargı erkine karşı planlı, kapsamlı ve dozu artan oranda yıpratma, kuşatma ve
egemen olma çabalarının sürdürüldüğünü iddia etti.
Bu çabaların en güncelinin yargı mensuplarına karşı olanı olduğunu savunan Tekin, yargıda kadrolaşmanın yapıldığı iddiasında bulundu.
Kapatma davası,
Sincan Ağır
Ceza Mahkemesi'nce verilen kararlar, Danıştay'ın üst hukuk normlarına uygun olarak verdiği kararlarda
yargıçların
hedef gösterildiğini iddia eden Tekin, Erzincan
Cumhuriyet Başsavcısı'nın yürüttüğü
soruşturma sırasında yürütme organı temsilcisi bakanlar ve
bakanlık görevlileri tarafından engellenmeye, bakanlık müfettişleri yoluyla yıldırılmaya çalışıldığını öne sürdü.
Süreçte yargıç güvencesinin onulmaz biçimde zedelendiğini savunan Tekin, "
YARSAV olarak ilk kez ifade etmiyoruz: Hukuk devletinde tutuklama bir önlemdir ve asla ceza niteliğine bürünmemelidir. Tutukluluğun devamında sürenin azlığına değinilmesi ise sadece ve sadece tutuklamanın bir ceza olarak kabul edildiğine delalet edebilir. '
Yargı yargıya bırakılmayacak kadar önemlidir' diyenlerin birden bire YARSAV'ın söylemi olan 'yargı yargıya bırakılmalıdır'ı
taklit etmeye ve yargının emrini yerine getirmeye çalışıyoruz demeye başlamaları, yoksa alelacele verilmiş matbu kararlarla TİB'te yapılan dinlemelerin
mahkeme marifetiyle saptanmasını engelleme girişiminde olduğu gibi sadece kendilerinin güvenecekleri bir yargı yaratmanın verdiği rahatlıktan mı kaynaklanmaktadır?" diye konuştu.
YARSAV CÜBBESİNE DAHA SIKI SARILACAĞIZ
Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nı istihbari görev yapmakla suçlayan Tekin, "
Adli kolluğun ısrarla kurulmamasının nedeni, hukuk devleti ve
demokrasi için DGM'lerden bile daha tehlikeli olduğu anlaşılan neredeyse sınırsız
yetkilerle donatılmış özel yetkili
Ağır Ceza Mahkemelerine bir saatli
bomba gibi yerleştirilmiş kadrolar eliyle mevcut siyasi iktidara ve onun uzun vadeli siyasi planlarına
yandaş alternatif bir yargı organı mı yaratmaktır?" diye sordu.
Gizli tanık sisteminin anayasaya aykırı olduğunu ileri süren Tekin,
toplum gündemine alınması gerektiğini kaydetti.
Yetki gasbı yoluyla masumiyet karinesi ve adil
yargılanma hakkının her zamankinden ağır bir biçimde ihlal edildiğini iddia eden Tekin, "Biz bir
hukuksuzluk duvarı ile karşı karşıya kaldık. Hatta suçüstü yaptık. Duvara bir
tekme attığımızda da arkasından bildik sesler yükseldi. Yargıya açıkça müdahale eden siyasiler ile yürütme erkinde yer alan üst düzey bürokratlar, özenle kamuoyunun dikkatinde kaçırılırken anayasal yetkisini kullanan yüksek kurulun suçlanması maksatlıdır. Bir ülkenin demokrasisini geliştirme yolunda geçmişiyle hesaplaşmasına YARSAV olarak bizim bir diyeceğimiz yoktur, aksi takdirde bizi geleceğe taşıyacak deneyimlerden yararlanma olanağını baştan reddetmiş oluruz. Ancak bu yüzleşme ve hesaplaşmanın samimiyet testinden sınıfta kalmış odaklar eliyle özellikle yargı üzerinden yapılması yahut yapılıyor görünmesi vahim derecede hatalıdır. Hiç kimse, yargı mensupları üzerinden ve ne yazık ki yine bir kısım yargı mensupları da kullanılmak suretiyle yürütülen
linç kampanyalarını bu hesaplaşmanın bir göstergesi olarak göstermeye kalkmasın." şeklinde konuştu.
Bu ülkedeki her kurum ve kuruluşun ama en başta
siyaset kurumunun kendisiyle yüzleşmesi ve hesabını vermesi gerektiğini ifade eden Tekin, şunları söyledi: "Hemen ekleyelim, hiç kimse bize, siyaset kurumunun hesaplaşmasının sadece sandıkta yapılacağı gibi çağdışı bir anlayışı dayatmaya kalkmasın. Bugün millet iradesi diye ortaya çıkanlar, bağımsız yargıyı yok etme girişimi ile demokrasiye verdikleri telafisi imkansız zararların her
seçim döneminde sandığa giderek hesabını verebileceklerini mi sanıyorlar Cübbelerimizi çıkarmamızı isteyenler bilmelidirler ki laik, demokratik hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, yargıç güvencesi ve hukukun üstünlüğü mücadelesinde YARSAV cübbesine daha sıkı sarılacaktır."
(CİHAN)