İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesindeki duruşmada,
tutuklu sanıklardan Doç. Dr.
Emin Gürses'in
emniyet,
savcılık ve
mahkemede verdiği ifadeler, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal
Şengün tarafından okundu.
Duruşmada çapraz
sorgusu yapılan Gürses, bir
telefon konuşmasında tehdit içerikli ifadelerinin olduğunun hatırlatılması üzerine, “Konuşmamda söylediğim gibi... Bu zaman dönecek, bu operasyonları yapanlar içeri girecek, biz dışarıda olacağız” dedi.
Savcılıkta 8 saat ifade verdiğini ve zabıt katibinin 3 sayfalık bir
tutanak düzenlediğini ileri süren Gürses, tutanakta hatalar olduğunu iddia etti.
Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, sanıklardan Ümit Sayın'a cezaevinde dikte ettirildiği öne sürülen dilekçeye ilişkin bir sorusu üzerine Gürses, “Cezaevinin
kamera kayıtlarına bakarsanız, müdüre sorarsanız bu konuyu öğrenirsiniz. Bunu en iyi müdür bilir. Ben Hayrettin
Ertekin ile Sayın'ı bahçede bir şeyler yazarken gördüm, ama ne yazdığını bilmem. Ümit Sayın durumunu anlattı. Ona sormak lazım” dedi.
“KÜÇÜK'Ü NE ZAMANDAN BERİ TANIYORSUN?”
Gürses,
Veli Küçük'ü tanıdığı tarihe ilişkin farklı beyanları bulunduğu anımsatılarak bu kişiyi tam olarak ne zamandan beri tanıdığının sorulmasına karşılık, insanları ne zamandır tanıdığının kendisi için önemli olmadığını belirterek, “Bunun notunu tutmadım. İyi ki de tutmamışım. Not tutanlar hep burada” diye konuştu.
Bir telefon konuşmasında Küçük'e kefil olmayacağı yönündeki beyanı hatırlatılarak bunun sebebi sorulan Gürses, “Küçükler büyüklere kefil olmaz. Bizim usulde böyledir. Bunun için böyle dedim. Ama ben Veli paşayı her gördüğüm yerde elini öperim. Bu suç, filan diyorlar, kimse benim kimin elini öpeceğime karışmasın” yanıtını verdi.
Küçük'ün “büyük işler yaptığı” yönündeki beyanını açıklaması istenilen Emin Gürses, Bakü'den “Kaçkınlar” adı verilen ve Ermeniler nedeniyle kendi yerlerinden kaçmış olan 1 milyon kişinin çok zor şartlarda yaşadığını, Küçük'ün bu kişilere
yardım etmek için de çalıştığını anlatarak, hayır işlerinin kendisi tarafından “büyük işler” olarak görüldüğünü söyledi.
“VELİ KÜÇÜK'ÜN ÜZERİ ÇİZİLDİ Mİ?”
Savcı Pekgüzel'in, “Veli Küçük'ün üzerinin çizildiği yönündeki” beyanını anımsatarak bu konuya açıklık getirmesin istediği Gürses, Küçük'ün dünya Azerilerinin başkanı olduğunu, Amerika'nın Azerileri ayaklandırmaya çalıştığını, bunun için irtibat kurmak istediği Küçük'ün reddetmesi nedeniyle “üzerinin çizildiğini” savundu.
Gürses, “
intihar girişiminde bulunduğu belirtilen
Muzaffer Tekin'in kendisini bıçaklaması olayından neden 'bıçaklanması olayı' diye bahsettiği” sorulunca, konuşma şeklinin yanlış anlaşıldığını, olayı bu şekilde ifade ettiğini kaydetti.
Savcı Pekgüzel, Gürses'e, kendisine yöneltilen bir soru üzerine başörtüsünün serbest bırakılmasını
tavsiye ettiğini, ardından da “Bırakacaksın millet yesin bir birini. Bakalım Tayyip altından nasıl çıkacak” diye konuştuğunu belirterek, burada ne demek istediğini sordu.
Sanık Emin Gürses de, bir üniversitede biri başörtüsünü savunan 2 Kürtçü grupla ilgili bir soru üzerine bu konuşmayı yaptığını ve başörtüsünün serbest bırakılması halinde bu grupların bir araya gelmeyeceğini ifade ettiğini savundu.
“HRANT DİNK'İ DİASPORA ÖLDÜRTTÜ”
Sevgi Erenerol ile yaptığı bir görüşmeye ilişkin soru üzerine de Emin Gürses, “Sevgi bana orada diyor ki, 'Hrant Dink'in öldürüldüğünün iyi olduğunu söyleyenler var'. Ben de Sevgi'ye diyorum ki, 'Ne diyorsun Sevgi. Hrant Dink'i
diaspora öldürttü'. Biz bunu konuşuyorduk” dedi.
Gürses, bir telefon görüşmesinde gözaltına alınıp alınmayacağı konusunda beyanlarda bulunarak gözaltına alınması durumunda “
Bizimkiler ABD ve
İsrail konsolosluğunu havaya uçururlar” dediğinin hatırlatılması üzerine, “Onlar sizinkiler değil, bizimkilerdir. MİT, Emniyet hepsi bizimkilerdir. Bana bir şey olursa onlar koruyacaklar beni” diye konuştu.
Emin Gürses, bunun üzerine savcı Pekgüzel'in, “Sizi gözaltına alacak olan emniyet değil mi?” sorusuna karşılık da, “Beni Emniyet almadı.
İstihbaratın içinde bulunan bir
ekip aldı. Ben daha önceden anlattım bunu” cevabını verdi.
Ergün Poyraz'a
emekli Orgeneral Şener
Eruygur tarafından
dergi verildiği yönündeki beyanları da anımsatılan Gürses, Poyraz gözaltına alındıktan sonra kendisiyle ilgili araştırma yaptığını, bu gibi bilgilerin basında yer aldığını, konuşmasında da bundan bahsettiğini söyledi.
Gürses, Poyraz'ın kendisine Eruygur'dan
belge aldığı yönünde herhangi bir beyanının olmadığını kaydetti.
HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ
Öldürülen
Necip Hablemitoğlu'na ilişkin bir soru üzerine de Gürses, “
Necip Hablemitoğlu, öldürülebileceğim konusunda beni uyarmıştı. 15-20 gün sonra kendi öldürüldü. Bilgisayarından bazı bilgilerin kayıp olduğu söyleniyordu. Konuşmamda, Necip'in
Çevik Bir'e, o dönem ki MİT Müsteşarına yakın olduğunu, nasıl öldürüldüğünü sordum” diye konuştu.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, “Kuvayı Milliye
örgütlerinin içine CIA'in sızdığı,
Taner Ünal ve Mehmet Fikri Karadağ'ın böyle kişiler olabileceği” yönündeki beyanlarını sorması üzerine Gürses, bunları da basından takip ettiğini, daha sonradan Karadağ'ı tanıdığını ve kendisinden özür dilediğini kaydetti.
Gürses, savcı Pekgüzel'in herhangi bir istihbarat örgütünde çalışıp çalışmadığı yönündeki sorusuna da, “Allah'a çok
şükür Mustafa Kemal'in örgütünde çalışıyorum” yanıtını verdi.
İngiltere'de CIA'ya ait
kart alıp almadığı sorulan Gürses, Londra'da iken konferans salonlarında karşılaştığı çeşitli istihbarat örgütlerinden aldığı kartları Türk istihbaratına verdiğini anlattı.
PERİNÇEK SALONDA BAĞIRDI
Savcı Nihat Taşkın da, Emin Gürses'e,
İşçi Partisine (İP) üye olup olmadığını sordu. Gürses, söz konusu partiye üye olmadığını belirterek, “İnşallah olur. Türkiye'de parti üyeliğim olmadı” dedi.
Savcı Taşkın'ın, “aramalarda evinde ele geçirilen
Doğu Perinçek'in kitle çalışması raporuna ilişkin” sorusu üzerine oturduğu yerden ayağa kalkan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, “İP
yasa dışı bir örgüt mü?” diye bağırdı.
Perinçek'in avukatları da savcının bu sorularına tepki göstererek, “Burada yargılanan İP midir? Partinin ve Perinçek'in kamuoyuna açıklanmış faaliyetleri gizli örgütmüş gibi ima ediliyor” görüşünü dile getirdi.
Daha sonra Gürses, İP'te yasal bir görevinin olmadığını, görev verilirse kabul edeceğini söyledi.
HRANT DİNK'İ KİM UYARDI?
Savcı Nihat Taşkın, Gürses'e, bir
gazeteciyle yaptığı röportajı anımsatarak, “Hrant Dink'i kim uyardı? Bu bilgileri neye dayalı söylüyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Emin Gürses, söz konusu röportajın olduğu gazeteyi mahkeme heyetine göstererek, “Burada hepsi yazılmış. Bunları televizyonda da söylemiştim. Ya gazete takip etmiyorsunuz ya da Gürses'i siz ciddiye almıyorsunuz” diye konuştu.
Savcı Taşkın'ın bu sorusuna Gürses'in avukatı Filiz Esen, yargılamayla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle
itiraz etti. Taşkın'ın Gürses'e yönelttiği Necip Hablemitoğlu'na ilişkin sorulara da avukatları itirazda bulundu.
Mahkeme Heyeti Bakanı
Köksal Şengün de, “Savcı bey olayımızla ilgili değil” dedi. Taşkın'ın bu konunun Kemal Kerinçsiz ve
Sevgi Erenerol arasındaki telefon görüşmelerinde geçtiğini belirtmesi üzerine Şengün, “Sayın savcı, yargılama iddianamedeki sevk maddeleriyle sınırlı. O beyanlar ayrı bir tahkikatın konusu olabilir. O tahkikatta gündeme getirilir” diye konuştu.
DANIŞTAY SALDIRISI
Savcı Taşkın'ın, “
Alparslan Arslan'ın bahsettiği
Salih Kunter, Bulgaristan'a gidilmesi ve para konularıyla ilgili ne biliyorsunuz” sorusu üzerine Gürses, şöyle konuştu:
“Bunları televizyona çıktım, açıkladım. Savcıları uyardım. Şu hattı takip edin diye. Avukatım bana söylemişti. 'Saldırının arkasında
türban meselesi değil, 10 milyar dolarlık yatırımın yasa dışı bulunup
Danıştay'da iptal edilmesi yatıyor', dedim. Bilgi verdim, görevimi yaptım. Tetikçilerin ötesine bakın diye her zaman söylüyorum. Hablemitoğlu ile ilgili de savcılar çağırırsa tekrar açıklamada bulunurum.”
Söz alan tutuklu sanık
Ergün Poyraz da, “Necip Hablemitoğlu cinayetini çözmek için Amerika'nın
Ankara Başkonsolosluğu'na 'Hablemitoğlu'nu niye takip ettirdiniz, niye evini gözlemek için
araba kiraladınız' sorularının sorulması gerekir. Bu sorulursa cinayeti yapanları, tetiği çekenlere kadar söylerim. Hablemitoğlu'nun
Çevik Bir ile ilişkisi yok” dedi.
“Mahkemenin tarikatçıların intikam sahası haline geldiğini” öne süren Poyraz, “Tarikatçı hakim, tarikatçı savcı” sözlerini sarf ettiği sırada Başkan Şengün tarafından, bu şekilde konuşmaması konusunda uyarıldı.
DİĞER SANIKLARIN BEYANLARI
Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz de, savcılarca mahkemenin izin vermediği soruların bile yöneltildiğini ifade ederek, “Kolluk sorgu sistemini buraya getirdiler. Az önce önlerine bir
faks geldi. Emniyet soruları buraya yolluyor” iddiasında bulundu.
Tutuklu sanık Mehmet
Zekeriya Öztürk de, “Emin Gürses bir telefon konuşmasında orgeneral
Necati Özgen'in beni bir toplantıdan kovduğunu söylüyor. Gürses, benim CIA olduğumu söylüyor. Onu Antalya'da bir toplantıda gördüm, 'niye böyle konuşuyorsun' dedim. Bana, 'senin giydiğin donda ay
yıldız var' dedi. Ben de ona seninkinde anglosakson var, dedim” diye konuştu.
Buna tepki gösteren Gürses, “Yalan söyleme, onu sen dedin. Bu yalan söylemeye başladı. 'Devlet hepimizin donunu verdi' diyordu. Donumda ay yıldız var diyen kendisidir” ifadesini kullandı.
Öztürk, kendisinin 10 tane kimliği olmadığını öne sürerek,
Ulusal Kanal'da çalışırken kendisine bu tür kimliklerin yakıştırıldığını, bunun İşçi Partisi ve
Aydınlık Dergisinin bir karalama kampanyası olduğunu söyledi.
VEDAT YENERER'DEN DAVA
Öte yandan, tutuklu sanıklardan Vedat Yenerer de, Ümraniye'de ele geçirilen bombaların yasaya aykırı
imha edilmesi kararı nedeniyle İstanbul 10.
Ağır Ceza Mahkemesi
Hakimi Ahmet Civelek ve İstanbul
Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında
soruşturma açılmasına izin vermeyen Adalet Bakanlığının bu kararının iptali için Ankara İdare Mahkemesi'ne
dava açtı.
Yener'in avukatı
Vural Ergül'ün hazırladığı dava dilekçesinde, şikayet ettikleri hakim Civelek ile savcı Öz'ün, açık yasa hükümlerine rağmen, soruşturma sürecinde yasaya aykırı olarak
Ergenekon iddianamesi daha tanzim edilmeden bombaların imhasına ilişkin karar verdiklerini savundu.
Dilekçede, Adalet Bakanlığının, yasaya aykırı karar ile imha edilen delillere ilişkin sorumluluğunun hesabının sorulmasını sağlaması gerektiği öne sürüldü.
6 ADET CD'NİN ASILLARININ İSTENMESİ KARARLAŞTIRILDI
''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında Mahkeme Heyeti, MİT'ten, 3 Temmuz 2002'de kuruma intikal eden 6 adet CD'nin asıllarının istenmesine karar verdi.
İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, verilen aranın ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, alınan kararları açıkladı.
Mahkeme Heyeti, MİT Müsteşarlığına yazı yazılarak, 3 Temmuz 2002 tarihinde kuruma intikal eden, ancak kaynağının tespit edilemediği bildirilen 6 adet CD'nin kopyaları alındıktan sonra asıllarının incelenmek ve iade edilmek üzere istenmesine karar verdi.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 14
Eylül 2007 tarihli kararına istinaden tutuksuz sanık Ali Yiğit hakkında 4 haftalık
izleme kararı alındığını belirten Mahkeme Heyeti, bu husus göz önünde bulundurularak İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazı yazılıp, Yiğit'le ilgili var ise tespit edilen tüm görüntü ve ses alma (ortam dinlemesi) işlemlerine ilişkin belgelerin tutanaklarıyla gönderilmesinin istenmesini karara bağladı.
Mahkeme Heyeti, sanıklardan Aydın Yüksek'in talebi doğrultusunda,
Tuncay Güney'in 2001'de İstanbul Havalimanı'ndan
yurt dışına çıkış yaptığı tarihin ve eğer mevcutsa bu tarihteki kayıtlar dikkate alınarak Güney'in refakatindekilerin görüntülerinin gönderilmesinin istenmesine hükmetti.
Güler Kömürcü Öztürk ile eşi Zekeriya Öztürk'ün, aralarındaki telefon görüşmelerinin dinlendiği tarihte nişanlı olduklarına dair herhangi bir belge sunulmadığını belirten Mahkeme Heyeti, Güler Kömürcü Öztürk'ün eşiyle görüşmelerine ilişkin telefon kayıtlarının imhasına ilişkin talebinin, kendisi ve eşinin dosyanın sanıkları olması da dikkate alınarak reddine karar verdi.
Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, 2
Mart 2001'de gözaltına alınan
Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan ile ilgili İstanbul
Emniyet Müdürlüğü tarafından intikal etmiş evrak, belge ve
mülakat kasetleri var ise gönderilmesinin istenmesine karar veren Mahkeme Heyeti, Nusret Senem'in Cumhuriyet Savcısı hakkındaki sözlerine ilişkin, bu celsenin tutanakları da eklenip gereğinin takdiri ve ifası için
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini karara bağladı.
Mahkeme Heyeti, Tuncay Güney ile ilgili kasetlerin izlenmesi yönündeki talebin, söz konusu kasetlerin mahkemece incelenmesinden sonra karara bağlanmasına hükmetti.
Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar veren Mahkeme Heyeti, duruşmayı 8 Ocak
Perşembe günü saat 09.30'a bıraktı.
AA