‘O adam’ın cevabı ve Ersöz’ün arşivi
Ankara baş döndüren bir
gündeme sahip. Üzerinde düşünülmesi,
analiz edilmesi gereken çok sayıda olayı aynı gün içerisinde yaşıyoruz.
Ergenekon duruşmalarında tarihi öneme sahip itiraflar ve ifadeler var. Siyaset kızışmaya başladı. Fakat Erdoğan'ın
Davos çıkışı gündemi adeta kilitledi. Dün
Meclis grubunda neredeyse tek gündem Davos'tu. Oysa şu anda adaylar, projeler, vaatler havada uçuşmalıydı.
Bütün bu hengamede çok önemli bir konu;
Karadayı'nın ses kaydı gürültüye gitti. Malum İ.Hakkı Karadayı'ya ait ses kaydı internete düşmüştü. Kayıtta, Karadayı'nın
Erkan Mumcu'yu ve bazı vekilleri aradığı, meclise girmeyerek 367 tezine
destek vermelerini istediği belirtiliyordu.
Parti liderine küfürlerin de yer aldığı kayıtta AK Parti'nin seçimden önde çıkması durumunda 'askerin müdahale etmesi gerektiği' söyleniyordu. Mumcu
telefon konuşmasını teyit ederken Karadayı'da ' kayıttaki ses bana ait ama bazı bölümleri montaj' demişti. Fakat kasetin içeriği kadar sızdırılması da ilginç.
Özellikle de zamanlaması. Ankara kulislerine göre kasetin sızdırılması, Karadayı'nın
Veli Küçük için kullandığı 'o adamı tanımam' sözüne bir
cevap. Malum, Karadayı
tutuklu bulunan Küçük Paşa için 'o adamı tanımam, hiç görmedim' demiş, Küçük de 'O adam değilim. Tuğg.
Veli Küçük'üm' demişti.
İşte tam bu nokta da gündemsiz bir şekilde ortaya dökülen kaydın Karadayı'ya bir tepki olduğu belirtiliyor. Yine duyumlara göre bir kısmı yayınlanan ses kaydı orijinal de bir saatten fazla. Yayınlanmayan bölümlerinde de Erdoğan ve Gül'e hakaretler var.
Kayıtlar da 1 Temmuz'da yurtdışına kaçan, 5,5 ay sonra tebdili
kıyafet hastanede yakalanan Tuğg. Levent Ersöz'ün arşivinden çıkmış. Yani gazetecileri, işadamlarını,
siyasetçileri dinleyen ETÖ mensupları komutanları da dinlemişler. Üstelik bunları da arşivleyip günü gelince bir şekilde dolaşıma sokmuşlar. Tabi bu ses kaydının sızdırılmasının
mesaj yönü de önemli. Acaba Levent Paşa'nın arşivlediği 2 bin 500 kayıtta başka neler vardı?
Susurluk çantaları ve gizli servisler
İlginçtir, son dönemde Ergenekon duruşmaları ilginç çıkışlara sahne oluyor.
Uzun süredir içeride olan sanıklar ya tepki olarak ya da 'dışarıdakilere' mesaj olarak ilginç açıklamalar yapabiliyorlar. Hiç gündemi değilken eski ses kayıtları ortaya dökülüyor.
Ya da çapraz sorguda dağılıyorlar.
Sami Hoştan da
sürpriz bir şekilde 'kayıp çanta bende' dedi. 3
Kasım 1996'da meydana gelen
kaza sonrası olay yerine ilk giden Hoştan Çatlı'nın cesedini almış, toprağa verilmesine nezaret etmişti. Hoştan'ın durup dururken 'çanta boş' demesi de fazlasıyla kafa karıştırıcı. Çünkü
iddianame de yer alan kayıtlara göre Veli Küçük,
'Eğer çanta başkalarının eline geçseydi mahvolurduk' demişti. Çatlı'nın yakın dostu
Haluk Kırcı, 1999'da verdiği ifadede 'Çatlı çantayı yanından ayırmazdı.
İçinde mikro uzi, telefon fihristi var. Bütün ilişkiler o defterdeydi.
Çanta bulunursa Susurluk çözülür' demişti. Yine aynı davanın kritik ismi Sedat Bucak da Çatlı'nın generallerle çekilmiş fotoğraflarını, bazı bakanların isimlerinin bulunduğu telefon defterini mahkemeye sunmuştu. Bucak 'belgeler gizlidir. Açtığımda devletin sırlarını içeren şeyler gördüm'demişti.
Musevi asıllı
işadamı Nesim Malki cinayetinden sonra 'iyi
Türkçe konuşan, Ortadoğulu' bazı kişilerin
Bursa,
Yalova,
İzmit bölgesinde çalışmalar yaptığı güvenlik birimlerinin gündemindeydi. Duyumlara göre de Malki'nin para trafiğini kaydettiği ajandasını arıyorlardı. Hatta listede ismi olan ünlü bir isimle ilgili helikopter hadiseleri anlatılmıştı. Sınırötesi operasyona konu olan alacak listesi ETÖ soruşturması sırasında Perinçek'ten çıktı. Deftere göre Malki 9.7 milyar doları yönetiyordu.
Ünlü işdamları da borçlu olarak listedeydi. İşte o ajandanın ve çok sayıda önemli evrağın çantalarda olduğu konuşuluyor.
Yani birden fazla çanta Susurluk aracındaydı. Tabi Hoştan'ın durup dururken çantayı gündeme getirmesi 'eski defterleri açarsak işler kötü' olur mesajı mıdır? İhtimal dışı tutmamak gerek.
ADEM YAVUZ ARSLAN / BUGÜN
İŞTE KÜÇÜK'ÜN KARADAYI'YA YAZDIĞI MEKTUP
Avukat Zeynep Küçük,
eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın bir gazetede yayımlanan ''Veli Küçük denen o adamı tanımam'' şeklindeki beyanına ilişkin de müvekkili Veli Küçük'ün kendisine bir
mektup yazdığını belirtti. Emekli
Tuğgeneral Veli Küçük'ün mektubunda şu hususlar yer alıyor:
''Sayın komutanım; gazetelerde beyanınızı okudum. Ben 1996 yılında
Jandarma Genel Komutanlığı kadrosundan
sınıf subayı olarak
terfi ettim ve Tuğgeneral oldum. 2000 yılında
emekli oldum. Siz emekli oluncaya kadar emrinizde çalıştım.
Bu vatana kanı ile canı ile hizmet veren şerefli, onurlu, gururlu emekli J. Tuğgeneral Veli Küçük'üm. Sürçü lisan olarak kabul ediyorum, 'O adam değilim', saygılarımla arz ederim. 19.01.098 Veli Küçük.''
İŞTE KARADAYI'NIN SKANDAL SES KAYDI - TIKLA DİNLE