Olayın, 5 gencin işlediği basit bir
cinayet olmadığını savunan
mağdur avukatlarının tezi güçlenmeye başladı.
Olayın
kilit isimlerinden Varol Bülent Aral'ın
Ergenekon terör örgütüyle irtibatının tespit edilmesi bu iddiayı güçlendirecek nitelikte. Misyoner cinayetinden kısa süre önce
Adıyaman'da Kalaşnikof'la yakalanan Aral,
silahı bir çocuğun elinden aldığını iddia etmişti. Silah sebebiyle cezaevine giren Aral,
tahliye olunca bu kez
emniyet müdürünü tehdit etmekten
hapis yatmış. Adliye çıkışında sarf ettiği, "
Veli Küçük gibi vatansever insanlar cezaevinde olmamalı." sözü de basında yer almıştı.
Malatya polisi, Ocak 2008'de otogarda esrarengiz bir ajanda buldu. İçinde Ergenekon'la ilgili bilgilerin yer aldığı
siyah ajandayı incelemeye alan güvenlik güçleri, bunun Varol Bülent Aral'a ait olduğunu belirledi. Ajandada, Ergenekon
sanıklarından Kemal Kerinçsiz'in
telefon numaralarının yanı sıra Ümraniye'de 27
el bombası ele geçirilmesinin ardından tutuklanan
emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk'ten de bahsediliyor. Ayrıca Ergenekon'un, emirleri şahıslardan değil direkt olarak 'Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi'nden aldığı belirtiliyor.
Veli Küçük'ün isminin karşısında 'Yeni görevi askerî kanat' ifadesi yazılı. Aral, ajandanın kendisine ait olduğunu kabul etti; ancak söz konusu notların 'yazmayı düşündüğü kitapta değineceği konuların müsveddesi' olduğunu ileri sürdü.
Zirve Yayınevi'nde çalışan 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 10. duruşması bugün görülecek. Halen Adıyaman'da olduğu öğrenilen Varol Bülent Aral da polis zoruyla
adliyeye getirilecek.
Varol Bülent Aral'ın ismi sanık
Emre Günaydın'ın ifadelerinde de yer almıştı. Günaydın, yerel bir gazetede çalışırken ismini 'Bülent Varol' olarak bildiği Varol Bülent Aral'la tanıştığını anlatmıştı. Aral'ın, Hıristiyanlık ve
misyonerliğin
PKK ile bağlantılı olduğunu söylediğini aktaran Günaydın, ifadesinde şu bilgileri vermişti: "O günlerde kendisi ile bir eve gittik. Bu bekar eviydi, orada ikimiz vardık. Ben girişteki masanın üzerinde PKK'nın
Avrupa Konseyi Raporu diye bir kağıt gördüm. Abi bu ne? dedim. PKK'nın
Avrupa Konseyi'ne sunduğu
rapor olduğunu söyledi. Yine Hıristiyanlığın, misyonerliğin vatanı yıkma amacı olduğunu anlattı. Ben 'birilerinin buna dur demesi lazım değil mi?' dedim. O da bana 'O zaman sen çık dur de' dedi. 'Bu iş nasıl olacak?' dediğimde 'Sana devlet desteği sağlarız' karşılığını verdi."
Şanlıurfa Hilvan
Cezaevi'nde yatmakta olan Ercan G. isimli şahıs da,
soruşturma kapsamında verdiği ifadede, Varol Bülent Aral ile Adıyaman'da aynı cezaevinde kaldığını, Zirve Yayınevi cinayetinden bir hafta önce Emre Günaydın'ın Aral'ı cezaevinde ziyaret ettiğini öne sürdü. Adıyaman Kapalı Cezaevi Müdürlüğü, 23
Mart-24
Mayıs tarihleri arasında Aral ile Ercan G.'nin aynı odada kaldıklarını savcılığa bildirdi.
Ayrıca sanıkların ifadelerine göre cinayetin 16
Nisan'da gerçekleştirilmesi planlandı. Ancak son anda tarih 18 Nisan'a alındı. Sanıklar bu değişikliğin sebebi konusunda net bir bilgi veremedi. Aynı gün Malatya'daki
İnönü Üniversitesi'nde ilginç bir konferens vardı.
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli
Orgeneral Hurşit
Tolon, cinayetin işlendiği gün "21'inci Yüzyıl Başlangıcında Kuşatılmış
Türkiye" konulu bir konuşma yaptı.
18 Nisan 2007 günü Malatya'daki Zirve Yayıncılık'ta meydana gelen olayda misyonerlik yaptıkları ileri sürülen
Necati Aydın, Uğur
Yüksel ve
Alman vatandaşı Tilmann Ekkehart Geske öldürülmüştü. Zanlılar
Hamit Çeker, Abuzer
Yıldırım,
Salih Gürler ve
Cuma Özdemir,
terör örgütü kurmak, üye olmak ve terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde adam öldürmek, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçlamasıyla tutuklanmışlardı. Balkondan düşerek yaralanan sanık Emre Günaydın da tedavisinin ardından cezaevine gönderilmişti.
ZAMAN