Adli Tıp Yetkilileri B.Ç ilgili
raporun kurumdan 34 gün içerisinde çıktığını söyleyerek Üzmez'in tahliyesinin kendi raporlarıyla değil
mahkeme hakimin taktir yetkisiyle olduğunu belirtti.
Adli Tıp Kurumu yetkilileri
Adalet Bakanlığı’ndan izin alınmadan konuşamayacaklarını söyleyerek isim vermeden yaptıkları açıklamada,
Bursa Uludağ üniversitesi tarafından verilen raporla kendi raporlarının çelişmediğini söyledi.
Adli Tıp Kurumu yetkilileri Bursa
Uludağ Üniversitesi raporunda "Nedeni tam olarak tespit edilemeyen bir olaya bağlı" olarak B.Ç'nin ruhsal durumuna dikkat çekildiğini, ancak kendilerine B.Ç'nin çok geç geldiğini söyleyerek Üzmez'in salıverilme gerekçesinin kendi raporları değil tamamen mahkemenin inisiyatifi olduğunu vurguladı.
Adli Tıp Kurumu yetkilileri B.Ç'nin kendilerince muayene edilmesi ile ilgili evrağın 19
Eylül tarihinde geldiği ve 23
Ekim 2008 tarihinde ise evrağın işleminin bittiğini söyleyerek B.Ç'nin bu dönem içerisindeki bir günde iki saat muayene edildiğini söyledi. Ayrıca B.Ç'nin kendilerine olaydan çok uzun sonra geldiğini ve bu süre de B.Ç'nin koruma altında olduğunu ve gerekli
psikolojik desteği aldığını söyleyerek kendilerin mevcut duruma göre rapor verdiklerini ve bir kaç teste tabi tuttuktan sonra bu kanaate vardıklarını bildirdiler.
Her vakanın kendine has bir özelliği olduğunu söyleyen Adli Tıp Kurumu yetkilileri kurumları bünyesinde dosyaların en fazla bir ayda sonuçlandığını ancak teferruatlı ve eksik dosyaların bu biri ayı geçtiğini belirterek, bu olayda testler dışında çok fazla bir şey yapamadıklarını ve
psikiyatri uzmanlarının konuşmasından sonra raporun verildiğini söyleyerek bu rapora
itiraz edildikten sonra genel kurulda durumun değerlendirileceğini ve nihai kararın verileceğini söyledi.
İki saatlik bir muayenenin aslında bu tip olaylarda yeterli olmadığını ve kişinin durumunun uzun vadede incelenmesi gerektiğini söyleyen kurum uzmanları, B.Ç bize gelene kadar durumuyla ilgili olarak kendisiyle ilgilenen uzmandan da muhakkak görüş alınmalıydı dediler.
Kendilerinin B.Ç'ye verdikleri raporun aksine bir rapor vermeleri halinde
Hüseyin Üzmez'in 15 yıla kadar
hapis cezası ile yargılanacağını ancak Üzmez'e şuan üç ile sekiz yıl arasında
hapis cezası istendiğini söyleyerek "Üzmez'in salıverilmesi bizim gönderdiğimiz rapor üzerine değil tamamen hakimin taktir hakkıyla ilgili" dediler. Kurumlarının yıpratıldığını savunan Adli Tıp Yetkilileri B.Ç'ye rapor veren 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu Bakanı
Cemal Yalçın Ergezer ile ilgili olarak daha önce hazırladığı bir rapor ile ilgili ceza aldığını, bu cezanın
ölüm oruçları ile ilgili olarak verilen bir rapor üzerine, Ergezer'le birlikte raporda imzası olan diğer kişilere de tabipler odası tarafından verildiğini ancak
Danıştay’ın bu cezayı kaldırdığını söylediler.
Adli Tıp Kurumu yetkililerin yaptıkları bu açıklamalardan sonra kamuoyunun yanıtlanmasını beklediği sorular şu şekilde oluştu:
1-Bursa Uludağ Üniversitesi tarafından verilen raporda tam olarak ne yazıldı ve neden B.Ç'nin ruhsal durumu bu olayla bağlantılı değildir dedi?
2-B.Ç
İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilene kadar geçen süre zarfında gözetim altında kaldığı yerde ne tür testlere tabi tutuldu ve kurum psikiyatrileri tarafından hakkında ruhsal durumuyla ilgili raporlar hazırlandı mı?
3- Bu raporlar
dava dosyasına konuldu mu?
4-B.Ç ile ilgilenen devlet görevlileri mahkemede dinlendi mi?
5- İstanbul Adli Tıp Kurumu B.Ç'yi iki saat muayene etti. Bu tür olaylarda bunun yeterli olmayacağını bilen
Çocuk Esirgeme Kurumu ve Aileden sorumlu Devlet Bakanlığı görevlileri neden olayın ilk gününden o güne kadar bir talepte bulunmadı?
6-
Çocuk Esirgeme Kurumu ve ilgili
bakanlık neden mahkemeye
avukat gönderip olaya müdahil olmadı?
7-Bursa Barosu gerek hazırlanan raporlara gerekse de Üzmez'in tahliyesine neden itiraz etmedi?
8-Adalet Bakanlığı ve ilgili bakanlıklar neden Hüseyin Üzmez'in televizyon televizyon dolaşmasına müdahale etmiyor. Üzmez'in devam eden bir dava hakkında konuşması suç değil mi?
NEVZAT ÇİÇEK - TARAF