Anayasa hukuku profesörü
Mustafa Kamalak, 'uzlaşma' yorumuna karşı çıkarken,
mahkemeye "Uzlaşma ilk iki tur için gerekliyse son iki tur için niye geçerli değil? Uzlaşmadan 3. ve 4. turda neden vazgeçiliyor?" diye sordu.
1982 Anayasası'nı hazırlayan dönemin
Anayasa Komisyonu Üyesi
Abbas Gökçe ise Anayasa'da uzlaşma şartının olmadığına dikkat çekti. Gökçe, mahkemeye şöyle seslendi: "Yasama görevini yapan kişiye ne hakla uzlaşın dersin? Demokrasi çoğunluk rejimidir. Çoğunluk, uzlaşmak zorunda mıdır? Bunun için
hukukçu olmaya gerek yok."
Yüksek Mahkeme'nin, Meclis'i işlemez hale getiren yorumunu Anayasa'da olmayan uzlaşma şartına bağlaması son üç cumhurbaşkanlığı
seçimini de tartışmalı hale getirdi. Çünkü hiçbir
aday 367 oy alamadı. Merhum Turgut Özal'ın seçildiği oylamalarda SHP, Genel Kurul'u terk ettiği için 3'te 2 çoğunluk bulunamadı. Süleyman
Demirel'in aday olduğu seçimlerde Genel Kurul'a ilk turda 422, ikinci turda 425, üçüncü turda 431
vekil hazır bulundu. Ancak Demirel 244 oyla
Köşk'e çıktı. Ahmet Necdet Sezer'de ise
katılım oranı birinci turda 530, ikinci turda 527, üçüncü turda 517 olarak gerçekleşti. Sezer de mahkemenin uzlaşma oranı olarak baz aldığı 367'ye ulaşamayarak 330 oyda kaldı. Söz konusu çelişkilere dikkat çeken Mustafa Kamalak, gerekçenin sağlam zemine oturmadığını ifade ederken, uzlaşmanın 3. ve 4. turlarda neden aranmadığının altını çizdi.
1982 Anayasası'nı hazırlayan dönemin Anayasa Komisyonu Üyesi Abbas Gökçe, Anayasa'da uzlaşma zorunluluğu bulunmadığını belirtti. Gökçe, "Kusura bakmasınlar,
yetki aşımı var. Yasama görevini yapan kişiye ne hakla uzlaşın dersin? Demokrasi çoğunluk rejimidir. Çoğunluk uzlaşmak zorunda mıdır? Bunun için hukukçu olmaya gerek yok. Uzlaşma zorunlu bir şey değil." diye konuştu. Anayasa'nın 96. maddesindeki toplantı yeter sayısıyla ilgili hükmün açık olduğunu vurgulayan Gökçe, şöyle devam etti: "Evvelce Meclis'in toplanması ve karar çıkarması zor oluyordu. Yarıdan bir fazlayla toplanıyordu, kolay olsun 184'le toplansın diye indirdik. Zorlamayla 367 gerekir demenin nasıl bir mantığı olabilir?"
Anayasa hukukçularından Prof. Dr. Zafer Üskül de
içtüzük değişikliğinin söz konusu olmadığını söyledi. Mahkeme'nin bir eylemli içtüzük değişikliğine dair gösterdiği gerekçeleri hukukî bulmayan Üskül, şu görüşü dile getirdi: "Mahkeme, içtüzük ihdası kabul edildiği için toplantı yeter sayısı 184 mü yoksa 367 midir tartışması yaptı. Cumhurbaşkanının uzlaşma ile seçilebileceğinden hareketle toplantı yeter sayısının da 367 olmasına karar verdi. Oysa oradaki ifade karar yeter sayısını gösteriyor. Ayrıca uzlaşma ile seçim sonucu olarak hangi oyda olacağının belirtilmesi gerekir. Bunu Anayasa yapmıştır. İlk iki turda üçte iki, sonraki iki turda 276'yı yeterli bulmuştur. Bunun dışında bir uzlaşma tarifini
Anayasa Mahkemesi yapamaz. Yaptığı zaman iptal etme kararı ile Anayasa'da ciddi bir değişiklik olur. Mahkeme, Anayasa'yı değiştirdi. Çok eleştirilecektir."
Basın, Anayasa'yı değiştiren gerekçeyi tartışmadı
Anayasa Mahkemesi'nin, Köşk seçimini kilitleyen 367 şartıyla ilgili gerekçeli kararında yaptığı yorumlar hukukçulardan sert tepki gördü. Ancak basın aynı duyarlılığı göstermedi.
Gazetelerin çoğu, gerekçenin yargıda ve siyasette doğurduğu tahribatı tartışmadan sadece olayı
rapor etmekle yetindi.
Sabah Gazetesi, Başkan Vekili
Haşim Kılıç'ın karşı oy yazısındaki görüşlerini öne çıkarmayı uygun gördü. İç sayfalarda verilen haberde Kılıç'ın
darbe uyarısı yaptığı belirtildi.
Milliyet Gazetesi ise mahkemenin gerekçesini yine iç sayfalarda 'Oturum iptalini Arınç sağlamış' başlığıyla verdi.
Hürriyet, konuyu birinci sayfadan veren gazeteler arasında yer aldı. Gerekçeli karara en sert tepkiyi ise
Sabah Gazetesi yazarı
Emre Aköz gösterdi. Kararın siyasi olduğunu ifade eden Aköz, gerekçeyi şu ilginç ifadelerle yorumladı: "Anayasa'da yer almamasına rağmen dayatılan uzlaşma kavramının mevcut siyasi tablodaki anlamı şudur: Madem bizim siyasi uzantımız olan Deniz Baykal'ın uygun gördüğü bir kişiyi aday göstermiyorsun, o halde cumhurbaşkanını seçemezsin."
Yeni
Şafak Gazetesi ise gerekçe haberini 'İtiraf gibi' başlığıyla manşetten duyururken, yorumların 27 Nisan'daki olağandışı atmosferin izlerini taşıdığını vurguladı.
Zaman