Modern dünyanın en büyük sorunlarından biri olan uyuşturucu, Uluslararası
Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INBC) tarafından hazırlanan çalışmalara göre yılda 429 milyar dolarlık 'kara para' sağlıyor. Dünyadaki 184 ülkenin 163'ünün milli gelirinden bile yüksek olan bu rakam, 298 milyar dolarlık Türk ekonomisinin de 1,3 katı. Beyaz
zehir ticaretinden Türk suç gruplarının payına da 5 milyar dolar düşüyor. Bu gelirin '
aslan payını'
terör örgütleri alıyor. Dolayısıyla uyuşturucuyla mücadele aynı zamanda terörle mücadelenin de önemli bir parçası haline geliyor.
1980'lerin başında yükselen
Ermeni terörü ile 1984'ten itibaren tırmanan ayrılıkçı terörün en önemli gelir kaynağının uyuşturucu olması
Türkiye'nin bu suçla mücadeleye özel bir önem vermesini gerektiriyor. Emniyetin verilerine göre 1984'ten bu yana
PKK/Kongra-Gel, ASALA, TKP/ML ve DHKP/C
terör örgütleriyle bağlantılı toplam 333 uyuşturucu sevkıyatı tespit edildi. Bu örgütlerle bağlantılı uyuşturucu operasyonlarında tonlarca uyuşturucu madde ele geçirilirken, iki imalathanenin ortaya çıkarılması örgütlerin faaliyetlerini finanse etmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığına verdikleri önemi gözler önüne
seriyor. Gerek ASALA'nın gerekse PKK'nın en önemli para kaynağı olan uyuşturucu, güvenlik güçlerini
hedef alan namlular ve patlayıcıların temininde kullanıldığından yakalanan her paket aynı zamanda bir canın da kurtulması anlamına geliyor. Bunun bilincinde olan polis ve jandarmaya bağlı narkotik birimleri son yıllarda uyuşturucu kaçakçılarına ciddi darbeler vuruyor.
Uyuşturucuyla mücadele konusunda kararlı adımlar atan Türkiye, tüm çabalarına karşın isminin uyuşturucuyla birlikte anılmasını engelleyemiyor. "Altın Hilal" olarak tabir edilen
Afganistan,
Pakistan ve
İran'dan gelen uyuşturucunun Batı'ya taşınmasında önemli bir geçiş ülkesi olan Türkiye, bu güzergâhtan çıkmak için büyük çaba harcıyor. Bir taraftan organizatörleri hedef alan seri operasyonlar düzenlenirken, diğer taraftan da uluslararası
işbirliği çabalarına hız veriliyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü bu kapsamda Afganistan ve İran'la işbirliğini artırmak amacıyla bu ülkelere
ofis açmak için girişimde bulundu. Bu ülkelerdeki yerel otoriteler ile Türk
Dışişleri Bakanlığı'nın onayını alan çalışma, atamalara onay verecek son makam olan
Maliye'ye takıldı. Bakanlık yeni yurtdışı kadroların bütçeye ek yük getireceğini, bunun da Uluslararası Para Fonu'yla (IMF) yürütülen programı sekteye uğratacağını öne sürerek atamalara engel oluyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün halen 25 kişilik yurtdışı kontenjanı bulunuyor. Bu kontenjan Başbakanlığın, Dışişleri ve Maliye
bakanlıklarının birlikte 'olur' vermeleri ile kullanılabiliyor. Mevcut kadrolardan sadece 13'ünün kullanılmasına müsaade edilirken, kalan 12 kişilik kadro için henüz atama yapılmadı.
Maliye Bakanlığı yetkilileri atamaların ciddi bir
maliyet oluşturduğunu belirterek böyle bir ortamda Afganistan ve İran'a yeni kadro açılmasının son derece güç olduğunu söylüyor.
Maliye yetkililerinin bu açıklamalarına karşın eski
İstanbul Narkotik Şube Müdürü Ferruh Tankuş, açılacak bu ofislerin Türkiye'nin uyuşturucuyla mücadeledeki kararlılığının dünyaya gösterilmesi açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Tankuş'a göre açılacak bu ofislerle dünyaya verilecek mesajın ve kazanılacak itibarın yanında maliyetin lafını bile etmemek gerekiyor. "
Yurtdışına
müşavir veya ataşe olarak atanan bir
emniyet görevlisinin maaşı 3-8 bin dolar arasında değişir. Maaşlar
Dışişleri Bakanlığı personelinin kıdem esaslarına göre düzenlendiği için büyük meblağlar değildir." diyen Tankuş bahsi geçen iki ülkeye 'emniyet müşaviri' veya 'emniyet ataşesi' olarak atanacak personelin yıllık maliyetinin 200 bin dolar bile olmadığını anlatıyor.
Geçtiğimiz ay
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan 'uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı raporu'nda Türkiye'den hâlâ Güney
batı Asya'dan Batı Avrupa'ya yapılan
uyuşturucu ticaretinin geçiş ülkesi olarak söz edildiğini hatırlatan Tankuş, "Evet, Türkiye önemli bir geçiş ülkesidir ancak uyuşturucu ticareti de uluslararası bir organizasyondur. Üreticiler, kaçakçılar, istihbarat örgütleri, terör grupları gibi birçok aktörün olduğu böylesi bir yapıyı sadece kendi ülkenizde verdiğiniz mücadeleyle engelleyemezsiniz." diyor.
POLİS POLİSİN HALİNDEN DAHA İYİ ANLIYOR
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve
Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanlığı verilerine göre geçen yıl düzenlenen operasyonlarda 6 ton 3 kilogram esrar, 6 ton 664 kilogram eroin, 141 kilogram baz morfin, 34 kilogram afyon, 40 kilogram
kokain ve 760 bin 819 adet Captagon, 1 milyon 282 bin 750 adet de Extacy hap ele geçirildi. Türk polisinin uyuşturucuyla mücadele konusundaki kararlılığının en somut örneği olan yüksek yakalama oranlarına karşılık Tankuş'un da dikkat çektiği gibi uyuşturucu kaçakçılığında Türkiye hâlâ önemli bir güzergâh olma özelliğini koruyor.
Bunun en temel nedeni de uyuşturucuyla mücadelenin tek devletin
altından kalkamayacağı kadar karışık ve çokuluslu bir faaliyet olması. Son derece organize yürütülen bu faaliyetin engellenmesinde ortak operasyonlar ve
izleme faaliyetleri hayati önem taşıyor. "Uluslararası işbirliği bu örgütlü suçla mücadelede çok ama çok önemli." diyen bir üst düzey Emniyet yetkilisi, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Afgan ve İranlı yetkililerle yazıştığınız zaman alacağınız sonuçlar ile polis polise konuşarak alacağınız sonuçlar arasında dağlar kadar fark var. Meslektaşlar birbirlerinin dilinden daha iyi anladıkları için ortak çalışma kabiliyetiniz artıyor ve sorunların çözümü çabuklaşıyor. Ancak ortak operasyonları dışişleri kanalıyla yaptığınızda bürokrasiden kaynaklanan ciddi bir
vakit kaybı ortaya çıkıyor. Bu durum operasyonların etkisini ve süresini de olumsuz etkiliyor."
İran ve Afgan polisinin Türk polisi ile çalışma konusunda son derece sıcak bir yaklaşım sergilediğini söyleyen bir başka yetkili, bunun mücadele için büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor: "İranlı güvenlik birimleri uyuşturucu ile mücadele konusunda kararlı ve işbirliği yapmaya hazır bir tutum sergiliyor. Batı dünyası tarafından dışlanan İran bu anlamda dışa çok açık olmamasına karşın Türkiye ve Türk polis teşkilatına son derece yakın davranıyor. Bu da işleri kolaylaştıracaktır."
Türkiye'nin imajı açısından büyük önem taşıyan uyuşturucuyla mücadelede sağlanan başarıların kalıcı olabilmesi için Emniyet Teşkilatı'nın bölgesel anlamda derinlik kazanmasının şart olduğunu söyleyen yetkili sözlerini şöyle tamamlıyor: "
Amerikan Uyuşturucu ile Mücadele Örgütü'nün 100'ün üzerinde ülkede ofisi bulunuyor. ABD'deki birçok yakalama yerel polisle sağlanan bu işbirliği sayesinde gerçekleşiyor. Bu durum Amerikan güvenlik güçlerine zaman ve maliyet avantajı sağlıyor. Bu gerçek ortada iken başka söze gerek olmadığını düşünüyorum."
NASIL ATANIYORLAR?
Emniyet Genel Müdürlüğü yurtdışı kadrolarına kimlerin atanacağı yönetmelikle belirleniyor. Bunun için özel sınav açılıyor ve bu sınava başarılı olan personel, emniyet müşaviri veya emniyet ataşesi olarak en az üç yıl olmak üzere yurtdışında görevlendiriliyor.
TEMSİLCİLİK OLAN ÜLKELER
Ülkeler Durumu
Danimarka/
Kopenhag Aktif
Hollanda/
Lahey Aktif
Özbekistan/
Taşkent Aktif
İngiltere/
Londra Aktif
Almanya/ Frankurt Aktif
İtalya/ Roma Atama yapılacak
Romanya/
Bükreş Atama yapılacak
Avusturya/
Viyana Atama yapılacak
Fransa/
Paris Atama yapılacak
Belçika/
Brüksel Atama yapılacak
Azerbaycan/
Bakü Atama yapılacak
Pakistan/
İslamabad Atama yapılacak
İsrail /
Tel Aviv Atama yapılacak
AKSİYON