Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Fotogrametri ve Uzaktan Algılama Anabilim Dalı
öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent
Bayram, Hüseyin
Bayraktar, Cüneyt Helvacı ve Uğur Acar'la birlikte gerçekleştirdikleri ve 20. Uluslararası Fotogrametri ve Uzaktan Algılama Kongresi'nde
bildiri olarak sundukları çalışma hakkında bilgi verdi.
İstanbul'un eşsiz
doğal güzelliklere sahip bir
kent olduğunu, ancak bu değerli alanların hızlı kentleşme ve yapılaşma sonucu yok olduğuna dikkati çeken Bayram,
deniz ve karayı ayıran kıyı alanlarında insan faktörü ile
rüzgar, iklim gibi doğal nedenlerden dolayı değişimler oluştuğunu söyledi.
Bu değişimlerin tespiti için son yıllarda yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerinin kullanıma girdiğini anlatan Bayram, ABD'nin 1960 yılında başlattığı Corona Programı çerçevesinde Corona panoramik uydusunun çektiği fotoğraflarda Türkiye'nin de yer aldığını, bu verilerin 1995 yılında ABD tarafından bilimsel çalışmalar amacıyla kullanıma açıldığını kaydetti.
ABD'den, İstanbul'un 1963 yılında çekilmiş görüntülerini aldıklarını ve bu veriler ile 2000 yılında IRS1-D uydusuna ait görüntüleri karşılaştırarak İstanbul'un Terkos bölgesindeki kıyı değişimini incelediklerini dile getiren Bayram, şunları ifade etti:
''Çalışmada, İstanbul kıyısını, Terkos'tan başlayarak
Büyükçekmece Gölü'ne kadar bütün kıyı şeridini çıkartmış olduk. Yapılan çalışmada en büyük değişimin Terkos kıyısı civarında olduğu görüldü. Çünkü en çok dolgu işlemi orada yapılıyor. Özellikle Boğaz kıyısında neredeyse hiç değişim olmadığı, sadece birkaç
liman ve
küçük iskeleler yapılması amacıyla değişiklik olduğu tespit edildi. Alan
ölçümleri, 1963'te 1803 kilometre kare, 2000 yılındaki görüntüde ise 1812 kilometre kare çıktı. 8,5 kilometre karelik bir alan değişimi olmuş. Kıyı çevresi uzunluğu da ölçüldü. 1963 yılında 290 kilometrelik, 2000 yılında da 302 kilometrelik bir mesafe tespit edildi. 37 yılda 12 kilometrelik bir kıyı uzunluğu farkı belirlendi.''
1 KİLOMETRELİK DOLGU ALANI
Terkos kıyısıyla ilgili ortaya çıkan sonuçların ilginç olduğunu dile getiren Bülent Bayram, yaklaşık 20 kilometrelik bir kıyı şeridinde dolgunun söz konusu olduğunu söyledi.
Bayram, ''Terkos bölgesinde
motor ve kosterlerin kum çekmesinden dolayı kıyı alanının içeriye doğru girdiği yönündeki beklentimize karşın, 1 kilometreye yakın dolgu alanının oluştuğunu belirledik. 2000 yılındaki uydu görüntülerinde, bölgedeki kömür madenlerinin atıklarıyla doldurulduğu anlaşılan dolgu alanında yerleşim yerlerinin oluştuğu gözleniyor. Denizin bilinçsiz şekilde doldurularak bir alan kazanılması söz konusu'' diye konuştu.
''YEŞİL ALANLAR YERLEŞİM YERİ OLDU''
Eski uydu verisi ile yeni uydu verisi karşılaştırıldığında, bir bilimsel işlem yapmadan, sadece gözle bakıldığında dahi aradaki farkın net bir şekilde ortaya çıktığını ifade eden Bayram, şunları kaydetti:
''Yerleşim yerleri ile yeşil alanlar net biçimde görülüyor. İlle ölçüm yapmak gerekmiyor. Buradaki gerçekten çok hızlı bir değişim. 1963 yılındaki görüntülerde,
Boğaziçi Köprüsü yapılmadan önce bir otoyol faaliyeti gözükmüyor. Gözle bakıldığında bile Beylikdüzü'nün, çevreyollarının geçtiği alanların ya
tarla ya da yeşil alan olduğunu görüyoruz ama bu bölgeler bugün çılgın bir yerleşimle karşı karşıya. Boğaz'a 3. köprünün yapılmasına karar verildi. Geçmişteki değişim göz önüne alındığında, kentin kuzeyindeki yeşil dokunun da tehdit altında olduğunu söyleyebiliriz.''
Bayram, tarihi yarımadanın dokusunda ise yeşil alanlar dışında ciddi bir değişim olmadığını sözlerine ekledi.
AA