Her yıl Haziran ve Temmuz aylarında farklı bir heyecana tanık oluyoruz. Haziranda 1 milyonu aşkın üniversite adayı LYS sınavlarında ter döküyor. Temmuz ayının ilk yarısında ise adayların puanları açıklanıyor ve tercih maratonu başlıyor. Ağustosa kadar devam eden bu süreçte adaylar birçok kriteri göz önüne alarak tercihlerini yapıyorlar. Sınavda alınan puan, tercihlerin belirlenmesinde önemli bir ölçüt ama sonucun başarı olarak nitelendirilebilmesi ancak doğru bir tercihle mümkün. İşte bu noktada adaylar, üniversitelerin marka değeri, bölümleri, bulundukları şehirler, kendilerinin ve ailelerin sosyo-ekonomik durumları, akranlar, reklamlar, hedefler, idealler gibi çok bilinmeyenli bir denklemin ortasında buluyorlarlar kendilerini. Böyle bir denklemi çözmeye gücü yetmeyen adayın, en sonunda “ Uff sıkıldım, bir yer olsun da neresi olursa olsun.” demesi telafi edilemez bir yola girmesine sebep oluyor. Artık sıkıldım diyerek yapılan tercih ömür boyu devam edecek bir sıkıntı halinin habercisidir. Çünkü burada gerçek hedef devreden çıkmış, belirsizlikten karmaşadan bir şekilde kurtulma hedef haline gelmiştir. Aday, tercihini belirsizlikten bir şekilde kurtulmak maksadıyla yapınca evet bir şekilde o karmaşık denklemden kurtulmuş oluyor ama sıkıntılar tam bu noktada başlıyor. Çünkü iyi kötü bir üniversiteye yerleşen aday, bu tercihinin kendisini gerçek hedeften biraz daha uzaklaştırdığını sonradan anlıyor.
İnsan hayatında bu denli önemli olan kavşak noktasında alınacak kararlar belirsizlikten kurtulmaya çalışmak için değil sağlam temeller üzerine inşa edilmelidir. Bu durum iyi bir yönlendirme, destek ve değerlendirme gerektirir. Tercih yapacak kişinin ilgileri, becerileri, hayattan beklentileri, idealleri, kendini gerçekleştirme arzusu gibi unsurlar hesaba katılmalıdır.
Her şeyden önce şunu belirtelim: “Yanlış tercih 1 yıl, yanlış üniversite 4 yıl ve yanlış meslek kişiye 40 yıl kaybettirir.” Bu nedenle işe en sondan yani tersten bakmakta fayda var. Önce meslek seçimi, ardından o mesleğe uygun bölüm ve o bölümün bulunduğu üniversiteler belirlenmelidir. İşte bu noktada mesleği ve kariyer planlamayı merkeze alan bir tercih sistemi adayın tercih dönemindeki işini kolaylaştırmakla kalmayıp aynı zamanda ülkemizin büyük bir sorunu olan genç işsizliğin çözümüne ve daha mutlu bireylerin yetişmesine katkıda bulunacaktır.
Ülkemiz işsizlik rakamları bakımından oldukça çarpıcı verilere sahiptir. İş gücü içerisinde tarım dışı genel işsizlik oranı TÜİK verilerine göre %11,7 oranında gerçekleşmiştir. Ancak genç işsizlik oranına bakıldığında durum biraz değişiyor ve ülkemizdeki genç işsizlik oranının 2013 yılı Mart ayında %18,7 olduğunu görüyoruz. Bu oranın yüksek olmasının birçok sebebi olabilir. Kanaatimize göre gençlerin en verimli çağlarında, iş gücü dışında kalmalarının en önemli sebebi belki de kariyer planlamasına yeteri kadar önem verilmemesidir. Genç işsizlik oranının yüksek olmasının yanı sıra birçok kişi de istihdam edilmiş görünmekte ancak eğitim aldığı alanda çalışmamaktadır. İş sahibi olabilmek adına yıllarca emek vererek elde etmiş oldukları nitelikleri kullanamamaktadır. Bu durum da esasen bir çeşit gizli işsizlik olarak adlandırılabilir. İnsanlar kendi alanlarında istihdam edilmediği verimsiz oluyorlar. Bu durum gençlerin yeteneklerinin ve eğitimlerinin atıl durumda kalması anlamına gelmektedir. Bu açıdan öncelikle kariyer planlama konusunda bilgi sahibi olunmalıdır.
Kariyer Planlama: “Yaşam seçimlerimizin toplamıdır.”
Kariyer planlamadan bahsetmeden önce bazı kavramları açıklamalıyız. Kariyer, iş, meslek terimleri sıklıkla birbirinin yerine kullanılan ve karıştırılan ifadelerdir. Meslek,bir kimsenin yaşamını sürdürmek, geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş; zihinsel sanatsal vb. çalışmaya dayalı iş anlamına gelmektedir. İş ise kişinin hali hazırda hayatını kazanmak için meşgul olduğu, yaptığı etkinliklerdir. Yani kişinin işi ile mesleği birbirinden farklı olabilir. Ziraat mühendisliği bölümünü okumuş ve mühendis olmuş bir kişi bankada çalışabilir. Ziraat Mühendisliği kişinin mesleği iken işi bankacılık olabilir. Kariyer ise İngilizce “career” kelimesinden dilimize geçmiştir. Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre ise kariyer, genellikle tek bir iş alanında, dikey olarak ilerlenebilecek ve yapılan uğraşta uzmanlaşılan işler olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda bireyin yaşamı boyunca elde ettiği iş deneyimlerinin bütünü olarak da tanımlanan kariyer belirli bir zaman düzleminde kişinin mesleğinde ilerlemesi olarak da ifade edilebilir. Kariyer belirlenmiş olan hedefler ışığında gereken eğitimleri alıp iş deneyimleri de kazanırken mesleki ve bireysel açıdan kişinin kendisini gerçekleştirmesi sürecidir. Doğal olarak bu süreç üniversite sınavından çok önce başlamalı ve üniversite eğitimi bu sürecin önemli bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
Kariyeri planlama diğer tüm planlamalarda olduğu gibi “Durum Analizi” ile başlar. Kişi önce kendisine “neredeyim?” sorusunu yöneltir, zayıf ve güçlü yönlerini cesaretle ortaya koyar. Sonra “nerede olmak istiyorum?” sorusuna verilecek olan cevap kariyer yolculuğunun seyrini belirler. Bulunulan yer ile bulunmak istenilen yer arasındaki mesafe kişinin gitmesi gereken kariyer yolculuğunu gösterir. Ancak bu soruların cevaplarını vermek, sormak kadar kolay değildir. Bilhassa çıkış noktamız olan neredeyim sorusuna sağlıklı bir cevap vermek için kişi kendisini çok iyi tanımalıdır. İlgi, yetenek, eğilim gibi temel beceriler noktasında psikolojik danışmanlardan destek almak gerekebilir. Ayrıca aile ve akran baskısı, genel eğilimler, o döneme ait popüler söylemler ve yaklaşımlardan mümkün olduğunca uzakta kalınarak ama bunlar da göz önüne alınarak mevcut durumun analizi yapılır. Aday kendisini ve çevresini daha iyi tanıdığını hisseder. Kişi nerede olmak istediğini ve nasıl bir hayat yaşamak istediğini belirledikten sonra hayat yolculuğunda iş ve meslek seçiminin önemini de kavramış olur. Üniversite tercihi sadece puan ve üniversiteler arasında gidip gelemeyecek kadar önemli ve karmaşık bir seçimdir. Bu durumu kolaylaştırmanın yolu önceden belirlenmiş bir kariyer planının bulunmasına bağlıdır.
Durum Analizi ile başlayan kariyer planlama “Meslek ve İş Dünyası Analizi” ile devam eder. Yapmak istenilen meslekle ilgili çeşitli kaynaklardan bilgi toplamak ve mesleği bizzat icra eden insanlarla görüşmeler yapmak, mesleği faaliyet alanında gözlemlemek sağlıklı bir seçime yardımcı olacaktır. Genellikle iş ve meslek hayatına dair kurulan hayaller, mesleğin eksilerini görmezden gelmemize sebep olur. Fırsat varken mesleğin içindeki kişilerle birkaç görüşme yapmak gelecekte hayal kırıklığına düşmekten bizi kurtarabilir. Örneğin; sadece bilgisayarla ve masa başında çizim yapacağını düşünen mimarlar, harita mühendisleri şantiye ortamı ile karşılaştıklarında bunun mesleklerinin bir parçası olduğunu belki de önceden düşünmemiş olabilirler. Çalışma koşulları, mesai saatleri, ortalama ücretler, sosyal haklar vb. konularda mümkün olduğunca detaylı bilgi almak gerekir. Bu sayede gelecekteki pişmanlıkların önüne geçilmiş olur.
Bir sonraki önemli aşama ise “Meslek Seçimi” aşamasıdır. Kendisini, yetenek ve ilgilerini, mevcut durumunu, meslekleri ve iş dünyasını daha iyi tanıyan aday, kariyer planlama sürecinde artık uygun mesleği seçme aşamasına geçer. Sağlık, inşaat, tarım, işletme, yabancı diller vb. değişik çalışma alanlarından kendisi için belirlediği iş doğrultusunda kişisel gelişimine yönelik gerekli planlamalar yapılır. Üniversite eğitimi ve alınacak diploma elbette en önemli adımlardan biridir. Seçilen mesleğin gerektirdiği eğitim-tecrübe ile kişinin bulunduğu durum arasındaki mesafe diye tanımlayabileceğimiz kariyer yolu sürekli gelişim, sürekli eğitim ve ilerleme gerektiren bir süreçtir. Kişi istediği hedeflere ulaşsa bile bu sefer ortaya yeni hedefler koyarak yoluna devam etmelidir. Meslek seçimi insan için sadece geçim sağlanacak bir araç, para kazanmanın bir yolu olarak görülmemelidir. Her meslek kendisini icra eden kişiye bir kimlik kazandırır. Bir yaşam tarzı ve bakış açısı sağlar. Ülkemizde insanların birçoğu kendilerini meslekleriyle ifade ederler. Meslek sadece geçim sağlama aracı değil bir çeşit kendini gerçekleştirme, toplumsal statü kazanma ve mutluluk aracıdır.
Kariyer PlanlamanınÜniversite Tercihlerindeki Rolü Üniversite tercihleri sürecinde adaylar kısa bir araştırma sonrasında seçimlerini yapıyorlar. Hatta herhangi bir bölüme yerleşmeden açıkta kalma korkusuyla tercih listesinin sonlarına istemedikleri bölüm ve üniversiteyi yerleştirenler bile oluyor. Bu noktada esasen amaç-araç dengesi bozulmaktadır. Sınavlara hazırlık sürecinin amacı bir üniversiteye yerleşmek olabilir ancak genel hayat çizgisi içinde ise üniversite kazanmak ve üniversite eğitimi almak ancak bir sonraki aşamaya geçiş için sadece bir araçtır. Bu nedenle üniversite tek başına asla amaç değildir. Kişinin ilerdeki hayatında ulaşmak istediği nokta için önemi yadsınamayacak bir araçtır. İşte bu noktada yapılacak tercihler ile hayatta ulaşılmak istenen nokta ile sağlam bir bağ kurulması gerekir. Bunun için de kariyer planına sahip olmak büyük bir avantaj ve rahatlık sağlayacaktır. Binlerce seçeneğin mantıklı bir şekilde daralması hedefe odaklanma açısından kafaların karışmasına engel olacaktır. Asıl amaç, arzulanan işin gereklerine kişinin kendisini her yönüyle hazırlamasıdır.
Tercih döneminde adayları etkileyerek kararlarını kısıtlayan birçok unsur bulunmaktadır. Her şeyden önce adayın aldığı puan en büyük kısıtlamadır. Puan yükseldikçe tercih edilecek bölüm sayısı da artacaktır. Aile bir diğer önemli unsur olarak karşımıza çıkar. Ailenin beklentileri, ekonomik durumu, hatta eğitim düzeyi bile etkilidir. Akran etkisi bazen aile etkisinin de önüne geçer. Bazı popüler mesleklere eğilim özellikle özendirici bir etki oluşturmaktadır. Şehir faktörü ve üniversitelerin isim ve marka değeri faktörü adayların işini daha da zorlaştırmaktadır. Ayrıca gazete, TV, dershane ve okullardaki tanıtım çalışmaları, reklamlar, rehberlik uzmanlarının görüşleri de adayların tercihlerinin şekillenmesinde rol oynamaktadır.
Esasen oldukça zor olan bu süreçte tercihleri etkileyen bunca parametre ve değişken varken, adayın sağduyulu davranmasından başka bir seçenek yok. Yanı sıra adayların, olumsuz etkilenmelerin karar dengesini bozan aldatıcılığına karşı iyi bir teraziye ve yol haritasına ihtiyacı vardır. İşte bu noktada bir kariyer planına sahip olmak en iyi yol haritasıdır, en sağlam terazidir. Son dakikalarda yapılacak olan tercih hatalarının önüne geçmek için önemli bir can simididir.
TERCİH YOLU
Adaylara kariyer planlama temeline dayanan bir tercih yolu sunmak ve basamaklandırmak gerekiyor. Her şeyden önce “meslek” merkeze alınmalıdır. İlk önce yapılmak istenen meslek, hayatta varılmak istenen nokta belirlenmelidir. Geri kalanı bu noktaya ulaşmak için yapılması gerekenleri belirlemekten geçiyor. Bu anlamda;
Mevcut durum analizi (Neredeyim?) – Varılmak istenen yer (Meslek – Nerede olmak istiyorum?) – Arzulanan meslekle ilgili bilgi toplama – Meslekle ilgili kesin karar verme – Tercih döneminde ilgili paydaşlarla görüşme (aile, akran, uzmanlar, üniversiteler vb.) – Karar aşaması olarak sıralama yapmak yanlış olmaz.
Bu süreçteki en önemli unsurlardan biri de adayın bu süreci kendisinin yürütmesidir. Aday tüm paydaşlarla görüşmeli, iş yeri ziyaretleri yapmalı, uzmanların görüşlerine değer vermeli, saygı duymalı, ailesinin yaklaşımlarına kulak vermeli ve hayat tecrübelerinden faydalanmalı, hatta istediği bölümü okuyan öğrencilerle de görüşmelidir. Ancak ne olursa olsun sonuçta tercihini kendisi yapmalı ve tercihinden pişman olmamalıdır. Artık tercih yapıldıktan sonra geriye nasıl dönerim düşüncesi ile zamanını heba etmemelidir. Bu noktadan sonra yaptığımız tercihlerin arkasında durmak ve istenilen hedefe doğru yorulmadan yürümek, kişisel gelişimi olabilecek en üst noktaya taşımak gereklidir.