"Türkiye yetkilileri, bunun yerine, mevcut yasayı uluslararası ifade özgürlüğü standartlarına uyumlu hale getirmeli." önerisinde bulundu.
Uluslarası Af Örgütü'nün çağrısında, internet medyası ve sosyal medyanın, gazetecilere yönelik kovuşturma tehditlerinin yaşandığı ve ana akım medyanın ciddi otosansür uygulamalarıyla sarmalandığı bir ortamda, fikirlerin ifade edilmesi ve bilgi edinilmesi için hayati önem taşıdığı belirtildi. Açıklamada, "Yeni düzenleme, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemleri esnasında sosyal medyanın kullanımına dair 'Twitter denilen bir bela var' şeklinde yaptığı açıklamadan aylar sonra geldi. O dönemde, yetkililer, ‘hakaret’i de içerecek şekilde 'evrensel suç'larla mücadele amacıyla sosyal medya ile ilgili yasal düzenlemeler yapacaklarını taahhüt etmişlerdi. Türkiye’de hakaret suçunu düzenleyen yasalar, ifade özgürlüğü hakkının ihlaline yol açacak şekilde ve genelde politikacılar ve diğer devlet görevlilerine yönelik yapılan eleştirilerin adil olmayan biçimde kovuşturmaya tabi tutulması amacıyla kullanılıyor." ifadeleri yer aldı.
Attığı tweetten dolayı sınır dışı edilen Today's Zaman muhabiri Mahir Zeynalov'a da yer verilen açıklamada "Ocak 2014’te, Başbakan Erdoğan’ın avukatları, Today’s Zaman adlı günlük gazetede çalışan Mahir Zeynalov isimli bir gazeteci hakkında, attığı iki Tweet sebebiyle suç duyurusunda bulundu. 4 Şubat’ta, Azerbaycan vatandaşı olan gazeteci hakkında, attığı Tweet'lere atıfta bulunarak ve Türkiye’de oturumu ile ilgili yabancılar kanununun 'memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancılar verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye'den çıkmağa davet olunur. Bu müddetin sonunda Türkiye'yi terk etmeyenler sınır dışı edilebilirler' şeklindeki 19. Maddesi'ne dayanılarak sınır dışı kararı verildi." denildi.
"Son haftalarda, hükümet ayrıca üst düzey devlet görevlilerine yönelik yolsuzluk iddialarını kanıtladığı ileri sürülen internet içeriklerini engellemeye çalıştı." ifadelerine yer verilen çağrıda "5 Şubat’ta Meclis tarafından onaylanan yasal değişiklikler, halihazırda uluslararası standartlarla uyuşmayan bir şekilde uygulanan yasaya, internet içeriğinin engellenmesi için daha da fazla yetki kazandırıyor. Dahası, Uluslararası Af Örgütü değişikliklerin muğlak ve oldukça geniş kapsamlı tanımlarının, onları uygulamada keyfiyete açık hale getirmesinden endişe duymaktadır. Keyfi uygulamalar sık sık, mevcut internet yasası ve daha geniş bağlamda da Türkiye'deki ifade özgürlüğü hakkını kısıtlayan maddelerdeki muğlaklıktan kaynaklanmaktadır. Yasal netlikten uzak uygulamalar ya da yasayı uygulayanların kontrolsüz uygulama yetkileri, ifade özgürlüğü hakkını kısıtlayan yasalar ICCPR'nin (Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmes) gerekliliklerinin yerine getirilmemesine neden oluyor." denildi.
Uluslararası Af Örgütü yasanın, "internetteki içeriğe erişimi engelleyecek biçimde ve ifade özgürlüğü hakkı ile ilgili uluslararası standartlarla uyumsuz bir şekilde uygulanacak olmasından endişe duyduğunu" açıkladı. "İnternet yasasındaki değişikliklerle birlikte Türkiye yetkililerine, idari kararlar aracılığıyla, internette ifade edilen meşru muhalif görüşlere erişimi engelleme yetkisi vermesinden endişe duymaktadır. Engelleme kararları, mahkemeler vasıtasıyla değil idari kararlarla verilebilecek olduğu için , internet kısıtlamaları ile ilgili yargısal gözetim azaltacaktır." ifadesine yer verildi.
Uluslararası Af Örgütü, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e veto yetkisini kullanarak, ifade özgürlüğü üzerindeki tehditleri artıran mevcut değişiklikleri engellemesi; Türkiye yetkililerinden de Türkiye'deki sivil toplum grupları ve AGİT gibi uluslararası uzman kurumlar ile ülkenin internet yasalarını uluslararası ve Avrupa standartları ile (ifade özgürlüğü hakkı ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki içtihat da dahil) uyumlu hale getirmek için müzakerelerde bulunması" çağrısında bulundu.