Bazı
emekli devlet görevlilerinin komutasındaki sözde
sivil toplum kuruluşları tarafından planlanan 14
Nisan eyleminin
hedefinin '
Türkiye demokrasisi' olduğu öne sürülüyor.
Sağduyulu
Anadolu insanının provokasyonlara sahne olabilecek eyleme
destek vermesi beklenmiyor.
Son elli yılın en istikrarlı çıkış sürecini yakalayan Türkiye'ye, her gün yeni tuzaklar kuruluyor.
Danıştay saldırısı,
Dink cinayeti gibi üzücü olayları atlatmayı başaran
ülke, bazı kesimler tarafından yeni bir belirsizlik sarmalı içine çekilmek isteniyor.
Enflasyon son 5 yılda, yarım asırlık süreçte en düşük seviyesini yakalamış durumda.
İhracat ülke tarihinde hayalinin bile görülmediği değerlere bu dönemde ulaştı. Ayrıca Türkiye dünyanın bundan sonraki 50 yılına damgasını vuracak 4 ülkeden biri ilan ediliyor. Ülkenin gelişme noktasındaki hemen bütün istatistikleri olumluyu gösterirken, "bu gelişmelerden kim rahatsız olabilir" sorusunun cevabı kafaları karıştırıyor.
Önceki gün emekli bir devlet görevlisinin Türk medyasını ve aydınlarını "satılmış ve
kiralık" ilan etmesinin de ülkenin iç barışına zarar vereceği yorumları yapılıyor.
Öte yandan CHP'nin bu tür bir anlayışla birlikte hareket ederek ülke demokrasisini hedef alan bir hareketin içinde olacağı söylentileri akla uygun gelmiyor.
50 yılı aşkın bir süredir Türk
siyasetinde adından söz ettiren Deniz Baykal'ın, kendisinin ve partisinin demokrat görünümüne zarar verecek bu tür bir anlayışa destek vermeyeceği değerlendirmesi yapılıyor.
Aksi takdirde merkez solun en güçlü partisi konumundaki CHP'nin, siyaset sahnesinde telafisi imkansız bir yara almasının kaçınılmaz olacağına dikkat çekiliyor. Buna örnek olarak da 28
Şubat sürecini destekleyen partilerin, bugün içinde bulunduğu vahim durum gösteriliyor.