Ufak ufak dönmeye başladılar!
Aydın Doğan Beyefendi Hazretleri'nin çıkardığı gazeteleri ve buralarda ona yaranmaya çalışan "
arkadaşları" izliyor musunuz?
Bazıları, Aydın Bey "ciro yapmayan şubeyi" kapatırsa açıkta kalacaklar, bir korku bir korku...
Vallahi
Tuncay Özkan gibi yapar da "olmadık birilerine" satarsa hepten
açlık tehlikesi, bir korku bir korku...
Paraya kıyın, izleyin. Beleşe gelsin diyorsanız Internet'ten sitelerine girin. Gerçi ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratıyor ama bilinçli bir okur onlarda eğlenceli şeyler de bulmayı bilecektir.
İçlerinde "efendi" olanları da var, saldırganları da... Aydın Bey kendince bir pazarlama yöntemi uyguluyor ve "product differentiation" yapıyor, Şirket aynı,
ürün çeşitli. Kimisi ortadan, kimisi dilden yanaktan... Hepsi
dondurma ama vişnelisi var, limonlusu var, çikolatalısı var.
"Sadesi" de var tabii, pek yavan.
Örneğin,
Ergenekon tutuklamaları üzerine "Atatürkçü düşünce sahipleri izleniyorlar, fişleniyorlar, yakalanıyorlar, sorgulanıyorlar, suçlanıyorlar, içeri atılıyorlar" yazan arkadaş da var. Cumhuriyeti savunmak suçmuş.
Sanki bunları Halkevi müsameresinden alıp götürdüler...
Arkadaşın satacak başka malı, üretecek başka lafı yok, aklı da başka şeye ermez.
İçlerinde o kadar bönlük etmeyenleri de var tabii, daha bir "
köylü kurnazı" olanlar...
Bunlar ufak ufak
ağız değiştirmeye başladılar.
Hayırdır, ufukta ne gördüler acaba? İnşaat ihalesi falan mı?
Yoksa Deniz
Baykal'ın herkesi şaşırtan "AKP'nin kapatılma davası reddedilirse
siyaset rahatlar" şeklindeki çıkışı mı etkili oldu?
Sanmıyorum, çünkü Sayın Baykal "kapatılırsa da rahatlar" demiş hemen arkasından.
Bunlar meslekten politikacı olmadıkları için Baykal kadar rahat kıvırtamıyorlar ama gene de bir deneme...
Üstelik "öyle küt diye dönülmez" tabii, yavaş yavaş... Aralarında bu işi iyi bilen ağabeyleri vardır.
Örneğin,
satış rakamları ve okunma oranında ancak "beline gelebildikleri"
Sabah gazetesinin çalışanlarına "
ayaklanma çağrısı" yapan birisi şimdi "aslında ben çok demokratımdır haa" havalarına girmiş...
"İddianameyi" bekliyormuş, sanki iki bin beş yüz sayfayı oturup okuyacak.
"Seçimle gelenler seçimle gitmeli" yazmaya da başladılar bu "arkadaşlar".
Yüce yargıyı etkilemeye mi çalışıyorlar? Ne ayıp! Hem de suç.
"
Anayasa Mahkemesi AKP'yi kapatmayabilir" diye düşünenlerde son günlerde bir çoğalma, bir çoğalma...
Hayırdır, gözünüze ne göründü?
Yoksa solculuk günlerinizi hatırladınız da faşistlerle ağız birliği etmekten azıcık utanmaya mı başladınız?
ENGİN ARDIÇ/SABAH