Ankara Başsavcılığı'nın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) Hareketi adlı derneğin faaliyetleri hakkında yürüttüğü
soruşturma dosyasına,
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Hrant Dink'in öldürülmesi ve
Danıştay saldırısının da girdiği belirtildi. Tutuklanan Dernek Başkanı
Taner Ünal'ın polis ifadesinde, Danıştay saldırısının arkasında
emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in bulunduğunu söylediği iddia edildi.
Dink değerlendirmesi
Soruşturma sırasındaki
telefon dinlemelerinde, derneğin Konya'da yaşayan ve tutuklanan Genel Başkan Yardımcısı Vehbi Şanlı'nın, bir görüşmede, Dink'in öldürülmesi konusunda değerlendirmede bulunduğu kaydedildi.
Polisteki bilgilere göre, Dink'in öldürüldüğü günün hemen ertesinde, 20 Ocak saat 22.20 sıralarında Şanlı ile
Nejat Mete adlı kişinin yaptığı
telefon görüşmesi kayıtlara şöyle girdi:
Mete: Selamünaleyküm, napıyorsun?
Şanlı: Aleykümselam, çarşıdayım, toplantı vardı. Akın'la dolaşıyorum.
Mete: Bizim arkadaşların işi mi dün zıbartılan adam?
Şanlı: Bizim arkadaşlar.
Mete: Arkadaşlar bulunurlar mı?
Şanlı: Yok yok bulunmazlar.
Mete: Elleri dert görmesin.
Polisteki ifadesinde bu görüşmeyi hatırlamadığını söyleyen Şanlı'nın, konuştuğu kişinin Konya'da görevli bir yüzbaşı olduğu iddia edildi.
Ünal'ın ise polis sorgusunda, Danıştay baskınının arkasında,
İstanbul Ümraniye'deki bir gecekonduda bulunan 27
el bombasıyla ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan Tekin'in olduğunu söylediği öne sürüldü. Bir telefon görüşmesinde Ünal'ın, "
Halit Bozkurt, Danıştay saldırısından 2-3 gün önce beni arayıp, '2-3 gün içinde Türkiye'yi sarsacak bir
eylem olacak. Sizin üzerinize yıkılacak. Kaç, kendini kurtar' dedi. Emekli
general Alaattin Parmaksız, emekli albay Fikri
Karadağ ve Tekin, Danıştay saldırısının arkasındadır. Parmaksız ve Tekin'i tanırım, İstanbul'daki toplantılarda karşılaştım" dediği öğrenildi.
Cezaevinde ağırlanma
Soruşturma kapsamında ilginç bir olay da ortaya çıktı. Geçen yıl işlediği bir suçtan dolayı cezaevine giren Ünal'ın, aynı koğuşa düştüğü
çete lideri Mustafa Taştan'ın baskısına maruz kaldığı anlaşıldı. Ünal'ın, bu amaçla eşini eski DGM Savcısı Nusret Demiral'la görüştürerek
yardım istediği, "
Kürt Ahmet" lakaplı Ahmet Turgut'un da kısa süre sonra Taştan'ı arayıp Ünal'ı rahatsız etmemesi talimatını verdiği belirlendi. Sorgusunda bu gelişmeyi doğrulayan Ünal'ın, olayı ayrıntısıyla anlattığı öğrenildi.
Tutuklanan diğer Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Cinali'nin görüşmeleri de polis kayıtlarında yer aldı. Evinde el bombası da bulunan Cinali'nin, bir generalle sık sık görüştüğü ve bir seferinde Van bölgesinden olan arkadaşlarına yardımcı olunmasını istediği öne sürüldü. Cinali'nin, Mersin'de cezaevi komutanlığı yapan askeri yetkili ile yakın temasının olduğu ve bazı hükümlü ve tutuklular hakkında görüştüğü iddia edildi.
'Bizim silahlar mı?'
Soruşturmadaki bir diğer isim ise İstanbul'da gözaltına alınan Halit
Bozdağ Güngör. Derneğin İstanbul'daki Genel Başkan Yardımcısı
Salih Zeki Balaban'la hareket eden Güngör'ün, silah ticaretiyle uğraştığı, polisteki ifadesinde "bunlar
devlet sırrı" deyip konuşmadığı belirtildi. Güngör'ün
İran ve Suriye'deki iki kişiyle silah ticaretiyle sürekli telefonla görüştüğü kaydedildi. Güngör'ün, bir telefon görüşmesinde, Bingöl'de PKK'nın yük trenine yönelik saldırısında silahların ortaya çıkmasından endişelenerek, "Bunlar bizim silahlar değil değil mi?" diye sorduğu, Balaban'ın "Değil... değil" şeklindeki sözleri soruşturma dosyasına girdi.
Milliyet