Bugün
İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı'nın son günü. Okurlar, 28. kez düzenlenen bu
fuara kitap almak,
şair ve yazarlarla görüşebilmek için giderken edebiyat dünyasında başka bir
tartışma var.
İskender Pala, çarşamba günü Zaman'da yayımlanan yazısında TÜYAP ile ilgili bugüne kadar pek akla gelmeyen bir soru sordu? "Son 20 yılda TÜYAP'ta 'onur yazarı' listesinde neden 'sağ' kesimden bir yazar yok?" diyen Pala, TÜYAP'ın bu tutumunu eleştirdi. Biz de bunu dışarıdan 'sağcı' yazar olarak anılan isimlere sorduk. TÜYAP genel koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu'nun konuyla ilgili görüşlerini aldık.
Kavukçuoğlu, böyle bir ayrımın söz konusu olmadığını söylerken sağ camianın İskender Pala'nın ortaya attığı bu konu hakkında düşünceleri farklı. Kimi yazarlar Pala'ya genel olarak 'sol' kesimin 'sağ' camianın yazarlarını görmezlikten gelmesi konusunda hak verirken kimisi de bu tür bir şikayetin anlamsız olduğu fikrinde. Çoğunun onur yazarının kim olduğu umrunda bile değilmiş!
İskender Pala'nın köşe yazısından:
'... TÜYAP, sağcı ideolojiye sahip İBB'den, mesela
tanıtım desteği alabilir, fuara özel
ulaşım indirimi isteyebilir, ücretsiz
otobüs kaldırılmasını sağlayabilir ama daha bugüne kadar sağcı bilinen bir yazarı şeref konuğu yapmayı
akıl etmemiştir. Etse de vicdanı buna razı olmaz. Hepimizin bildiği gibi her yıl ülkemizin önde gelen bir yazarı TÜYAP
Kitap Fuarı'nın onur konuğu olarak tanıtılır, adı gündeme getirilir, hakkında söyleşiler ve etkinlikler yapılıp kitapları öne çıkartılır. Gelin görün ki TÜYAP tarihinde daha sağ ayağın bir ismi şeref listesine yazılmamıştır. Bunun sebebi sağcı yazarların solcu yazarlardan daha değersiz oldukları değil, -bilakis sağcı bazı yazarlar bütün solcuları kıskandırmaktadır- sol ideolojideki bakış açısının kemikleşen öteleyici tavrıdır. Derdimin, modası geçmiş bir sağcılık-solculuk iddiasında bulunmak olmadığını bilirsiniz; hayır, benim maksadım, ülkemizin sağ ayağı ile sol ayağının artık buluşması gerektiğinin ve sağlıklı yürüyüşler için bunun kaçınılmaz olduğunun hatırlanmasıdır. Ama artık çok iyi biliyorum ve defalarca tecrübe ettim ki bu eski
tüfek 68 kuşağı dünyadan çekilip gitmeden o öteleyici anlayış da ülkemizin semalarından gitmiş olmayacak...'
***
Deniz Kavukçuoğlu ne diyor?
İskender Pala'nın yazısını okuyana kadar "sol" yazar, "sağ" yazar kavramları aklıma gelmemişti. Benim için "iyi edebiyat" bir de "o kadar iyi olmayan edebiyat" vardır. Dolayısıyla edebiyatı üretenleri de aynı ölçütle değerlendiririm. Sözgelimi, Sezai Karakoç şiirlerine hayran olduğum bir şairdir. Bunlar benim kişisel görüşlerimdir.
Onur Yazarı'na gelince
Onur yazarı/çizeri
TÜYAP Kitap Fuarı Danışma Kurulu tarafından belirlenir. "Onur yazarı/çizeri" TÜYAP tarafından onurlandırılan değil, TÜYAP'ı o yıl onurlandıran yazar/çizerdir. Fuar başlamadan çok önce belirlenen yazarla/çizerle görüşülür ve kendisinden o yılki Kitap Fuarı'nı onurlandırması rica edilir.
TÜYAP Kitap Fuarı Danışma Kurulu, Doğan Hızlan'ın başkanlığında Jale Parla,
Semih Gümüş, Füsun Akatlı, Cevat Çapan (1 yıl izinli), Selim İleri ile
Türkiye Yayıncılar Birliği ve TÜYAP'tan 2'şer temsilciden oluşan bağımsız bir kuruldur. Onur yazarı ya da onur çizeri belirlenmesinde edebi/sanatsal kişilik kadar insanî kişilik ve hayata karşı duruş da ölçüttür. Bu açıdan bakıldığında, özellikle de hayat karşısında eğilip bükülmelerin giderek yoğunlaştığı, insani yozlaşmaların arttığı bu dönemde TÜYAP onur yazarı ve çizerlerinin belli bir yaş düzeyine erişmiş olan kişilikler arasından belirlenmesi de bir rastlantı değildir.
İskender Pala'nın y
akınmasının doğru olup olmaması konusunda hüküm verecek durumda değilim. Kendisininki bir görüştür, saygı duymak gerekir. Fakat verdiği bazı yanlış bilgileri düzeltmek zorundayız.
Birincisi: TÜYAP gerek kitap fuarları gerekse düzenlediği tüm öbür fuarlar için devletten hiçbir "aynî" ya da "nakdi"
yardım almamıştır, almamaktadır.
İkincisi: TÜYAP Kitap Fuarı ülkemizdeki en demokratik platformlardan biridir. Sayın Pala'nın "sağ" diye tanımladığı yayınevleri fuara 80'li yıllardan bu yana artan bir sayıda katılmaktadırlar.
Bir de üçüncü bir nokta var ki özeldir. Sayın Pala'nın, yazısında yer alan şu cümlesini çok rahatsız edici bulduğumu söylemeliyim: "Ama artık çok iyi biliyorum ve defalarca tecrübe ettim ki bu eski tüfek 68 kuşağı dünyadan çekilip gitmeden o öteleyici anlayış da ülkemizin semalarından gitmiş olmayacak."
Bu cümleden rahatsız olacakların sanırım ille de benim gibi "eski tüfek bir 68'li" olmalarına gerek yok. Çünkü birisinin bir yerde başka birisinin ölümünü bekliyor olmasını bilmek hiç kimse için hoş bir duygu değil.
***
Edebi kamu görme
özürlü
Fatma K. Barbarosoğlu: Edebi kamunun görme özürlü olduğu malum. "Sol" kendini görür, muhafazakâr kesimi görmez. Muhafazakâr kesim "sol"u görür, kendini göremez. "Sol" hangi eseri niçin sevdiğini bilir. Muhafazakâr kesim hangi eseri niçin sevmediğini bilir. Muhafazakâr kesimin sevdiği kitapları niçin sevdiği konusunda pek fikri yoktur.
Ama şunu kabul etmemiz gerekiyor ki artık ne solun edebiyatı var ne muhafazakâr kesimin edebiyatı. Orhan Pamuk'un Yeni
Hayat'ının
kampanya kitap olarak piyasaya sürülmesinden bu yana kitap bir
ürün. TÜYAP Kitap Fuarı benim için herhangi bir ürünün pazarlandığı bir fuar. Kimin onur yazarı olup olmadığı ile hiç ilgilenmiyorum. Fakat
Kültür Bakanı
Ertuğrul Günay'ın başına gelenleri çok önemsiyorum. Biliyorsunuz yayıncısından
Cengiz Aytmatov, Fethi Naci ve
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın kitaplarını istiyor Kültür Bakanımız.Yayıncının cevabı: "O kitapları fuara getirmedik."
Bu nasıl bir fuarcılık ve yayıncılık anlayışıdır ki, en pespayesinden kitaplar nazara verilirken bizim için değerli olan kitaplar "ev"de bırakılıyor!
***
Bu bir geri kafalılık örneği
Ahmet Turan Alkan: TÜYAP'ın şeref listesi nedir bilmiyorum; beni çok alakadar da etmiyor. Mesela bu sene TÜYAP'a gittim, kitap sergilerini ziyaret edip geldim. Benim gördüğüm orada ticari bir faaliyet var. TÜYAP'ta onur yazarı olmanın önemi hakkında ise bir fikrim yok; önemli olmasa gerek.
İskender Pala, genel olarak sol entelijansiyanın sağa uyguladığı boykot konusundaki şikayetinde haklıdır; bu adamlar kendilerinden ve kendi gibilerinden ibaret bir evren tasavvur ediyorlar. Soğuk savaş yıllarından kalan bir paradigma; bir geri kafalılık örneği. Fakat fazla ciddiye almamak lazım. Yazarlar ikiye ayrılır; iyiler ve iyi olmayanlar, okunanlar ve bir türlü okunamayanlar. Bence mesele budur.
***
'
Müslüman' yazarın böyle bir talebi olamaz
Ömer Lekesiz: Edebi ağırlığın solda olması yapısal bir durum. Bu sadece TÜYAP'la ilgili değil, görsel sanatlarda da plastik sanatlarda da böyledir. Ama bu ilânihaye onların devam ettireceği bir şey değildir. 'Müslümanlar'ın da en az onlar kadar bu işte şansları var. 'Müslümanlar' sanatla uğraşacak fırsatı yeni yeni buldu. Bu normal bir süreç. Sağ, dinî değerleri bir fanus içinde koruyan ama onu toplumsal hayata dahil etmeyen bir
renk olarak yaşamanın adıdır. Bu yönüyle 'Müslüman' düşünceden ayrılıyorlar. Bu düşünceyi İskender Pala gündeme getirmişse onun açısından haklılık olmadığını düşünüyorum; çünkü neticede İskender Pala da bir sağcıdır. 'Müslüman' yazarların zaten böyle bir talebi söz konusu olamaz. Onlar sadece edebiyatları ile var olmak isterler. Ancak sağcılar bu tür taleplerde bulunabilir, solcularla çatışmanın yolunu arayabilir. Bunu da bir sağcı yapıyor neticede.
***
Dili iyi kullanan öne çıkmalı
Rasim Özdenören: Tarafsız bir kurum olduğunu iddia ediyor ise belli bir camianın adamlarını öne çıkarması tasvip edilebilecek bir şey değil. Ama kendi parasıyla kendi girişimiyle kurulmuş bir kurum olduğu için de ister istemez kendi camiasının elemanlarını öne çıkarmaya çalışabilir. Bu ayrımlar olmasa keşke. Yazarlığın ortak paydası dildir. Türk edebiyatının ortak paydası da Türkçedir. O zaman da bu dili iyi kullanan, kaliteli yazarların öne çıkarılması gerekir. Eğer TÜYAP organizasyonunda ölçüt Türk edebiyatına
emek vermek ve Türk dilinin güzel kullanımı ise; TÜYAP da bu ölçüt içinde seçimini yapıyor ise o zaman niye ona vermedin buna verdin sorusu ortaya çıkar. Ama ölçütleri bu değil de kendi camiasını öne çıkarmak ise o onun bileceği bir iştir.
***
Hilmi Yavuz
TÜYAP'ta kim onur yazarı olursa olsun, bu beni hiç ilgilendirmiyor.
***
Beşir Ayvazoğlu
TÜYAP'ta kimin onur yazarı olduğu ya da olacağı umurumda bile değil.
***
TÜYAP Onur Yazarları:
1987 Fazıl Hüsnü Dağlarca
1988 Nadir Nadi
1989 Turhan
Selçuk
1990 Aziz Nesin
1991
Melih Cevdet Anday
1992
Yaşar Kemal
1993 Rıfat Ilgaz
1994 Adalet
Ağaoğlu
1995
İlhan Selçuk
1996 Peride Celal
1997 Vedat Günyol
1998 Fethi Naci
1999 Server Tanilli
2000 Şükran Yurdakul
2001 Semih Balcıoğlu
2002 İlhan Berk
2003 Tahsin
Yücel
2004 Gülten Akın
2005 Vüsat O. Bener
2006 Doğan Hızlan
2007 Metin And
2008 Füruzan
2009 Cevat Çapan
ZAMAN