SETA tarafından Pollmark'a yaptırılan araştırma, 7-15
Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Araştırmaya 10 bin 577 kişi katıldı.
Araştırmada, ''
Türkiye gündeminde hangi sorunların öne çıktığı'', ''etnik kökenler bazında farklılıkları bir arada tutan en önemli değerlerin neler olduğu'', ''
toplumsal bütünlük algısının hangi unsurlardan etkilendiği'' ve ''
Kürt meselesini ne tür sebeplerin ortaya çıkarttığı'' gibi sorulara
cevap arandı. Türkiye'nin en önemli sorunu konusunda işsizlik ve ekonomi başlıkları gündemin ilk sıralarında yer alırken, araştırma sonuçlarında şöyle denildi:
''Türkiye'nin en önemli sorunu konusunda işsizlik ve ekonomi başlıkları gündemin ilk sıralarını işgal etmekle beraber, araştırma bulguları,
Kürt meselesi ve alakalı sorunlara verilen önemin gündemle sınırlandırılamayacak bir biçimde arttığını göstermektedir.
Bu bölümde müstakil olarak ortaya çıkan tablo, Kürt meselesinin Türkiye genelinde Türkiye'nin en önemli siyasal sorunu olarak algılandığını ortaya koymaktadır. Bu durum, Kürt meselesini göz ardı etmenin zorlaştığına işaret etmektedir. Etnik kökenler bazında farklılıkları bir arada tutan en önemli değerlere baktığımızda, hem Türkiye geneli hem de etnik kökenler itibarıyla belirgin bir mutabakat söz konusudur.''
-TÜRKLER VE KÜRTLER BİRBİRİNE NE KADAR YAKIN?
Araştırmanın yedinci bölümünde, toplumun bir arada yaşama istek ve iradesinin ideolojik, etnik ve siyasi aidiyetlere göre değişip değişmediği sorgulanırken, Türkiye'nin toplumsal yapısının analizi yapılarak, ''Türkler ve
Kürtler birbirlerine ne kadar yakın, ne kadar uzak?'' sorusu üzerinde duruldu.
Araştırma sonuçları, Türkiye'nin demografik ve toplumsal yapısına ilişkin veriler sundu. Araştırma sonuçlarına ilişkin şunlar aktarıldı:
''Sonuçlar, Türkler ve Kürtler arasında
aile, arkadaşlık ve komşuluk ilişkilerinin kurulduğunu ve bu ilişkilerin zaman içinde derinleştiğini göstermektedir. Bugün gelinen noktada her iki Türk'ten birinin Kürt komşusu olduğu, yani ortak toplumsal ve kamusal mekanı paylaştığı görülmektedir. Son 25 yılda yaşanan şiddet,
terör, kışkırtma ve iki kesimi birbirinden soğutma çabalarına rağmen, halkın sağduyusu ve birlikteliğin ortak harcı olan değerler daha etkin olmuş ve siyasi alana daha fazla yansımış olduğu gözlemlenen ayrışma sosyolojik sonuçlar doğurmamış, yani Türkler ve Kürtler birbirinden koparılamamıştır.
Uzun yıllardır yaşanan siyasi polemik ve krizlere, ülkeyi sarsan terör ve şiddet olaylarına rağmen Türkler ve Kürtler arasında bir husumet ve düşmanlık oluşmamış, Türklük ve Kürtlük üzerinden Türkiye'nin toplumsal yapı ve dokusunda bir
çatlama meydana gelmemiştir''
Türkler (yüzde 57.1) ve Kürtlerin (yüzde 86.4) birbiriyle ilgili kanaatlerinin olumlu olduğunun ifade edildiği araştırma sonuçlarında, ''Bir arada yaşama iradesini yansıtan olumlu tutumların pratiğe dönüşerek Türkler ve Kürtler arasında sosyal bütünleşmeyi sağladığı görülmektedir. Bu durum,
demokratikleşme açılımını bir parçalanma ve bölünme olarak yansıtanların Türkiye sosyolojisini başarılı biçimde okuyamadıklarına işaret etmektedir.''
Bu bulguların ayrıca Kürtlerin büyük çoğunluğunun bir ''
azınlık psikolojisine sahip olmadığını'' gösterdiği ifade edildi.
AA