Eski Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek'te ele geçirilen
Ergenekon'un
Kıbrıs ayağıyla ilgili belgeler, Yavru Vatan'da tansiyonu yükseltti. Tarafların karşılıklı açıklamalarıyla
gündem ısınırken tartışmalar 'tehdit' boyutuna ulaştı.
Başbakan Ferdi Sabit Soyer'in "Baş
savcılık tehdit altında." açıklamasına karşılık,
Ulusal Birlik Partisi (UBP) lideri
Derviş Eroğlu, "Hakkımda suç duyurusunda bulunması kendisine pahalıya mal olacak." dedi. Avukatı aracılığıyla Başbakan'a bir yazı gönderen Eroğlu, sadece Soyer'i değil
KKTC medyasını da '
dava açacağım' diye uyardı. Eroğlu, avukatı
Aygün Doratlı aracılığıyla gönderdiği yazıda, Türkiye'den "
yabancı devlet" olarak bahsetti. Ergenekon
soruşturmasını ise "yabancı bir
ülke olan TC'de
Ergenekon soruşturması adı altında yapılmakta olan soruşturma" şeklinde tanımladı.
Yazıda, Eroğlu'na yönelik suçlamalar hakkında 'yalan, yanlış ve doğruluğu oldukça kuşkulu iddialar' nitelemesi yapıldı. Bu iddiaların
seçim döneminde siyasi çıkar elde etmek amacıyla gündeme getirildiği iddia edilerek, Soyer'e şöyle hitap edildi: "Mezkur Ergenekon iddianamesinde yer aldığını iddia ettiğiniz ve bir iddiadan ibaret olduğu gibi,
delil niteliği bile olmayan iddiaları basın yayın organları vasıtasıyla gündeme taşıyarak UBP Başkanı Derviş Eroğlu'nu suçlamanız kabul edilemez ve bugünden itibaren bu mesnetsiz ve hakkaniyet ölçülerini aşan kasti beyanlarınızı geri çekmez ve müvekkilim Eroğlu'ndan yine basın yolu ile özür dilemezseniz sizin ve beyanlarınıza yer veren basın organları aleyhine yasal yola başvurmak zorunda kalacağız."
Soyer: Tehditler bizi yıldıramaz
KKTC Başbakanı Ferdi Soyer, Eroğlu'na '
Yeşil Yol' şöleninde
cevap verdi. Kısa süre önce hükümetin basın özgürlüğüyle ilgili eleştirilere uğradığını anlattı. '1998'de seçimlere yapılan müdahaleler ve Ergenekon örgütü bağlantılarının ortaya çıkmasıyla basın özgürlüğünü savunan Eroğlu'nun, "Bunu yayınlayanları dava edeceğim.'' açıklamasına dikkat çekti. Eroğlu'nun kendisini de dava etmeye hazırlandığını hatırlatan Soyer, "Etsin bakalım, hiç gecikmesin. 19
Nisan'dan sonra hem
Meclis hem savcılık hem de mahkemede görelim ne olacağını.'' dedi. Bazı çevrelerin halka, 'ayağınızı denk alın gününüzü gösteririz' diye tehditler savurduğunu anlatan Soyer, "Biz, sizin feriştahınız çift kanatla üzerimizde uçarken bile yılmadık. Şimdi
özgürlük şerbetini içtikten sonra hiç korkmayız." diye konuştu. Halkı tehditler karşısında soğukkanlılığını korumaya da davet eden Soyer, "İnsanlarımız tüm farklarıyla birer değerdir ve
demokrasimizi yaratır. Siyasal farklar kin getirmemeli. Fikirlerimizi yarıştıracak ve hep birlikte ileriye gideceğiz. Çünkü durmak yok.'' ifadelerini kullandı.
Kıbrıs'ta 'demokrasi' tartışması başladı
'Yavru Ergenekon'la ilgili belgeler, KKTC'de gündemi belirledi. 19 Nisan'da yapılacak seçimlerin birinci önceliği ekonomi iken, demokrasi ve Ergenekon tartışmaları ilk sıraya oturdu. KKTC'de yayın yapan 7 televizyon kanalı ile 10 civarında
gazetenin neredeyse tamamı Ergenekon haberleriyle dolu. Medyanın büyük bölümü Ergenekon belgelerini önemsiyor. Demokrasinin derinleşmesi vurguları yapılıyor. Başta Havadis,
Afrika ve iktidardaki Cumhuriyetçi Türk Partisi'ne (CTP) y
akınlığıyla bilinen Yeni Düzen gazeteleri iddiaların üzerine gidiyor. Havadis ve Yeni Düzen, başsavcılığa intikal eden belgeleri ek olarak okuyucularına ulaştırdı. Soruşturmaya karşı çıkan cephenin liderliğini ise
Volkan gazetesi yapıyor. Gelişmeleri "Ergenekon safsatası" olarak niteleyen gazete, konuyla ilgili tüm haberlerin giriş cümlesine bu ibareyi yerleştiriyor. Ergenekon'un üzerine gidilmesini isteyen Afrika gazetesi ise CTP'ye tepkili. Yanlış bir
politika izlenerek Rauf Denktaş'ın
mağdur durumuna düşürüldüğünü savunan gazete, hem M. Ali
Talat hem de Ferdi Sabit Soyer'in Denktaş'tan özür dilemek durumunda kalmasını eleştiriyor.
Yeni Düzen'den Fatma Azgın, "Ergenekon konusu çok
şükür, Kıbrıs'ta da konuşulmaya başlandı. Sadece Türkiye'de değil Kıbrıs'ta da aktifler. 40 mil öteden idare etmektense burada üs kurmayı yeğlediler." diyor.
Belgeleri ilk yayınlayan gazete olan Havadis'in Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün ise "Henüz daha başındayız. Sağduyu noktası şudur: KKTC isteyenin istediği operasyonu yapacağı ve Kıbrıs Türk'ünün iradesine müdahale edeceği bir yer olmaktan çıkarılmalıdır. Ve daha ileriye gidilmelidir. Ta ki temizlenene dek." Kıbrıs Gazetesi yazarı Ahmet Tolgay da şunları söylüyor: "Vallahi soruşturulsun be kardeşim" başlıklı yazısında, "Gizli kalmış her şey çıkarılsın ortaya da huzura kavuşalım artık...İllallah yani." Ahmet Dönmez,
Lefkoşa
KKTC, Ergenekon'la hesaplaşmaya 2003'te başladı
Bugüne kadar
kumarhaneleri ve çeteleri ile anılan KKTC, son günlerde demokrasi ve çetelerin tasfiyesini tartışıyor. Aslında Kıbrıslı Türkler, 'statüko' adını da verdikleri Ergenekon'la hesaplaşmaya 6 yıl önce başladı. 14
Aralık 2003 seçimleri sonucunda Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı
Mehmet Ali Talat başbakan oldu. Seçim öncesinde yaşananlar Anavatan ve Yavru Vatan'daki statükocuların el ele verdiğini ortaya koymuştu. Ada'ya Türkiye'den siviller ve
emekli paşalar akın etmişti. Bu isimlerin bir kısmı bugün Ergenekon soruşturmasında ya da iddianamelerde
sanık olarak geçiyor. Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'te ele geçen belgelerde, Ergenekon'un UBP'ye nasıl
yardım ettiği de ortaya çıktı.
Ergenekon belgelerinde de yer aldığı gibi adaya gelen kimi emekli isimler, o zaman köylere yayılarak
Ulusal Birlik Partisi (UBP) için
propaganda yapıyordu. Kıbrıs medyasında 'Ada'ya Paşa akını' şeklinde birçok haber yayınlanmıştı. Nihayetinde ünlü
İnönü Meydanı'nı tıka basa dolduran CTP bayraklı Kıbrıs halkı seçimlerde statükoya büyük
darbe indirmişti. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın hazırladığı ve Türk tarafının yüzde 64,9'unun '
evet' dediği
referandum statükoya indirilen ikinci darbe oldu. Son olarak, 17 Nisan 2005'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 55,6'sını alan CTP lideri Mehmet Ali Talat, KKTC'nin ikinci
cumhurbaşkanı oldu. Derviş Eroğlu ise yüzde 23'te kaldı.
Adadaki bu değişim statüko taraftarlarını rahatsız etti. 2004'teki referandum sonrasında, Gönyeli Bölgesi'nde terk edilmiş
şüpheli bir araçta büyük miktarda C-4
patlayıcı bulundu. Aracın
Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli bir astsubaya ait olduğu ortaya çıktı. Astsubaya dava açıldığı ve Ankara'da
Genelkurmay Başkanlığı'nca yargılandığı söylendi, ancak davanın nasıl sonuçlandığı bilinmiyor. Ada'daki polis teşkilatı yarı askerî bir yapıya sahip. Bu nedenle Ergenekon benzeri yapıların gerçekleştirdiği eylemlerin kovuşturmasından bir sonuç çıkmadığından yakınılıyor. Çünkü uyuşturucu, kumar,
fuhuş, kaçak insan çalıştırma gibi konular Ada'da önemli bir
rant kaynağı. Bu kaynağın sürmesi için de Ada'da çözümsüzlüğün sürmesi şart.
ZAMAN