Mahkeme, iki kez, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na, elindeki belgeleri mahkemeye sunması için yazı gönderdi. Ancak Eskişehir’den gönderilen iki tebligat da Çankaya posta dağıtım merkezine ulaştıktan sonra kayboldu.
5 Eylül 2012’de meydana gelen patlamada 25 asker şehit oldu. Eskişehir'deki Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ndeki davanın 10. Duruşması önümüzdeki çarşamba günü yapılacak.
Yargılama sürerken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, elde ettiği bilgilere göre patlamanın sabotaj olduğunu açıkladı. Kılıçdaroğlu, kamuoyuna yönelik yaptığı açıklamalarda gündeme taşıdığı sabotaj iddiasının yüzde 99 değil 99,5 olasılıkla olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarından sonra, hem aileler hem avukatlar, mahkemeye, Kılıçdaroğlu’nun tanık olarak dinlenmesini talep etti. Mahkeme bu talebi önce yerinde buldu. Gereğinin yapılması için Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne yazı yazdı. Ancak daha sonra aldığı kararla, Kılıçdaroğlu’nun tanık olarak dinlenmesi yerine elindeki belgeleri göndermesine karar verdi.
İLK EVRAK 16 MAYIS'TA GİTTİ
Kılıçdaroğlu’nu hitaben CHP Genel Merkezi’nin adresine gönderilen ilk evrak 16 Mayıs 2014 günü Eskişehir postahanesine verildi. Bu gönderinin barkod numarası RR04389320988 olarak kayıtlara geçti. Bu gönderi 21 Mayıs günü Çankaya posta dağıtım merkezine ulaştı. Ancak mahkemenin gönderdiği müzekkere Kılıçdaroğlu’na ulaşmadı.
Mahkeme, aynı evrağı 30 Eylül günü bir kez daha postaya verdi. Bu evrak da barkod numarası ile RR04332597009 kayıtlara geçti. Bu evrak da 9 Ekim günü Çankaya posta dağıtım merkezine ulaştı. Ancak bu gönderi de Kılıçdaroğlu’nu ulaşmadı.
Av. Altan Ulutaş, ortaya çıkan durumun dikkat çekici olduğuna işaret etti. Av. Ulutaş, evrağın Çankaya'ya kadar gittiğini ancak buradan kaybolduğunu söyledi.
ÇUKURLAR TOPRAKLA KAPATILDI
Av. Ulutaş, yargılama sürecinde gündeme getirdikleri bir dizi talebin reddedildiğine işaret ederek, şu bilgileri paylaştı: “İki adet patlama çukuru var. Ancak bu güne kadar hiçbir bilirkişi incelemesi yapılmadı. Her patlamada yapılması şart olan toprak numuneleri alınmadı. Patlayıcı analizleri yapılmadı. Krater ölçümleri yapılmadan bu çukurların acele şekilde toprakla kapatıldı.”
2 TONLUK ÇELİK KAPI KAYIP
Av. Ulutaş, üzerinde delil barındırma özelliği taşıyan 2 ton ağırlığındaki cephanelik kapısının kayıp olduğu bilgisinin verildiğine dikkat çekerek, kapının bulunmasını mahkemeden istediklerini ancak bu talebin reddedildiğini söyledi. Av. Ulutaş, Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi’’nin hazırladığı raporda, patlayan cephanelikteki el bombalarında bulunması mümkün olmayan plastik patlayıcı kimyasalının tespit edildiğini hatırlattı.
Av. Ulutaş, istihbarat raporlarında, Afyon’da beşer kiloluk patlayıcılar ile eylem yapılacağı bilgisinin varlığına rağmen, kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddedildiğini kaydetti.
‘DELİLLER KARARTILDI’ İDDİASI
Av. Ulutaş, olay yeri incelemesinin hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiğini iddia ederek açıklamasının devamında “Patlama yeri iş makineleri ile kapatıldı. Bu nedenle artık delillerin bulunma şansı yok. Şehit dokuları üzerindeki materyallerin incelemesinin yapılmadı. Patlama yerinde patlayıcı düzenekleri aranmadı. Bu denli ciddi ve resmi tespitlerin varlığına rağmen araştırma yapılmadı” dedi.
BİR BENZERİ ERZURUM’DA OLDU
Av. Ulutaş açıklamasının devamında 1987’de Erzurum Ilıca’da da benzer bir olayın yaşandığını işaret ederek “Cephanelik bölüğünde meydana gelen patlamada 9 er şehit verimiş. Patlamada, gizli olarak yargılama yapıldığı için mahkeme kararına ulaşılamıyor. Ancak, basın haberlerinde de yayını yasak olduğu için bilgilerine ulaşılamayan bir personelin, bu patlamada yargılanan sanıklardan birisi olduğu şeklindeki iddia, sorumlu kişi ve kurumlar tarafından sessizlikle karşılandı” dedi.