PKK’nın uyuşturucu trafiğini yönettiği iddiasıyla hakkında beş yıl hapis cezası verildikten sonra Fransa’ya kaçan ve 10 yıl boyunca arandıktan sonra yakalanan Mehdi Serdar’ın, filmleri aratmayacak kaçış hikâyesi ilginç bir şekilde noktalandı. Mahkeme dosyasında yer alan bilgilere göre, beş kişinin hayatını kaybettiği Kumrular patlaması ile uyuşturucu baronu olduğu iddia edilen Mehdi Serdar’ın yolları şöyle kesişti:

Mehdi Serdar ve arkadaşları, 2000’de uyuşturucu imal ettikleri sırada, evin basınç altında kalması nedeniyle evde patlama gerçekleşti. Bu patlamada bir kişi öldü. Mehdi Serdar gözaltına alındı ve parmak izi alınarak şüpheli kaydı yapıldı. PKK’nın uyuşturucu trafiğini yönettiği iddiasıyla yargılanan Serdar ve ağabeyi Hikmet Serdar yargılama sonucunda beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Serdar kardeşlerin teslim olmak yerine 2003 yılında Fransa’ya kaçtığı öne sürüldü.

Taraf Gazetesi'nin haberine göre, Yıllardır aranan ancak bir türlü bulunamayan Serdar Kardeşler, 10 yıl içerisinde uyuşturucu faaliyetlerine devam etti. Tarihler 20 Eylül 2011’i gösterdiğinde ise Ankara Kumrular Caddesi’nde kaldırım kenarına park edilen otomobilde bir patlama meydana geldi. KCK adına gerçekleştirildiği iddia edilen patlamada beş kişi öldü, 40 kişi yaralandı. Mehdi Serdar, bu patlamada kayıtlara “ölü” olarak geçti. Serdar’ın ölüm tutanağında, ölüm sebebine “patlama”, ölüm yerine de “Kumrular” yazıldı.

5 Ekim 2013’te ise Narkotik Suçlarla Mücadele Müdürlüğü, MİT istihbaratıyla gerçekleştirdiği operasyonda Silivri’de bir cipte zulalanmış 346 kilo eroin ele geçirdi. Operasyonda, “Sait Serdar” ismine düzenlenmiş sahte kimlikli bir şüpheli gözaltına alındı. Şüphelinin parmak izi incelemesi yapıldı. İnceleme sonucunda Sait Serdar’ın kayıtlara Kumrular patlamasında kayıtlara ölü olarak geçen Mehdi Serdar olduğu anlaşıldı. Serdar, tutuklanarak cezaevine konuldu.

Beş kişinin hayatını kaybettiği Kumrular patlaması ile ilgili 19 sanık hakkında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama devam ediyor. Mehdi Serdar’ın patlamada öldüğüne dair tutanaklarının, Ankara’daki yargılamayı etkileyip etkilemeyeceği ise merak konusu.

Serdar’ın filmleri aratmayacak kaçış öyküsü cezaevinde noktalanırken, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2009 yılından beri devam eden dava dosyası yeniden açıldı. Mahkeme şimdi, şaşkınlık yaşatan kaçış öyküsüyle ilgili soruları cevaplamaya çalışıyor. Kayıtlara, patlama sonucu “öldüğü” geçen ve dosyada mezar yeri sabit olduğu ifade edilen Serdar’ın yerine kimin gömüldüğü mahkemece araştırılacak. Mezarda gerçekten yatan birisi var mı, varsa yatan kişinin “kim” olduğunun tespiti için mezarın açılarak DNA incelemesinin yapılması da dahil, Adli Tıp raporlarında Serdar’ın neye göre “ölü” kaydının yapıldığı, Serdar’ın yakınlarının nasıl “öldü beyanı” verdiği gibi sorular cevaplanacak.