Bir tuhaf olmuş diyeler
Doğrusu "Bir
yiğit ölmüş diyeler" dir de, hep
ölüm kokusu bulunsa da, "yiğitlik" az sonra okuyacaklarınızın neresinde?
Tuhaflık, her yerinde.
Sadece "tuhaflık" demekle yetinmek fazla tuhaf kaçsa da.
Geçende
İsrail savaş uçakları,
Suriye hava sahasına dalıp "saldırı provası" yaptı.
Türkiye topraklarına da "yakıt tankı" attılar ve ihtimaller sıralandı:
1. İsrail uçakları İsrail'den havalanmıştı ama Türkiye hava sahasını da ihlal etti:
a) Yanlışlıkla;
b) Bilerek, isteyerek.
2. İsrail uçakları zaten Türkiye'den havalanmıştı:
a) Türkiye'nin bilgisi dışında;
b) Türkiye'nin (yahut bazı kurumların) bilgisi dahilinde.
3. Uçaklar İsrail'den havalanmıştı ancak Türkiye'nin haberi vardı:
a) Türkiye'ye bilgi verildi, hava sahası için izin alındı.
b) Daha da ötesi; Türkiye İsrail'e özel bilgiler vererek ciddi rol oynadı.
4. İsrail uçakları hakiki bir saldırı keşfi ve provası yaptı:
a) Suriye'ye saldırmak üzere;
b)
İran'a saldırmak üzere.
5. İsrail uçakları provayı sadece İsrail namına yapmadı:
a) ABD ile de ortak hareket ve harekat için yaptılar;
b) ABD'nin yanı sıra, Türkiye ve hava sahası da prova edildi.
6. İsrail uçakları Türkiye hava sahasını özellikle kullandı:
a) Türkiye'ye emrivaki yapabilmek, Suriye (İran) ile ilişkilerini gerebilmek için;
b) Zaten ABD, İsrail ve Türkiye arasında bu işbirliğine dair ortak planlar bulunduğu için.
7. İsrail ve ABD, özellikle İran'a saldırıda Türkiye'yi kullanmak istiyor:
a) Türkiye buna asla müsaade etmez; bunu asla kabul etmez;
b) Türkiye mecbur kalabilir, bırakılabilir. Yahut zaten hesapların içindedir.
İşte bir sürü ihtimal ve yorum.
Ama sonuç şu:
(Türkiye)
Dışişleri (sözde) İsrail'i
protesto etti;
cevap istedi.
İsrail yanlışlık manlışlık diye mırıldandı.
Hava sahası ihlalleri listesi tutan Genelkurmay'da yakıt tanklarının atılışı, savaş uçaklarının ihlali listeye giremedi.
Suriyeliler apar topar buraya geldi; İsrail'i açıkça kınasalar da bize (kapalı kapı dışında) açıkça bir şey denmedi. O ihtimallerin hangisinin doğru olduğunu bu Devlet, millete açıklamadı.
Ama Türkiye'nin "en büyük, en devlet yanlısı" gazetesi olmakla övünenler, mesela internet sitelerinde ne yazdılar, biliyor musunuz:
"Bu konudaki hakim düşünce şöyle: Yıllarca teröristlere ev sahipliği yapan Suriye için şimdi İsrail'le neden kriz yaşayalım?"
"Tuhaf" değil, değil mi?
Fakat, "teröristlerin ev sahibi" epeydir Suriye değil;
Kuzey Irak.
"Ev sahibinin sahibi" ise, deyin ki
apartman yöneticisi, mahalle muhtarı ya da "yörenin ağası" ve işgalin babası ise, ABD.
Ama bu nevi arkadaşlar, "kaç yıldır teröristlere ev sahipliği yapan ABD" filan diyemiyor.
Çünkü onlar öyle. "
Hakim görüş" sahipleri de, der gibi yaparken dahi, bakın ne oluyor:
"İran'a saldırı için Türkiye'yi", en azından toprağını, üsleri, hava sahasını kullanmak isteyen ABD (ve İsrail), aynı anda, "İran'a saldırı için
PKK'yı" da kullanıyor.
Artık, daha fazla sayıda İran (ve Suriye)
Kürtleri'nden oluşan (oluşturulan) PKK, "İran'a saldırı örgütü" halinde taşeronlaşmış durumda.
"Ev sahibi Irak Kürt liderleri" tarafından; "sahiplerin sahibi" ABD (İsrail) hesabına.
Ama, "sol, anti-emperyalist, sömürgeciliğe karşı" geçinen Türkiye'deki kimi
Kürtler ile partileri, "terör" bir yana, emperyalizm maşalığına, halkları birbirine kırdırma piyonluğuna, ABD ile İsrail tetikçiliğine bir şey diyemiyor.
Yukarıdakilerle bunlar, mesela "İran'a saldırı" meselesinde, o da ne, "müttefik" oluveriyor.
Ama bu da ne! "İran'a saldırı" için, toprağını, havasını ABD ve İsrail'e kullandırabilecek bir devlet ile kendini "saldırı ve
terör örgütü" olarak kendini ABD ve İsrail'e kullandıran ne oluyor?
"Bir tuhaf olmuş diyeler" dediğim bu.
Şimdi, "Türkiye'yi AB'ye istemeyen" ama ABD ve İsrail'e yapışıp "İran'a saldırı isteyen"
Fransız Sarkozy' yi de Türkiye'ye karşı "havuç,
sopa" yapacaklar; Sarkozy de AB'yi, bizim topraklara, hava sahasına, üsler için yem yapacak.