'Türkiye'ye topyekun savaş açıldı'

Laçiner: Terör örgütü, Öcalan'ı net bir şekilde gömdü. PKK artık 7 başlı yılan gibi...

'Türkiye'ye topyekun savaş açıldı'

USAK kurucusu Prof. Sedat Laçiner: En son saldırılarla PKK Öcalan'ı gömdü. PKK'yı Öcalan'ın yönetmediği net bir şekilde ortaya çıktı. Eskiden tek bir adam yönetiyordu PKK'yı. Bugün federasyon olarak bir terör örgütü var karşımızda... PKK artık 7 başlı yılan gibi... PKK'nın içindeki asıl güç Cemil Bayık, Dr. Bahoz Erdal gibi elinde silah olan kişiler. Murat Karayılan da o federasyonun birinci gibi duran ismi... Ama bu başlar bağımsız değil. Bir kısmı bazı ülkelerle sıkı fıkı... * PKK niye sertleşti? Bu gücü nereden alıyor? 2000'li yıllarda PKK yeniden diriltildi ve Öcalan'ın etkisi ciddi anlamda silindi. Öcalan bir sembol haline geldi. Öcalan PKK'yı kullanıyor, PKK da Öcalan'ı kullanıyor. BDP de Yedi Kocalı Hürmüz gibi, her birinin Hürmüz'ü. PKK'nın içinde asıl güç Cemil Bayık gibi, Dr. Bahoz Erdal gibi kişiler. Yani elinde silah olan adamlar büyümeye başladılar. Murat Karayılan da o federasyonun birinci gibi duran ismi. * Ama Kürt halkı için çok değerli Öcalan? Öcalan'ın PKK üzerinde bir etkisi yok artık. Bu bölgede siz eşinizden 1 yıl ayrı kalsanız evliliğinizin hükmü yok. Geri döndüğünüzde o sıfatınız, o gücünüz kalmayabilir. Öcalan 10 küsur yıldır hapiste. Artık silahlı bir terör örgütünün liderliğini devam ettirebilmesi mümkün değil. Uzun süre Öcalan'ın etkisini kaybettiği saklandı, bunu yansıtmamaya çalıştılar. Öcalan onların dediğine yakın konuştu, onlar da Öcalan'ın konuştuğuna yakın eylem yapmaya çalıştılar. Ama artık bu bitti. En son saldırılarla PKK net bir şekilde Öcalan'ı gömdü. Artık PKK'yı Öcalan'ın yönetmediği ortaya çıktı. * Böyle bir tespitte bulunmanıza sebep olan ne? Bir kere Öcalan'la müzakere edilmesinin anlamsızlığı ortaya çıktı. Çünkü Öcalan diyor ki, “Şu tarihten sonra eylem yapmayın.” Ama o tarihten sonra eylemler patlayarak gidiyor. Bugüne kadar tam 40 şehit var. Ne diyor Cemil Bayık? “Öcalan'ı oyalıyorlar. O görüşmelerin içi boş!” Yani kandırıyorlar diyor. Bir lider kandırılabilir mi? Kandırılıyorsa lider değildir artık. O yüzden Öcalan gömüldü, bitti. Artık PKK başka bir örgüt, 90'lardaki PKK değil. * 90'larda nasıldı? Bir adam yönetiyordu PKK'yı ve bu bir adam Suriye istihbaratı olsun, Amerika istihbaratı olsun, diğer istihbaratlar olsun, bunlarla pazarlık ediyordu, mecbur kalıyordu, onları dinliyordu. Ama bir adam, bir yönetim vardı. Bir de onun kontrol edemediği adamlar vardı. Onları da tespit edince idam ediyordu, etkisiz hale getiriyordu. Bugün federasyon olarak bir terör örgütü var. Birden fazla parçadan oluşuyor ve bunlar birbirlerini yok edemeyeceklerini bildikleri için veya birbirleriyle çatışmaları halinde büyük sorun olacağı için bir aradalar. PKK yedi başlı yılan gibi. Şu anda yılanlar Türkiye'yi sokuyor ve azgın bir vaziyetteler... * Kimler var yedi baş içinde? Bu önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Şu anda birkaçı belirgin görünüyor. Karayılan, Bayık, Bahoz gibi... Yılanın kaç başı olduğu zamanla ortaya çıkar. Bir kısım başlar küçük, bekle gör politikası izliyorlar. Ama bu başlar bağımsız değil. Bunların bir kısmı bazı devletlerle daha sıkı fıkı... Dış olaylarla bağlantıları var. Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinin bozulmasından sonra bir hareketlenme var. Öcalan'ın dediklerinin tersine yapılan işler var. Sonra İran'la, Suriye'yle, oradaki olaylarla ilişkisi var bu PKK'daki gelişmelerin. * İsrail ile ilişkilerin bozulması PKK-İsrail ilişkilerini güçlendirdi mi peki? Güçlendirdi. Bunu Karayılan da söyledi, İsrail'den de yapılan açıklamalar var. PKK bir adamın yönettiği bir örgüt olmaktan çıktı ve dış etkilere daha açık hale geldi... Cemil Bayık Suriyeli biliyorsunuz. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Türkiye'nin talihsizliği de şu; yakın bir zamana kadar PKK ile anlaşabilirdiniz. Yani karşıda bir irade vardı. Şimdi bir irade yok. Birçok irade ve birçok bağlantı var. Kiminle anlaşacaksınız? Öcalan ile anlaşın bakalım. Kim dinler onu? Öcalan'a Diyarbakır'da çarşıda ofis tutun, saldırılarda hiçbir azalma olmaz. Niye azalma olsun? Ne aldı ki PKK'lı Öcalan karşısında, ne verecek! Artık şu görüldü ki, PKK için Öcalan'ın dışarıya çıkarılması bir numaralı öncelik değil. Bazı PKK'lılara göre önemli olan Öcalan'ın yaşaması ve içeride kalması. Çünkü o zaman iyi kullanılacak bir malzeme oluyor. Ama Öcalan için öncelik dışarıya çıkmak. İşte bu çelişti ve en son noktada da koptu. Benim kanaatim koptuğu yönünde. * Ne zaman koptu? Geçen yaz bu iş netlik kazanmaya başladı. O zaman özellikle Öcalan'ın kontrolü dışındaki olaylarda ciddi bir artış oldu, rahatsızlık başladı. Hakkari'de bir minibüse saldırı oldu mesela... Reşadiye saldırısı gibi çeşitli saldırılar da var ama minibüs saldırısı çok netti. Sonra Kandil'in de ben bu insanlara çok söz geçirebildiğine emin değilim. Kandil de terörist, o ayrı mevzu ama zamanlama ve eylem şekli çok değişiyor. * Ramazan ayında bu kadar eylem yapılmazdı mesela... Daha önce bir imamı öldürdüler. Ramazanda saldırıları zirveye çıkardılar. Sahur vakti saldırı yapıyorlar... Ve Kürtçe namaz kılma, Kürtçe ezan okuma, ayrı bir devlet kurma gibi kalkışmalara dönüştürdüler işi... Eğer devletle müzakere edecekseniz karşı tarafı kışkırtmazsınız, müzakere zemini oluşturursunuz, taleplerinizi söylersiniz. Dersiniz ki, “Biz Kürtçe ezan istiyoruz.” Ama fiili olarak Kürtçe ezan okumaya, provoke etmeye, sinir uçlarıyla oynamaya kalkmazsınız. Son 6 aya baktığımda benim görebildiğim, ‘Türkiye ile müzakere yapılmasın, demokratik açılımı gömelim' için özel bir çaba var. PKK kanadında da, BDP kanadında da... * BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Çukurca saldırısından sonra “PKK bana göre iyi yapmıyor. PKK eylem yapmamalı. Devlet de eylem yapmamalı” dedi... İyi de, BDP'nin bir milletvekili de çıkıyor diyor ki, “Sizin için terörist olan bizim için kahramandır.” Bir başkası çıkıyor canlı bomba olmuş, ölmüş bir PKK'lıyı örnek gösteriyor Kürt gençlerine ve diyor ki “Biz bu canlı bombalar sayesinde siyaset yapıyoruz.” Bunu İspanya'da yapsaydılar her iki milletvekili de yargılanmış ve tutuklanmıştı. Parti de kapatılmıştı. Ve bu bir, iki, üç değil, son aylarda hemen hemen her gün böyle açıklamalar var. Özellikle seçimlerden sonra daha fazla. Bu bir terördür. Terörü kışkırtma ve teşvik etmenin ötesinde İngiliz yasalarına göre bu terörist olmaktır. Eğer çıkar “Sizin terörist dediğiniz benim kahramanım” derseniz bu terörist olmaktır, terör yasasından yargılanırsınız, hapsolursunuz, partiniz de kapanır. * Burada AKP'nin elini kolunu bağlayan ne? Daha önce dediğiniz gibi demokratik açılım teröriste mi yaradı? Teröriste yaradığı kısımlar olmuş olabilir ama demokratik açılım doğru bir adımdı ve faydaları da oldu. Ama silahsız bu kadar oluyor. Yanınızda koruma olmadan birtakım suçluların arasına girince zarar görüyorsunuz. Yani demokratik açılımın silahlar tarafından, polis, asker tarafından korunması gerekirdi. Ama korunamadı. * Başbakan “Bıçak kemiğe dayandı, sabrımız taştı” diyor. Ne yapacak sizce? Silahlı mücadele yapısını değiştirmeye çalışıyor. Ama Ergenekon ve Balyoz davaları bitmeden terörle mücadelede başarılı olunamaz. Ergenekon davasının sonuçlarını beklemeden sanıkların hepsini görevlerinden alacak. Emekleri boşa gider, şu bu olur... Türkiye mi daha önemli, ülkeyi mi riske atacağız, yoksa bir tane albayı mı riske atacağız? Sonuçta emekli ediyorsun zaten adamı, illa general yapmak zorunda değilsin. İkincisi; demokratik açılımın gerekleri tam olarak yerine getirilmeye devam edecek. Yani Kürtlerin istekleri konusunda, Kürtçe gibi bütün adımlar teröre bağlanmadan teker teker götürülecek. Üç; güvenlik yeniden yapılandırılacak, etkili hale gelecek. Dört; meşru sınırlarda hukukun zorlayıcı gücü sokağa inecek ve sadece silahlı insanlar değil, silahı öven insanlar da durdurulacak. Yani bir kişi çıkıp, “Sizin teröristiniz benim kahramanım” diyorsa o kişi terörist muamelesi görecek. Eğer buna müsaade ederseniz bu cümlenin arkasından kurşunlar gelir ve gelmiştir de... Beş; bu aynı zamanda güç dengeleriyle ilgili bir konudur. Bununla ilgili diğer ülkelerle pazarlık yapabilirsiniz. Dediğim gibi “PKK'yı ver” diyebilirsiniz karşılığında da İsrail sizden özür dilmek zorunda kalmaz. Veya alırsınız PKK'yı, Suriye'de Amerika'ya tam destek verirsiniz. * Dünkü söyleşimizin sonunda “Amerikalılar Türkiye'ye PKK'nın ilk 10-20 ismini verebilirse bu bütün dengeleri değiştirir” demiştiniz. Peki biz karşılığında ne vereceğiz? Her ülkenin kırmızı çizgileri vardır. İktisadi ve siyasi bağımsızlık, ülkenin bölünmesi gibi şeyleri veremezsiniz. Ama mesela Suriye'de, Afganistan'da, İran'da bir şey istenir. Bunlar hep oturup pazarlık yapılacak şeyler. Türkiye bu pazarlıkların hiçbirinde yer almadı bugüne kadar. Kendisi de teklif etmedi, gelen teklifleri de göremedi. Veya bilerek görmedi. Bu etik bir dış politika ama realist bir dış politika mı onu bilemem. Birisi size çok kıymetli bir şey veriyorsa mutlaka karşılığında bir şey istiyordur. Öcalan'ın teslim edilmesinde Amerika'nın beklentisi Barzani ve Talabani'nin Irak içinde güçlenmesiydi. Bunun özerkliğe veya bağımsızlığa gideceği belliydi. * Ki oldu... Ama Türkiye onu göremedi o zaman... Başbakan Ecevit diyor ki, “Bunu bana niye verdiler ben anlamadım.” Bir ülkenin başbakanı kendine verileni anlamaz mı? Size birisi gelip elmas tek taş bir yüzük verse, “Bu adam da bana geldi yüzük verdi ama anlamadım niye verdi” der misiniz? * Ecevit'ten sonra gelenler bunu anlayabilirdi. Geç mi kalındı anlamakta? Bilemiyorum. Ama size biri bir şey veriyorsa düşüneceksiniz, “Neden verdi?” diye. “Karşılığını verebilir miyiz?” diyeceksiniz. Veremeyecekseniz, ona karşı hazırlık yapacaksınız. 2003 savaşına kadar Türkiye belli hazırlıkları yapabilirdi. Gerçi o zaman ekonomik kriz vardı ama bugün de gördüğüm kadarıyla Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak isteyenler için PKK dışında çok bir araç yok. Bir de endişe verici nokta şu; dışarıdan Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak isteyenler ile içerideki rejimi Ergenekon anlayışıyla, cumhuriyeti darbeci militarist mantıklarıyla yorumlayanlar işbirliği yapar mı? Budur asıl korkutucu olan. Çünkü dışarıdaki Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak isteyenlerle içerideki hükümetle kavgalı olanların çıkarları birbirine yakın. Türkiye'de ekonomik kriz çıksın, siyasi kriz çıksın istiyorlar. Ergenekoncuların şu an istedikleri bu. * Amerika bunu ister mi? Hangi Amerika? Şu anda Amerika'da Obama devlet başkanı ama Obama gitsin diye devletin içinde çok yoğun bir çalışma var. Mesela İsrail yanlısı bazı aktif Musevi dernekleri, grupları Obama'nın gitmesini çok arzu ediyor. Devirebilmek için özel çabalar gösteriyorlar. Hatta bu tartışmalarda Standard&Poors'un kredi notunu düşürmesi bile Obama'yı devirme çabası olarak değerlendiriliyor. 1941'den bu yana ilk defa böyle bir şey oluyor. O yüzden “Hangi Amerika?” diye sormak lazım. Ama şunu söyleyeyim; Washington'da, özellikle Davos'dan sonra başladı bu, Mavi Marmara ile de zirveye ulaştı. Bugün hangi gruba katılsanız Türkiye'nin başına bir şey gelmesini isteyecek çok insan var. Deseler ki “Türkiye'de deprem oldu”, bir odada 5 kişi varsa, mutlaka aralarından 2-3 kişi “Oh iyi olmuş, canıma değsin” der. Böylesine Türkiye'ye karşı dua edenler var... * Silvan'dan sonra terör olaylarının artarak devam edeceğini söylemiştiniz... Bundan sonra ne olur peki? Yaz boyu böyle devam edecek. Bunu aslında biraz Türkiye belirleyecek. Dediğim gibi PKK üzerinden topyekûn bir savaş açıldı Türkiye'ye... Birileri PKK üzerinden Türkiye ile savaşıyor. * Kim onlar? Birileri... Aklımdan geçen birileri var. Ama manipüle etmiş olmak istemiyorum. Şunu diyebilirim sadece, Türkiye'ye birileri dışarıdan savaş açtı. Bu çok net... * İsrail, Mavi Marmara'dan ötürü Türkiye'den özür dilemeyeceğini açıkladı mesela... Bunu nasıl yorumlamak gerekir? Türkiye'ye açılmış topyekûn bir savaş var. Bazen bir ülke açmıyor savaşı, bir karışım oluyor. İç içe geçmiş devletler var... Bu gidişi önümüzdeki günlerde Türkiye'nin tavrı, yapacağı pazarlıklar belirleyecek... * Hem etik dış politika izleyip hem de bu sorunu çözme şansımız yok mu? Bilemem. Ama risk alıyorsunuz hep. Röportaj: Mine Şenocaklı/ Vatan
<< Önceki Haber 'Türkiye'ye topyekun savaş açıldı' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER