Ayn Şems
Üniversitesi
Ortadoğu Araştırmaları ve Gelecek Çalışmaları Merkezi ile
Abant Platformu'nun ortaklaşa düzenlediği '
Mısır,
Türkiye ve Ortadoğu'da istikrar' başlıklı konferansa Mısır'ın önde gelen akademisyen ve diplomatlarıyla öğrenciler katıldı.
Üniversite olarak uluslararası konferans serilerinin üçüncüsünü düzenlediklerini belirten Ayn Şems Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof
Cemal Sami Ali, Türkiye'nin son yıllarda bölgeye yönelik gerçekleştirdiği açılımları çok yakından izlediklerini vurguladı. Prof Ali, Türkiye'nin bölgenin en güçlü ve önemli unsurlarından biri olduğunu belirterek, 'Ortadoğu'da Türkiye'siz bir istikrar düşünülemeyeceğini' belirtti.
Ortadoğu Araştırmaları ve Gelecek Çalışmaları Merkezi Başkanı Prof Cemal Şakra da bu tür bir konferansla Türkiye'nin Ortadoğu'ya yönelik açılımlarını ve Türkiye'deki siyasi gelişmeleri anlamak istediklerini anlattı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Ortadoğu'da çok yakından izlenen bir isim olduğuna da değinen Şakra, onu şov yapmayan, tam tersine bütüncül ve pragmatik bir dış
politika izleyen çok önemli bir karakter olarak gördüklerini de vurguladı. Şakra, Türkiye'nin bölgeye tekrar dönüşünü de 'Bölgeye tekrar hoş geldin Türkiye' ifadeleriyle dile getirdi.
Dört
oturum halinde yapılan konferansta Türk-Arap ilişkileri, Türkiye'nin
İsrail politikası, Türkiye'deki
demokratikleşme süreci ve
Ergenekon,
PKK sorunu, Türkiye'nin Ortadoğu
açılımı, Türkiye'nin eğitim sistemi gibi konular tartışıldı.
Türkiye'den
Ali Bulaç, Prof. Semir Salha, Prof.
Mustafa Demir, Dr. Murat Çemrek, Prof.
Ergun Yıldırım ve Prof.
Yusuf Tekin gibi isimlerin yer aldığı konferansa Mısır'dan da Prof. İbrahim Bayyumi, Prof. Rafet Şeyh, Prof. Pakinam Şarkawy, Prof. Cemal Hagar, Prof. Naci Hudhud gibi Türkiye konusunda uzman akademisyenler katıldı.
Türkiye'nin hatasını anlayarak bölgeye geri döndüğünü anlatan Prof Cemal Hagar, Ankara'nın yıllardır Batı kampında yer almak için çaba gösterdiğini ancak
Avrupa Birliği üyelik sürecinin Batı'nın Türkiye'ye bakışını ortaya koyduğunu vurguladı. Hagar, Türkiye'nin bölgedeki tüm ülkelerle
diyalog halindeki tek devlet olmasının da altını çizdi.
Türkiye'nin Ortadoğu'ya yönelik çok riskli bir
dış politika izlediğini söyleyen
Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç ise Türkiye'nin ne Osmanlıları ne de başka bir gücü örnek alarak bölgeye açılmaması gerektiğini, örnek alınacak iki güç bulunduğunu, bunların da
Selçuklular ve Abbasiler olduğunu ifade etti.
Abbasilerin hiçbir medeniyete hayranlık duymadan Yunanlıların, Perslerin, Hintlilerin ve başka milletlerin ilmini aldığını söyleyen Bulaç, aynı yolu Büyük Selçuklu devletinin de izlediğinin altını çizdi. Bulaç bölgede Türkler, İranlılar ve Arapların ancak birlikte hareket ederek var olabileceklerini de vurguladı.
Bölgedeki tüm ülkelerle diyalog içinde olmasının Türkiye'ye büyük bir ayrıcalık kazandırdığını söyleyen Prof İbrahim Bayyumi de özellikle İran'ı yalnız bırakmayan ve sürekli Tahran'la diyalog arayışları içinde olan Türkiye'nin bu konuda Arap dünyasına önemli bir
model oluşturduğunu anlattı. Bayyumi, Arap dünyasının Türkiye'yi
Kıbrıs konusunda yalnız bırakmaması gerektiğini de hatırlattı.
Prof
Ergün Yıldırım ise Ak Parti hükümeti döneminde gerçekleştirilen ikinci
demokrasi hareketinin 28
Şubat süreciyle durdurulmaya çalışıldığının altını çizdi. Ancak sürecin tekrar devam ettiğini ifade eden Yıldırım, bu demokratikleşme hamlelerinde
Kopenhag Kriterlerinin hayati bir rol oynadığını da vurguladı.
(CİHAN)