Türkiye'nin en acil sorunu

AP Türkiye raportörü Oomen-Ruijten, Türkiye'nin en acil sorunlarından birinin kutuplaşma olduğunu belirtti.

Türkiye'nin en acil sorunu

Bunun yeni bir anayasayla aşılabileceğini söyleyen Oomen'e göre Türk yargısının da tarafsızlık sorunu var. Hollandalı vekil, Türkiye'deki laikliği de eleştirdi: "Şu an din ve devlet işleri ayrı değil. Türk laikliği eski moda ve kesinlikle militan." Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türkiye'de yargının bağımsızlık değil, tarafsızlıkla ilgili sorunu olduğunu söyledi. Modern demokrasilerde yargının öneminin altını çizen Oomen-Ruijten, Zaman'a konuştu. Raportör Ruijten, "Türkiye'deki sorun şu; hakikaten bağımsız bir yargısı var; ama tarafsız değil." dedi. Demokratik sistemin kalbinde ferdî ve kolektif hakların olması gerektiğine dikkat çeken Türkiye Raportörü, "Özgürlüklerin olmadığı bir ülkede vatandaşların ruhunu öldürüyorsunuz." ifadesini kullandı. AP'nin son iki Türkiye raporunu kaleme alan Oomen-Ruijten, Türk laikliğinin militan olduğunu ve modasının geçtiğini söyledi. 4 Haziran'da Hollanda'da yapılacak AP seçimlerine hazırlanan Oomen-Ruijten, Türkiye'de dinin kamusal alandan tamamen dışlandığını dile getirdi. Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raportörü Hollandalı vekil Oomen-Ruijten'in Türkiye'ye ilişkin raporları rekor denebilecek 'evet' oyları ile kabul edildi. İki raporda da 1915 olaylarına "soykırım" olarak atıf yapmayan Oomen-Ruijten Ermeni lobisinin hedefi haline geldi. Hollandalı siyasetçiyi tehdit eden Ermeni lobileri, bir daha AP'ye seçilmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını açıkladı. Seçimlere bir hafta kala bir rapor hazırlayan Avrupa Ermeni Federasyonu, Oomen-Ruijten'i "düşman" ilan etti. Cumhurbaşkanı Gül'ü oldukça başarılı bulduğunu söyleyen Oomen-Ruijten, Gül'ün Ermenistan açılımını kuvvetli bir şekilde desteklediğini kaydetti. Hollanda'da yabancı düşmanlığı üzerine siyaset yapan Geert Wilders için "mide bulandırıcı" diyen Oomen-Ruijten tekrar seçilmesi durumunda Türkiye dosyasını kimseye bırakmak istemediğini belirtti. Mülakatın önemli başlıkları şöyle: Laiklik: Türkiye'nin şu an en acil sorunlarından biri kutuplaşma. Bu kutuplaşmayı rahatlatmanın en iyi yolunun yeni bir anayasa olduğunu düşünüyorum. Anayasa'nın tadil edilmesi işe yaramaz. Yeni bir anayasa ile herkesin temel haklarının temin edilebileceği ve en mühimi din-devlet ilişkilerinin ayrılabileceği kanaatindeyim. Şu an din ve devlet işleri ayrı değil. Bana göre Türk laikliği eski moda. Ben bir Katoliğim. Kiliseye gitmek istersem ve siyasî hayatta buna uygun laflar edersem hiçbir sorun olmaz. Ancak sizin ülkenizde din kamusal alandan tamamıyla çıkarılmış durumda. Kamusal alanda Katolik olduğumu ilan edersem kime ne zararı var? Dinin siyaseti düzenlemesine, kanun yapımına katılmasına kesinlikle karşıyım. Dinin bir reçeteler kitabı gibi ele alınmasına da karşıyım. Ama din aynı zamanda toplumsal birtakım sorunlara çözüm üretebilir. Toplum içindeki dayanışmayı artırabilir. Laiklik çoğu zaman din ile devlet arasında çelişki varmış ve bu yüzden ortaya çıkmış gibi takdim ediliyor. Bu böyle sunulmamalı. Türk laikliğinin kesinlikle militan olduğunu düşünüyorum. Yargı: Modern bir demokrasi için bağımsız bir yargıya ihtiyacınız var. Türkiye'deki sorun, hakikaten bağımsız bir yargınız var ama tarafsız değil. Demokratik sistemin kalbinde ferdî ve kolektif haklar olmalı. Özgürlüklerin olmadığı bir ülkede vatandaşların ruhunu öldürüyorsunuz. Ruhların öldüğü bir ülkede yaratıcılık aramak beyhude bir çaba. ERMENİ LOBİLERİ BAŞARILI OLAMADI Gül: Çok iyi icraatlar yapıyor. Ermenistan açılımını çok başarılı buluyorum. Hakkında açılan dava Türk yargısının acilen reforma ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. CHP: Anamuhalefet partisinin sık sık mahkemeye gitmesi inanılacak gibi değil. Benim ülkemde bu tahayyül dahi edilemez. Meselelerinizi Meclis'te görüşürsünüz. Eğer Meclis'te durduramıyorsanız, meseleyi halka, sivil toplum örgütlerine havale edersiniz ve onlardan yardım istersiniz. Böyle bir şeyi (anamuhalefetin mahkemeye müracaatı) asla Hollanda'da yapmayız. Sarkozy-Merkel: İki liderin de Türkiye meselesini şimdi tartışmaya açmalarını çok akıllıca bulmuyorum. Müzakerelerin başladığını herkesin kabul etmesi lazım, karar da 10 yıl içerisinde verilecek. Karar verileceği zaman muhtemelen ne Sarkozy ne de Merkel bugünkü koltuklarında olacak. Seçimlerden sonra Sarkozy ya da Merkel'in müzakereleri durdurmaya çalışacağını sanmıyorum, zira verilen sözleri geri alacaklarını düşünmüyorum. Türkiye reform sürecini sürdürdükçe kimse müzakereleri durduramaz. Ermeni meselesi: Ermeni lobileri benim adaylığımı bloke etmeye çalıştılar ama başarısız oldular. Tekrar seçilirsem Ermeni meselesindeki tutumumu sürdüreceğim. Türkiye ile Ermenistan arasında son aylarda yaşanan yakınlaşmaya mütevazı bir katkı sağladığımı düşünüyorum. Diasporadaki Ermenilere, Ermenistan'daki Ermenilerin hayat şartlarının düzeltilmesi gerektiğini söylüyorum. Tabii ki her ülke tarihi ile yüzleşmelidir. İki ülke arasındaki gerilimin düşmesinden ve her iki ülkede de tarihin açıkça tartışılmasından son derece memnunum. Yabancı düşmanlığı: Geert Wilders tek kelimeyle iğrenç. Çok iyi sorular soruyor ama hiçbir zaman cevap vermeye yanaşmıyor. Irkçılığın iddia edildiği kadar büyük bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Biraz abartıldığı kanaatindeyim. Seçim sonuçlarında göreceğiz. Seçmenlerin çok daha zeki olduklarını düşünüyorum. Kıbrıs: Yıl sonunda Kıbrıs yüzünden bir tren kazası olacağına inanmamakla birlikte, çözüm olmaması ya da çözüme yaklaşılmaması durumunda çok ciddi sorunlar çıkacağından endişeliyim. Çözüme yaklaşılmazsa Türkiye muhaliflerine kuvvetli bir mühimmat verilmiş olacak. ZAMAN-SELÇUK GÜLTAŞLI - ECHT
<< Önceki Haber Türkiye'nin en acil sorunu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER