Türkiye'nin cevabını merak ettiği soru

'Demokrasiye Müdahale Eylem Planı'nda imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'in tutuklanmasıyla bundan sonraki süreç merak konusu oldu.

Türkiye'nin cevabını merak ettiği soru

Hukukçular, ıslak imzalı orijinal belgeyi savcılara gönderen meçhul subayın, 'millete komplo' planını Çiçek'in tek başına hazırlamadığına yönelik ihbarına dikkat çekiyor ve soruşturmanın albayla sınırlı kalmaması gerektiğini vurguluyor. Kaos belgesinin bir karargâh çalışması olduğuna dikkat çeken eski Askerî Hâkim Ümit Kardaş, bu yüzden savcıların, emri kimin verdiğini de soruşturması gerektiğini söylüyor. Kardaş, "Soruşturmanın sadece Çiçek'le sınırlı kalması kamuoyunu tatmin edemez. İsmi geçenlerin, bu süreçte görevden alınması gerekir." diyor. Söz konusu albayın hobi olarak böyle bir çalışma yaptığına kimsenin inanmadığını belirten Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar, belgenin bir ekip tarafından emir-komuta zinciri içerisinde hazırlandığının çok açık olduğu görüşünde. Türkiye'de ilk defa ihtilalden bir adım önce cunta faaliyetinin deşifre edildiğine dikkat çeken eski Savcı Gültekin Avcı ise soruşturmanın Çiçek ile sınırlı kalması halinde buz dağının sadece görünen kısmının iddianameye yansıyacağının altını çiziyor. Albay Dursun Çiçek'in meçhul subayın orijinal nüshasını teslim ettiği Eylem Planı sebebiyle tutuklanması, ihbar mektuplarını yeniden gündeme getirdi. Çiçek'in 'örgüte üye olma' suçundan ve Ergenekon kapsamında cezaevine gönderilmesi, ihbar mektuplarında yer alan cuntanın üst kademelerinin de soruşturmaya dâhil edilebileceği ümidini doğurdu. Meçhul subayın ikinci mektupta kullandığı "Bu planların sadece Dursun Çiçek'in faaliyetleri ile sınırlı olmadığını göstermek istiyorum." ifadeleri ve gönderdiği yeni belgeler, cuntanın deşifresi için delil hükmünde. Dursun Çiçek'in tutuklanmasına giden süreç, ihbar mektuplarında belgenin imhasında rol alan askerler üzerinden başlamıştı. Meçhul subayın, "Yıllardır işgal ettiği makamlarla, kilit pozisyonlar ve sivil uzantılarıyla ülkenin gündemini elinde tutmuş ve faaliyetlerini kamuoyuna 'TSK'nın ortak görüşü' gibi göstermiş..." ifadeleriyle tanımladığı cuntanın, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız'a kadar uzandığı iddia ediliyor. Genelkurmay Harekât Daire Başkanlığı ve Bilgi Destek Daire Başkanlığı gibi birimlerin andıçlarla ve eylem planlarıyla yakından alakadar olduğu da subayın iddiaları arasında. Bahsi geçen isimlerin yanı sıra, "internet andıcı"nın altında imzası bulunan Yüzbaşı Murat Uslukılıç, Albay Cemal Gökçeoğlu, Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu ve Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu'nun önümüzdeki günlerde soruşturma kapsamına alınması bekleniyor. İhbar mektubunda ismi geçen askerlerden, daha önce Havacı Binbaşı Hicri Dinçerol 'sanık' statüsüyle sorgulanmıştı. Mektupta Bilgi Destek Dairesi şube müdürlerinin bizzat yürüttükleri faaliyetlerden bahsedilirken, Dursun Çiçek'in yanı sıra Albay Sedat Özüer, Albay İlker Ziya Göktaş ve Albay Fuat Selvi'nin de isimleri yer alıyor. İhbarcı subayın verdiği bilgiler, millete ve hükümete yönelik bu komplo planının Orgeneral Hasan Iğsız'ın Genelkurmay İkinci Başkanlığı sırasında hız kazanarak devam etmiş. Buna göre Orgeneral Iğsız, 'doğrudan netice alınacak' bir eylem planının hazırlanmasını emretmiş ve bu işle Korgeneral Mehmet Eröz ve Tümgeneral Mustafa Bakıcı'nın ilgilenmesini sağlamış. Albay Çiçek'in tutuklanmasının ardından bahsi geçen generallerin de soruşturmaya dâhil edilmesi gerekiyor. Belgenin imha sürecinde görev alan ve geçtiğimiz günlerde ses kaydı internete düşen Yüzbaşı İ.Volkan Şahin'in Albay Çiçek'in evini arıyormuş gibi yaptığını itiraf etmesine de dikkat çekiliyor. Şahin'in, "Biz askerimizi böyle koruruz işte." ifadesini kullanması, soruşturmanın bir başka ayağını teşkil ediyor. Yine imha sürecinde rol alan Tümgeneral Mutlu Arıkan'ın delilleri karartmak için karargahta yürütülen operasyonla bizzat ilgilendiği kaydedilmişti. Orgeneral Iğsız'ın Genelkurmay'dan bu tarz belgelerin sızmasını engellemek için yayımladığı kararname de, Genelkurmay'ın belgeleri kabul ettiğinin bir başka göstergesiydi. Bu arada Dursun Çiçek'in tutuklanmasının ardından Genelkurmay Karargahı'ndan bilgisayarların istenip istenmeyeceği merak ediliyor. Savcılığın, ihbar mektuplarında detaylarıyla anlatılan bilgisayarların 35 defa silinmesi işlemi için bilgisayarları incelemeye alabileceği kaydediliyor. Tek başına hazırlaması mümkün değil Şenol Özbek (Emekli Yarbay): Düşünce zemininde veya sözlü olarak belli bir mesafe kat edilmeden, yani işin teorisiyle ilgili belli fikir teatileri yaşanmadan, şube müdürü konumundaki bir albayın böyle bir eylem planı hazırlığına girmiş olması ihtimali çok zayıf. Emri verenler de yargılanmalı Sacit Kayasu (Eski Savcı): Çiçek'in örgüt üyesi olarak belgeye imza atan kişi olduğu ortaya çıkmıştır. Üye yargılanırken örgütün kurucusunun yargılanmaması akla aykırı. Büyük kuşu kaçırırsan küçük kuşu yakalamanın anlamı yok. Ortada çok ciddi bir suç var. Tutuklanma sürecine kadar ya da soruşturma safhasında bu kişilerin görevden alınması gerekir. Burada siyasî iktidara önemli görevler düşüyor. Çiçek, kamuoyunu tatmin etmez Ümit Kardaş (Eski Askeri Hâkim): Çiçek bunu tek başına yapamaz. Bu bir karargâh çalışmasıdır. Savcıların, emri verenleri de soruşturma kapsamına alması lazım. Soruşturmanın sadece Çiçek'le sınırlı kalması kamuoyunu tatmin edemez. Bu kişiler, soruşturma sürecinde görevden alınmalı. Asıl cunta ortaya çıkarılmalı M. Emin Aktar (Diyarbakır Baro Başkanı): Belgenin bir ekip tarafından emir-komuta zinciri içerisinde hazırlandığı çok açık. Bir albayın hobi olarak böyle bir çalışma yaptığını kimse kabul etmez. Cunta örgütlenmesi içinde hazırlandığı kesin. Asıl ortaya çıkarılması gereken Çiçek'in arkasındaki cuntadır. Sonu kime varıyorsa varsın bu oluşum deşifre edilmeli ve yargı önüne çıkarılmalıdır. Kamuoyunun talebi bu yöndedir. Kimse rütbesinden ya da makamından dolayı kayırılamaz. Hiyerarşinin 9. sırasında Gültekin Avcı (Emekli Savcı): Türkiye'de ilk defa ihtilalden bir adım önce cunta faaliyeti yok edilmiştir. Kendisine verilen emri yerine getiren bir albayla karşı karşıyayız. TSK'dan başka hiçbir kurumda kuvvetli bir hiyerarşi yoktur. Bu kapsamda Çiçek, olayın asli ve birinci zanlısı değildir. Çiçek'in isminin üstünde ve altında bir sıralama vardır. Bu sıralama içerisinde Dursun Çiçek sekizinci ya da dokuzuncu sırada olabilir. Çiçek, örgütün üyesi ise kurucuları nerede? Çiçek, kurban seçildi Hüseyin Biçen (Eski Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı): Bu tür belgeler komuta makamı adına hazırlanır. Bir asker tek başına yapamaz. Şimdiye kadar böyleydi, böyle devam edecek. Genelkurmay ordunun siyasî karargâhıdır. Her türlü politika burada hazırlanır. Bu işin işleyişi gereği bir kişi yem olur. Askerlikte şövalyelik diye bir şey vardır. Ama 'emri ben verdim' diyecek şövalye, bir komutan yok. Bu işi sahiplenerek, kimse kendi ayağına kurşun sıkmaz. Çiçek'in de dile getirdiği gibi "İlahlar kurban ister." Hukuki açıdan baktığınızda bu işin sorumlusu imza atandır. ZAMAN
<< Önceki Haber Türkiye'nin cevabını merak ettiği soru Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER