- Zeynalov'un olayı, gazetecilere gözdağı.
- İnternet kanunu kabülü, endişe ve üzüntü verici.
Zeynalov olayını gazetecilere ‘gözdağı’ olarak niteleyen ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlal edildiğini savunan Liberal vekil, “Paralel devletten söz edilemeyeceğini düşünüyorum.” dedi.
Avrupa Parlamentosu’nun en büyük üçüncü grubu Liberallerin Başkan Yardımcısı Alexander Graff Lambsdorff, paralel devletten söz edilemeyeceğini söyledi. Grubunun gölge Türkiye raportörü de olan Lambsdorff, Türkiye’deki gelişmelerin insanların uykularını kaçırdığını, ülkede kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlal edildiğini vurguladı.
Zaman Gazetesi Brüksel Temsilcisi Selçuk Gültaşlı’nın Avrupa Masası programına misafir olan Alman siyasetçi, sınır dışı edilen Today’s Zaman muhabir ve blog yazarı Mahir Zeynalov olayını gazetecilere ‘gözdağı’ olarak nitelendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a soru sorduğu için tezyif edilen Zaman muhabiri Ahmet Dönmez için de “Gazeteci azarlanması bir demokraside kabul edilemez.” dedi.
Türkiye’de yaşananların kuvvetler ayrılığı ilkesinin açık ihlali olduğunu söyleyen Lambsdorff, internet kanununun kabul edilmesinden de büyük üzüntü ve endişe duyduklarını kaydetti.
“Başbakan’ın Brüksel ya da Berlin’de bırakmış olabileceği her olumlu etki, kanunun gündeme gelmesiyle anında yok oldu. Çünkü hâkime danışmadan bir hükümet organına web sitelerini kapatma yetkisinin verilmesi açık toplumlarda imkânsızdır.” diyen Lambsdorff, Zeynalov’un sınır dışı edilmesini ‘medyaya gözdağı’ olarak tavsif etti. Erdoğan’ın Türkiye’nin AB üyesi ülkelerden daha hür olduğuna dair sözlerine atıf yapan Alman siyasetçi, “Siyasi yelpazenin hem muhafazakâr, hem liberal hem de sol tarafından basın sektöründe çalışan arkadaşlarım var.
Yazılı, internet ve televizyon medyasından insanlarla konuşuyorum. Ve kapılar kapanıp özel bir ortam olduğunda -sadece benim değil, Brüksel’de Türkiye ile ilgilenen ve Türkiye’deki gelişmeleri takip eden diğer insanların da- duyduğu şu: Evet baskı var, evet ülkeyi yönetenlerin hoşuna gitmeyen şeyler yazan gazetecilerle ilgili editörlere telefonlar ediliyor. Doğan Grubu olayında görmüş olduğumuz gibi vergi kurumlarının yayıncıların peşine düşmek için kullanılması ya da istismar edilmesi var. Bunlar gerçek şeyler. Hayali, bizim uydurduğumuz şeyler değil.” dedi. Hizmet Hareketi’nin daha şeffaf olmasını talep ettiklerini, Hareket’e yönelik sorulara cevapları kendilerinin de aradığını ve Hizmet’e yönelik eleştirilerinin de bulunduğunu ifade eden Lambsdorff ancak paralel devlet tezine inanmadığını kaydetti. Hizmet Hareketi’nin kendi grubunun verdiği şeffaflık önergesine olumlu bakmasından memnun olduğunu kaydeden Lambsdorff, “Hizmet’le diyaloğun burada Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleşmesini sabırsızlıkla bekliyorum çünkü bizim de Avrupa Parlamentosu’nda sorularımız var. Ama bence bir paralel devletten bahsetmek yanlış olur. Belli bir imamı takip eden Türk vatandaşlarından bahsediyorsunuz. Bunun Türk kanunlarına aykırı olduğunu sanmıyorum.” dedi. Lambsdorff, Hizmet Hareketi’ni Ahmet Şık olayında eleştirdiğini hatırlattı.
Lambsdorff, Erdoğan’ın Hizmet’i ‘Haşhaşiler, virüsler’ gibi ifadelerle anmasını da eleştirdi. “Bu, demokraside karşıtlarınızı tanımlamak için kullanacağınız bir dil değil. Eğer siyasi karşıtınızı insanlıktan çıkarıp onu anlaşmazlık içinde olduğunuz bir insandan başka bir şekilde tanımlarsanız siyasi tartışmayı olmaması gereken bir yere taşıyorsunuz.” diye konuştu.