Hicri takvime göre yılın ilk ayı ''
Muharrem''in 10'ncu günü olan ''
Aşure günü''nde her yöre kendine özgü gelenekleriyle bütünleştirdiği bereketin sembolü aşureyi, eş, dost ve akrabalarının yanı sıra yoksulundan zenginine toplumun tüm kesimlerine dağıtıyor.
AA muhabirlerinin derlediği bilgiye göre,
İslam dininde yemeklere ilişkin en belirgin örneklerden birisi olan aşure,
Muharrem ayının 10. gününden ay sonuna kadar yapılıyor. Yurdun dört bir yanında pişirilen dağıtılmaya başlandı.
Ana malzemelerini su,
buğday,
şeker, su, nohut ve fasulyenin oluşturduğu aşurenin içine konan bazı malzemeleri ilden ile, yöreden yöreye değişebiliyor.
Bazı yörelerde kurbanın
kuyruk yağından,
Zonguldak Devrek ilçesinde ise etinden bir parça saklanıyor ve aşure pişirilirken içine atılıyor. Denizli'de ise aşure pişirildiğinde, yanında keşkek de pişirilip dağıtılıyor.
Muharrem ayının 10. günü olan ve
Arapça ''Aşara'' diye ifade edilen bugünde, ''Hz. Adem'in günahından dolayı ettiği tövbenin kabul olunduğu, Hz. İbrahim'in doğduğu ve ateşten kurtulduğu, Hz. Yakup'un oğlu Yusuf'a kavuştuğu, Hz. Eyüp'ün şifaya kavuştuğu, Hz. İsa'nın göğe çekildiği, Hz. Nuh'un bindiği geminin tufan bitip sular çekilince
Cudi Dağı'na oturduğu'' belirtiliyor.
''Aşure'nin yapılışı ise şöyle rivayet ediliyor:
''
Tufandan kurtulan Hz. Nuh, gemide kalan çeşitli erzaktan
tatlı bir çorba pişirilmesini söylemiş. Tufandan kurtulanlar o günü kutlayarak bayram etmişler ve çorbadan yemişler. Ayrıca Hz. Muhammed'in torunlarından Hüseyin,
Kerbela'da yine Muharrem ayının 10. günü şehit edildi. Zamanla aşure, onun ve onunla birlikte Kerbela'da ölenlerin ruhu için pişirilip dağıtılmaya başlandı.''
İZMİR
Evde yapılan aşure dışında hayırseverler aşure dağıtmak istediklerinde tatlıcılara başvuruyorlar.
İzmir'in tarihi tatlıcılarından Mennan'ın sahibi Adnan Aygen, aşurenin güzel olmasının sırrını, şu sözlerle anlattı:
''Aşureye buğday, nohut, pirinç,
bulgur, fasulye,
incir,
kayısı, ayrıca Ege Bölgesi'ne has olarak
elma, armut ve
portakal gibi meyveler koyuyoruz. Pişirdikten sonra süslemesini de nar,
ceviz, kuş
üzümüyle yapıyoruz. İyi aşurenin püf noktası, yaptığınız işi sevmek, pişimine çok dikkat etmek. Çünkü kaynamayla pişme arasında çok fark vardır. Ev hanımları, (
Yemek kaynadı, ocaktan indireyim) düşüncesiyle davranırlar. Ama pişme noktasına geldiği zaman iş biraz daha dikkat istiyor. Pişirirken mamul katılaşır. Bunu engellemek için unun gereğinden fazla kullanılmaması, pişim sırasında da hazırda bekletilen sıcak su ve
gül suyu ile aşurenin yoğunluğu azaltılmasına dikkat edilmesi lazım. İyi aşurenin kıvamı, ne fazla sulu ne fazla katı olmalı, pelte kıvamında olmalıdır. Ayrıca ne kadar kaliteli malzeme kullanılırsa, aşure o kadar leziz olur.''
BURSA
Hicri takvimin ilk ayı olan ve Hazreti Hüseyin'in Kerbela'da şehit edildiği Muharrem ayı, çeşitli
ibadet ve geleneklerle yaşatılıyor. Hazreti Muhammed'in torunu, 4. Halife Hazreti Ali'nin oğlu Hazreti Hüseyin'in, Kerbela'da öldürülmesi olayının yaşanması nedeniyle İslam tarihinde önemli bir yeri bulunan Muharrem ayında oruç tutuluyor, çeşitli törenler ve etkinlikler düzenleniyor.
Muharrem ayının 10'u ise ''Aşure günü'' olarak kabul ediliyor. Bereketine inanılan aşure pişirilip, komşulara ve muhtaçlara dağıtılarak şehit edilen Hazreti Hüseyin anılıyor.
Bursa Müftüsü Mahmut Gündüz, son derece önemli bir gelenek olan Muharrem ayının hadislerde de yer aldığını söyledi. Bu ayın 10. gününde birçok olayın gerçekleştiğini dile getiren Gündüz, şunları kaydetti:
''Bu önemli olaylar içinde Hazreti Hüseyin'in Kerbela'da şehit edildiği gün öne çıkıyor. Bu günde oruç tutuluyor ve aşure ikramında bulunuluyor. 10 rakamı, Arapça'da 'aşara' olarak geçiyor. Aşurenin de 'aşara' isminden geldiği biliniyor. Aşure sadece Muharrem ayının 10. gününde değil, devam eden günlerinde de pişirilip dağıtılabiliyor.''
ADANA/HATAY
Adana'nın en eski yerleşim birimlerinden biri olan ve tarihi dokusundan hiç bir şey kaybetmeden günümüze kadar gelen
Tarihi Kazancılar Çarşısı'nda, 100 yılı aşkın süredir
hizmet veren Yeni Uğur Helvacısı da bir geleneği yaşatıyor.
Aşureyi ''Bereket'' dualarıyla karıştıran işletmenin üçüncü kuşak temsilcilerinden Adnan Özdoğru, her yıl dev kazanlarda pişirdikleri aşureyi çarşıdaki tüm esnafa dağıttıklarını, bu geleneğin kuşaktan kuşağa devam ettiğini söyledi.
Adnan Özdoğru, ''Aşure bereket olduğu kadar dostluğun, kardeşliğin, yardımlaşma ve paylaşma duygularının da sembolüdür. Cenab-ı
Allah bizi bizleri birlikten beraberlikten iyilikten güzellikten ayırmasın. Muharrem ayı herkese hayırlı olsun'' dedi.
Bin 500 yıllık geçmişi olan, 3 semavi dinin mensuplarının yıllardır dostça ve kardeşçe yaşadığı
Hatay'da, aşure günü dostluk, hoşgörü ve kardeşliğin bir kez daha sembolize edilmesini sağladı.
Hatay
Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (HESOB) ve Ayakkabıcılar Çarşısını Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği temsilcileri, farklı dinlerin mensuplarını ziyaret ederek, aşure ikram ettiler.
HESOB Başkanı
Kadir Teksöz, aşure yenilerek yapılan sohbet sırasında, dinlerin bir arada yaşadığı Hatay'da özel günleri birlikte kutladıklarını, bunun tüm dünyaya örnek olması gerektiğini söyledi.
ERZURUM'DA KUR'AN OKUNUP AŞURE DAĞITILIYOR
Erzurum Müftü Yardımcısı Osman Yazıcı, Hazreti Muhammed'in Muharrem ayında oruç tutuğuna, Müslümanlar'a da bu ayda oruç tutmayı
tavsiye ettiğine işaret eden Yazıcı, bir hadiste de en faziletli orucun,
Ramazan ayından sonra Muharrem ayında tutulan oruç olduğunun belirtildiğini söyledi.
Erzurum'da da Kerbela şehitleri için
Kuranı Kerim'in baştan sona kadar okunup, camilerde
hatim duası edildiğini ve Aşure tatlıları yapıldığını anlatan Yazıcı, bu geleneğinin devam ettirilmesinin büyük önem arz ettiğini vurgulayarak, ''
Aşure Günü, insanları bir araya getiren, buluşturan ve aradaki kırgınlıkları da gideren önemli bir gündür. Evlerde, camilerde insanlarımız toplu olarak Kuran okuyup hatim duaları yaparken, hazırladıkları Aşure tatlılarını da paylaşırlar. Bu gelenek toplumumuzda birlik ve beraberliği pekiştirmede önemli bir rol oynamaktadır'' diye konuştu.
AŞURENİN SIRRI PİŞİRİLİŞİNDE
Bursa Profesyonel Aşçılar ve Pastacılar Derneği Başkanı Metin Koyun, aşurenin hem görüntüsü hem de lezzetiyle iyi olabilmesi için hazırlanmasındaki bazı noktalara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Aşure için kullanılacak
kuru fasulye, nohut ve buğdayın bir gün önceden ıslatılması gerektiğini ifade eden Koyun, şöyle konuştu:
''Aşure, beyaz buğdaydan yapılır. Bir gün önceden ıslatılan
bakliyatlar ve buğday, ayrı ayrı pişirilir. Diğer malzemeler olan kuru meyvelerden kayısı, incir, kuru üzüm, kuş üzümü, bir süre suda bekletilip, şişmesi sağlanır. Kuş üzümü, incir ve ceviz içi ayrı ayrı kaynatılıp aşureye
renk verecek
siyah suyundan uzaklaştırılır. Ayrı pişirilen kuru fasulye, nohut ve buğday bir tencerede birleştirilip kaynatılır. Kaynatma sırasında portakal ve limon kabuğu atılır. Bu işlem sürerken, tane
karanfil ve tane
tarçın ayrı ayrı kaynatılıp suyu ayrılır.''
''ŞEKER BUĞDAYI VE FASULYEYİ SERTLEŞTİREBİLİR-''
Koyun, kuru bakliyat ve buğdayın kaynatıldığı tencereye bir süre sonra ıslatılmış kuru meyvelerin de eklenmesi gerektiğini belirterek, ''Birçok kişi kaynama sırasında şekeri ilave eder. Şeker buğdayı ve kuru fasulyeyi sertleştireceği için kaynamanın sonlarına doğru eklenmelidir'' dedi.
Pişirme işleminin sonuna doğru, şekerle birlikte kara suyu alınan incir, ceviz içi ve kuş üzümünün tencereye katılabileceğini dile getiren Koyun, ''Ayrı kaynatılan tane tarçın ve karanfilin suyu da şekerden sonra eklenir. Bir süre birlikte kaynadıktan sonra tencere ocaktan indirilip dinlenmeye bırakılır. Dinlenme sırasında aşureye yarım yağlı süt katarsanız, en iyi görüntüyü elde edersiniz. Aşure bekledikçe kararır ama süt bunu önler'' diye konuştu.
Koyun, gül suyunun da eklendiği aşurenin
servis edilirken üzerinin nar taneleri ve dövülmüş fındıkla süslenebileceğini belirterek, aşurenin pişirme süresinin ortalama 2 saat olduğunu kaydetti.