22 Temmuz genel
seçimleri öncesinde yaşananlar, aslında her şeyi özetliyor. Sokak eylemleri,
terörist faaliyetler ve siyasi
cinayetler. Yakın geçmişte yaşanan bu
kaos eylemleri, iddia edilen ETÖ
operasyonu olmasaydı, bugün nasıl bir ortamda olurduk sorusunu akıllara getiriyor. Ortaya çıkarılan gizli cephanelikler ve
ölüm listeleri düşünüldüğünde,
Ergenekon Operasyonu'nun önemi çok daha iyi anlaşılıyor.
Türkiye hem siyasi hem de
ekonomik olarak hassas bir dönemden geçiyor. Bir yanda yerel seçimler, öbür yanda dünyayı saran ekonomik
krizin ülkemize yansımaları.
Aslında Türkiye düne kadar, kriz yokken krizler çıkarılan, provokasyonlarla siyasi çıkmazların içine itilen, insanların kamplaşmaya zorlandığı bir ülkeydi. İddia edilen
Ergenekon Terör Örgütü operasyonlarından sonra, bu gelenek değişmiş görünüyor.
Nitekim şu anda Türkiye'de siyasiler ve vatandaşların gündeminde iki madde var. Yerel seçimler ve ABD'yi bile sarsan dünya ekonomik krizi. Peki ya Ergenekon operasyonları yapılmamış olsaydı, Türkiye bugün ne durumda ve ne konuşuyor olurdu?
22 Temmuz seçimleri öncesinde yaşananlar, meydanlara ve şehit cenazelerine taşınan kin ve
öfke, aslında bu konuda ipuçları veriyordu. Ama son Ergenekon operasyonlarında ortaya çıkan cephaneler ve kaos planları, doğrudan Türkiye'nin bugününü hedefliyordu. Eğer Ergenekon operasyonları olmasaydı, insanlar bugün kime oy vereceğini değil,
akşam eve sağ dönüp dönemeyeceğini düşünüyor olacaktı.
İddia edilen Ergenekon Terör Örgütü'nün hedefi, millet iradesiyle seçilenleri zaafa uğratıp iş yapamaz hale getirmek ve sonrasında da
darbe yaptırmaktı. Yaklaşık iki ay önceki operasyon, alevi liderlerine ve azınlıkların temsilcilerine yönelik suikastlerin hemen arifesinde yapılmıştı. Yani Ergenekon planlarına göre bugün, bir çok alevi ve dini cemaat lideri aramızda olmayacak, aynı masada
kahve içmeye devam eden insanlar, sırf alevi ya da sünni oldukları için birbirlerini boğazlamanın planlarını yapıyor olacaktı.
Ergenekon tetikçileri ve profesyonel S-1 timleri güya Türkiye adına suikastlere devam edecek öldürmeler, sadece alevi ya da ermeni cemaat liderleriyle sınırlı tutulmadan,
Danıştay saldırısında olduğu gibi devlet adamları ve siyasetçiler de namlunun ucuna konacaktı. Ki bu suikastlerin planları da hazırlanmıştı.
Ergenekon operasyonları, 22 Temmuz seçimlerinde meydanlarda boy gösteren sözde ulusalcı, sözde Kuvai Milliyeci, sözde vatanseverlerin gerçek yüzünü görme imkanı sundu. Bugün o şahıslar tutuklanmamış olsaydı, şehit cenazelerinde boy gösterecekler, kendileri askerlik yapmayan, yakınlarını askere göndermeyen kişiler, şehitlerin kanı üzerinden kara planlarını yürütmeye uğraşacaklardı.
Ergenekon operasyonları olmasaydı seçim arifesinde meydanlar bu kadar coşkulu olur muydu?
İktidar ve muhalefet bu kadar rahat mitingler yapar, insanlar, parti liderlerini dinleyip kime oy vereceğini düşünme imkanı bulabilir miydi?
Kürt, Türk, alevi-sünni kavgasını ateşlemeye yönelik planlar böyle bir ihtimali ne yazık ki yok ediyor.
Peki meydanlarda kimler olurdu? Ergenekon yapılanması, ekonomik krizi kendi çıkarları için kullanma talimatları göndermeye başlamıştı bile. Bazı
işçi örgütleri ve sendikalar harekete geçecek, krizin dünya kaynaklı olduğu unutturularak, işsizlik ve maaşlar bahane edilecek devlet aleyhine eylemler yapılacaktı. Dolayısıyla meydanlar kriz akbabalarına mekan olacaktı.
Dahası Ergenekon operasyonları olmasaydı, Ulusalcı diye meydanlarda nutuk atanların
PKK kamplarında
teröristbaşı ile "güllü" buluşmalarını bilmeyecekti insanlar. Terörü kendileri yaptığı için tek güvenli mitingleri de kendileri yapacaktı.
Yıl 2009 Türkiye bir kere daha seçim arifesinde. Sokak eylemleri yok, siyasi cinayetler işlenmiyor, mezhep çatışması yaşanmıyor. Şehit cenazelerini siyasete alet etmek isteyen provokatörler de ortalıkta görünmüyor. Dahası, Dünya'yı saran krizin etkilerine rağmen Türkiye, olması gerektiği gibi 29 Mart'a demokratik bir şekilde gidiyor.