Taslak temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan birçok ayrıntı içeriyor. Birinci maddede yapılan düzenleme, polis ve jandarmaya kamuya açık alanda istediği kişiyi ve aracı mahkeme kararı olmaksızın durdurma ve arama yetkisi veriyor. Taslak kanunlaşırsa, bu işlem için mahkeme kararına gerek kalmayacak. Bu arada, yargı paketi Meclis Genel Kurulu’nda geçti. Muhalefetin eleştirilerine rağmen kabul edilen yasaya göre, ‘somut delillere dayalı kuvvetli şüphe’ yerine artık ‘makul şüphe’ ile arama yapılabilecek.
Yeni düzenleme ile ayrıca Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) 13. maddede bazı değişiklikler öngörülüyor. Buna göre, 13. maddede yer alan ‘yakalar ve gerekli işlemleri yapar’ ibaresi yerine ‘eylemin veya durumun niteliğine göre, koruma altına alır, uzaklaştırır ya da yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar’ ifadeleri ekleniyor. Bu düzenleme ile kişiler, kendileri veya eylemleri tehlike oluşturuyor gerekçesi ile koruma ve yakalama yoluyla, özgürlük kısıtlaması işlemesine tabi tutulacak. Hukukçulara göre ise ne ‘koruma altına alma’ ne de ‘tehlike yakalaması’ gibi ibarelerin hukukta hiçbir karşılığı bulunmuyor. Daha önce polis, savcı talimatıyla adli amaçlı olarak yakaladıkları şahısları ilgili kurumlara teslim ediyordu. Yeni düzenlemeyle, ‘kendisinin veya başkasının can güvenliğini tehlikeye düşürenleri’ ifadesiyle ‘tehlike yakalaması’ adı altında yeni bir yakalama kategorisi oluşturuluyor. Bu yolla da masum bir vatandaş hakkında, ‘kendisi ve başkası için tehlike oluşturuyor’ bahanesiyle gözaltına alınmasının yolu açılıyor.
CAN GÜVENLİĞİ BAHANESİYLE GÖZALTI
Polisler, ‘koruma altına’ aldıkları şahısları bırakmama yetkisine sahip olacak. Bu girişimlerle de 1990’lı yıllarda başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan karakollarda kaybolmalar ve faili meçhul olaylarına kapı aralanacak. Hukukçulara göre bu düzenleme, özellikle kişi hürriyeti ve güvenliğini düzenleyen Anayasa’nın 19. maddesine açıkça aykırı. Uzmanlara göre özellikle düzenlemedeki ‘kendisi’ ibaresi tuzak. Tasarıyı hazırlayanların amacının ise ‘başkasının can güvenliğini tehlikeye düşürüyor’ bahanesiyle kolluğa, özellikle toplumsal olaylarda koruma altına alma bahanesiyle yakalama yetkisi verdiğini kaydediyor. Hukukçular ayrıca İçişleri Bakanı Efkan Ala ve ekibi tarafından hazırlanan İç Güvenlik Paketi’nin daha önce İngiliz TMK’sından esinlenerek, dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından çıkarılmak istenen TMK’ya konulmak istenen fakat kamuoyunun tepkisi üzerine vazgeçilen aynı düzenleme olduğunun altını çiziyor.
POLİS, BOYALI SU İLE FİŞLEME YAPACAK
Bununla birlikte tasarıda PVSK’nın 15. maddesinde de bazı değişiklikler öngörülüyor. Bu maddeye eklenen bir fıkra ile polisin, müşteki, mağdur ve tanık ifadelerini ikamet ettikleri yerlerde veya işyerlerinde almasının yolu açılıyor. Bu düzenleme ile kolluk, bilgi almak amacıyla kişilerin evlerine ve işyerlerine girme hakkı elde edebilecek. Uzmanlar ise kişi hak ve özgürlükleri açısından, kolluğa bilgi vermek isteyen mağdur ve tanıklara tercih hakkı tanınması gerektiğine vurgu yapıyor. 16. maddede yapılan değişikliklerde ise kolluk, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde ‘boyalı su’ kullanma hakkı elde edecek. Bu ise insanların fişlenmesi anlamına geliyor. Zira protesto gösterilerine katılan ve boyalı suya maruz kalan kişi, saçlarındaki boya hâlâ çıkmadığı için bir sonraki gün sokağa çıkamayacak. Yine gösteri sonrası kolluk, ilerleyen günlerde de sokakta dolaşanları ‘boyalı’ oldukları gerekçesiyle yakalama yetkisini kullanacak.
VALİLER, SORUŞTURMALARA MÜDAHALE EDEBİLECEK
İl İdaresi Kanunu’nda da bazı düzenlemeler amaçlanıyor. Bu kapsamda kanunun 7. maddesinde bazı düzenlemeler öngörülüyor. Hazırlanan tasarıda valinin, ‘lüzum görmesi’ halinde kolluk, amir ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gerekli tedbirlerin alınması hususunda doğrudan emir vermesine imkân tanıyor. Kolluk adli soruşturmalarda savcıya bağlı. Bu düzenlemeyle kolluk, adli konularda çift başlı hale getirilecek. Vali, suçun aydınlatılması noktasında olay yeri incelemesi, arama, el koyma ve yakalama gibi bazı tedbirlere başvurulması için gerekli talimatı anında kolluğa verebilecek. Vali bir nevi savcı pozisyonuna gelecek. Bu ise kaosa zemin hazırlayacak. Burada ince bir noktanın daha altını çizmekte fayda var. Düzenleme ile kolluğun sicil amiri olarak valilik gösteriliyor. Bundan dolayı da kolluk birimleri yargı birimlerini değil, sicil amirlerini dinleyecek. Bu aşamada da özellikle merkez dışındaki illerde savcılar devre dışı bırakılacak. Yapılması gerekli soruşturmalar ise başlamadan sonlandırılacak.
Zaman