Genç nüfusuyla övünen
Türkiye, hızla yaşlanma sinyalleri veriyor.
Avrupa’nın en
genç nüfuslu
ülkesi, yirmi yıl sonra ‘
yaşlılar ülkesi’ diye anılmaya başlanacak.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre halihazırda 65 yaş üzerinde 5 buçuk milyon kişinin yaşadığı Türkiye’de nüfusun yüzde 8,6’sı yaşlılardan oluşuyor. 2030’da 10 milyon yaşlıyı barındıracak ülkemiz 2050’de 17 milyonluk dev bir yaşlılar ordusuna sahip olacak. Bu rakam nüfusun yüzde 17,7’sine tekabül ediyor. Bu durum, bir dizi sorunu da beraberinde getirecek. Örneğin sosyal
güvenlik açığı, sağlık harcamaları ve sorunları artacak,
işgücü azalacak. Bütün bunlar daha fazla finansman ve sosyal yük anlamına gelecek. Sadece Türkiye değil, dünya da hızla yaşlanıyor. 629 milyonluk
yaşlı nüfusu 2050’de 2 milyara ulaşacak.
Yaşlılık mukadder; ama Türkiye yakın gelecekte kendisini bekleyen bu tehlikeli olguya karşı ne kadar hazırlıklı?
Çoğu ülke yaşlılarıyla ilgili
eylem planlarını çoktan hazırlarken Türkiye’nin henüz bir “yaşlılık politikası” yok.
Sağlık Bakanlığı,
Atatürk Eğitim ve
Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları ve Geriatri
Uzmanı Yard. Doç. Dr. Ümit Ateşkan, 2002’de Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan “Yaşlanma
Ulusal Eylem Planı’nın” rafa kaldırıldığına dikkat çekiyor. Dünyadaki birçok ülkenin yaşlılar için önlem aldığını belirten Ateşkan, “Devlet, yaşlısının
ekonomik yükünü azaltmalı. Koruyucu önlemler almalı” diyor. İç Hastalıkları Uzmanı Ateşkan’a göre bu çerçevede yapılacak en önemli icraat, Sağlık Bakanlığı’na bağlı Yaşlı Sağlığı Daire Başkanlığı oluşturulması. Böylece yaşlılara yönelik çalışmalar bir merkezden yönetilebilir. Diğer önemli hedeflerden biri de aktif yaşlıları çalışma hayatına kazandırmak. Erken
emekliliğin ülkemiz yaşlısına ve ekonomisine zarar verdiğini düşünen Ateşkan, “
Amerika emeklilik yaşını 65’ten 70’e yükseltmeye çalışıyor. Hedefleri yaşlıları korumak değil, tam tersi gelecekte oluşacak ekonomik yükü azaltmak.” diyor.
Türk Geriatri Vakfı Başkanı Mürüvvet Kurtaran ise Türkiye’de şimdiye kadar yaşlı politikasını geliştiren hiçbir hükümet olmadığını söylüyor.
Avrupa Birliği’nin ilgili mevzuatına rağmen bu konuda Türkiye’de huzurevleri açmanın ötesine geçilemediğini aktaran Kurtaran, yaşlanan Türkiye için “Mutlaka ‘yaşlı bakanlığı’ kurulmalı.” tavsiyesinde bulunuyor.
8 YILDA SADECE 9 UZMAN YETİŞTİ
Gelişmiş ülkelerin çoğunda emeklilik yaşı 65 olarak belirlendiği için 65 yaş ve üstü kişiler yaşlı olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yaşlanmayı kronolojik olarak üç safhaya ayırıyor. Buna göre 45-59 yaş orta yaşlılar, 60-74 yaş yaşlılar, 75 ve üzeri ileri yaşlılar olarak gruplandırılıyor. Yaşlı nüfus oranının artması, doğurganlığın azalması ve
yaşam süresinin artmasıyla doğrudan ilişkili. Türkiye’de ortalama yaşam süresi kadınlarda 71,9, erkeklerde ise 67,7’ye yükseldi.
Yaşlılarda görülen rahatsızlıklarla gençlerde görülen rahatsızlıkların tedavileri arasında farklar bulunuyor. Yaşlı hastalıklarıyla ilgilenen bilim dalının ismi, geriatri. Amerika başta olmak üzere birçok ülkede geriatri merkezleri bulunurken ülkemizde bu alanda yeni yeni adımlar atılıyor; Sağlık Bakanlığı’na bağlı sadece iki merkez
Kayseri ve
Kırıkkale’de faaliyet gösteriyor. Ancak bu iki ilde de geriatri uzmanı yok. Sebebi de bu alanda kadro boşluğu bulunması ve geriatri eğitiminin uzun sürmesi. Geriatri, Türkiye’de sadece altı üniversitede okutuluyor. Geriatri uzmanı olmak için önce beş yıl dahiliye uzmanlığı, üç yıl da geriatri uzmanlığı eğitimi gerekiyor. Bu alanda sekiz yıldır sadece dokuz uzman yetiştirilmiş. Türkiye’de geriatri uzmanı olarak atanan ilk kişi, Doç. Dr.Ümit Ateşkan. Ateşkan, geriatriye bakış açısını değiştirmek amacıyla Sağlık Bakanlığı’na
teklif götürdüklerini belirtiyor. Atatürk Hastanesi’ne bağlı bir geriatri merkezi veya hastanesi yapmak istediklerini, buranın da diğer merkezlere örnek teşkil edeceğini dile getiren Ateşkan’ın teklifine
bakanlık sıcak bakıyormuş.
İLK MERKEZİ AK PARTİ KURDU
Türkiye, yaşlılarına yüksek yaşam kalitesini sunacak sosyal politikaların uygulanmasında oldukça yetersiz. Bu kesimin sorunlarının ele alınması, haklarının gözetilmesi için profesyonel kurumlara ihtiyaç var. Türkiye’de yaşlılar alanında faaliyet gösteren ilk merkez,
AK Parti Sosyal İşler Başkanlığı bünyesinde 2004’te kurulan Yaşlılar Koordinasyon
Merkezi.
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın “Biz anne ve babamıza öf dedirtmeyen bir
toplumuz. Yaşlılarımıza sahip çıkın. Biz de yaşlanac
ağız.” düsturuyla yola çıkan merkezin amacı, ileride sosyal bir yara haline gelebilecek yaşlı sorununa şimdiden çözüm arayıp politikalar üretmek. Yaşlılar, şu ana kadar diğer siyasi partilerin gündemine girememiş.
AK Parti Yaşlılar Koordinasyon Merkezi Başkanı
Kocaeli Milletvekili Dr.
Nevzat Doğan, genç nüfusumuzun ileriki yıllarda potansiyel bir sorun olacağını hatırlatarak, şimdiden köklü politikalar üretilmesinin önemine dikkat çekiyor. Bu alanda üniversite ve
sivil toplum örgütlerine de görev düştüğünü dile getiren Dr. Doğan, geriatri merkezleri ve uzman sayısının artırılması ile yaşlılara evde
bakım personeli yetiştirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
2 SİGORTALI 7 KİŞİYE BAKIYOR
Büyük tartışmalar sonrası tehir edilen Sosyal
Güvenlik Reformu’na göre yaklaşık 20 milyon kişi sağlık hizmetlerinden hiçbir
ücret ödemeden yararlandırılacaktı. 1 Ocak 2007 itibariyle uygulanmaya başlanan
Sosyal Güvenlik Sistemi’ne ihtiyaç duyulmasının başlıca sebeplerinden birisi de nüfusun hızla yaşlanma eğiliminde olması.
Dünya Bankası verilerine göre Amerika’da iki sigortalı iki kişiye bakarken, Türkiye’de iki sigortalı yedi kişiye bakmak zorunda, hem de düşük ücretle.
Nüfusun giderek yaşlanmasına paralel olarak emekli sayısında da çok büyük artış olacak.
Yaşlanmayla birlikte “
kronik hastalıklar” da artıyor. Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Türkiye’de 65 yaş üzerindeki kişilerin yüzde 89’unun kronik bir hastalığı olduğunu, bunların yüzde 35’inde iki, yüzde 23’ünde üç, yüzde 14’ünde ise dört veya daha fazla hastalığın bir arada görüldüğünü kaydediyor. Bu hastalıkların başında
hipertansiyon,
şeker,
kemik erimesi,
felç,
unutkanlık, depresyon ve
Alzheimer geliyor.
ŞEHİRLER GENÇLEŞİYOR AMA…
Yaşlı Sorunları Araştırma Derneği (YASAD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Velittin Kalınkara, Türkiye’de yaşlı nüfusun dağılımı ile ilgili araştırmada çarpıcı sonuçlara ulaştıklarını anlatıyor. Araştırmaya göre göç nedeniyle kırsal kesim hızla yaşlanıyor. Buna göre 65 yaş üzerinde nüfus oranı en fazla olan il 17,6 ile
Kastamonu. Dışarıya en çok göç veren şehirler arasında olan Kastamonu’yu
Sinop,
Artvin,
Çanakkale,
Balıkesir, Burdur,
Bolu, Kırklareli ve
Giresun izliyor.
Hakkari, Van,
Ağrı,
Bitlis,
Bingöl ise genç nüfusa sahip iller listesinde. Prof. Dr. Kalınkara, 3,2 milyon yaşlının kırsalda, 2,5 milyon yaşlının da kentte yaşadığını söylüyor. Ancak iç göçün ‘gençleştirdiği’ kentlerin önümüzdeki yıllarda hızla yaşlanacağını unutmamak gerekiyor.
Yaşlılık döneminde ortaya çıkan hastalıkların çoğu, iyi beslenememekten kaynaklanıyor. Aşırı yağ tüketen kişilerde kalın bağırsak, pankreas ve
prostat kanserlerine sık rastlanırken,
sebze ve
meyvelerin az tüketilmesi de
damar sertliği, hipertansiyon ve
kalp hastalıklarına yol açabiliyor. Uzmanların aşağıdaki beslenme tavsiyeleri, daha sorunsuz bir yaşlılık geçirmek isteyen gençler için de geçerli:
Yağ, şeker, tuz tüketimini azaltın.
Yağı alınmış süt ve yoğurt kullanın.
Günde ortalama 2,5 litre su için.
Diyet lifi içeren sebze, meyve, tahıl, kuru baklagilleri tüketin.
Kan bulgularınıza uygun olan vitaminler alın.
Haftada iki kez
balık tüketin.
Etli pişirilen yemeklere dışarıdan yağ ilave etmeyin, eti kendi yağı ile pişirin. Margarin,
kuyruk yağı, tereyağından uzak durun.
Yemeklerinizde zeytinyağı, fındık yağı ve soya yağlarını karışım halinde kullanın. Salatalarınızda zeytinyağını
tercih edin.
Beyaz ekmek yerine kepekli, esmer ekmeği tercih edin.
Sigara,
alkol ve kafeinden uzak durun, ağız ve diş sağlığınıza dikkat edin. Düzenli egzersiz yapıp uygun
vücut ağırlığınızı koruyun.
AKSİYON