Köşk seçimiyle ilgili süreç ve
Genelkurmay'ın gece yarısı bildirisinin ardından yaşanan gelişmeler
Türkiye'nin dikkatini ve enerjisini iç tartışmalara yoğunlaştırdı. Ülkenin uluslararası etkinliği ve bölgesinde ele aldığı inisiyatif iç tartışmalar yüzünden zayıflıyor. Mitinglerde dile getirilen ulusal söylemler ile
demokrasi dışı müdahaleler, Türkiye'nin dünyadaki imajına zarar verirken,
Ankara iç sorunları tartışmaktan stratejik önemi haiz konularda geri kalıyor. İçe kapanmanın en büyük etkilerinden biri
Irak'ta yaşanıyor. Irak'ın geleceğine yönelik Türkiye'nin kaygılarının uluslararası kamuoyunun gündeminden düşmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalındı. Geçen ay, Mısır'da başlayan 'Irak'a Komşu Ülkeler Konferansı'na Türkiye, dışişleri bakanı düzeyinde katılamadı.
Abdullah Gül, 15
Mayıs'ta başlayan ve bugün bitecek olan İKÖ
Dışişleri Bakanları toplantısında da yerini alamadı.
Başbakan Erdoğan ise son dış seyahatini nisanda Almanya'ya gerçekleştirdi.
AB ile ilgili gelişmelerde de yeterince etkin olunamadı. Türkiye karşıtlığı ile bilinen
Sarkozy, dün
Fransa cumhurbaşkanlığına resmen başlarken, Ankara bu konuya
vakit ayıramadı. Sarkozy'nin Türkiye'ye yönelik fikirleri, hazirandaki AB zirvesinde
test edilecek.
İçerideki gelişmelerin dış politikaya etkisini değerlendiren
emekli Büyükelçi İlter Turan, "Öncelik verilmeyen alanda sorunlar çıkar." uyarısında bulunuyor. Prof. Dr. Mahir Nakip ise iç
siyasete bu denli yoğunlaşmanın özellikle
Kerkük'te Türkiye'nin inisiyatifi elinden kaçırmasına yol açtığını düşünüyor.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, en son 18-19
Nisan tarihlerinde Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da yapılan
Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Örgütü Dışişleri Bakanları toplantısına katıldı. Ancak 3-4 Mayıs tarihlerinde Mısır'ın Şarm el Şeyh kentinde yapılan 'genişletilmiş Irak konferansı' ile 15 Mayıs'ta başlayan ve bugün bitecek İKÖ Dışişleri Bakanları toplantısına gidemedi. Mısır'daki toplantıya, aralarında ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın da bulunduğu çok sayıda önemli isim katıldı. İslamabad'daki İKÖ toplantısında ise "
İslamofobi" konusunda bir
beyin fırtınası gerçekleştirildi. İKÖ tüzüğü ile isminin değiştirilmesi üzerinde de görüşmeler yapıldı. Her iki toplantıda da Türkiye,
Devlet Bakanı Mehmet Aydın tarafından temsil edildi.
İç siyasi tartışmaların, Türkiye'nin dış politikasına büyük zarar verdiği konusunda uzmanlar da hemfikir.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi emekli Büyükelçi İlter Turan, iç siyaset sebebiyle öncelik verilemeyen uluslararası alanlarda sorunların oluştuğuna dikkat çekti. Turan, "Siyaseti insanlar yaptıkları için belirli alanlara vakit ayıramamaları, bu alanlara öncelik vermemeleri manasına gelir. Öncelik vermediğiniz alanlarda sorunlar oluşur." dedi. Türkiye'nin AB ile yürüyen bir ilişkisi olduğunu; ancak son dönemde bu konuda istendiği kadar vakit ayrılmadığını vurgulayan Turan, "Belki TCK'nın 301. maddesi değiştirebilirdi ve bu yapılsaydı, Türkiye'ye dönük AB içinde olumlu bir hava oluşurdu." görüşünü savundu. İç siyasete yönelmenin ötesinde Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde gece yarısı yayınlanan bildirinin etkisine de işaret eden Turan, "Böyle bir gelişme, AB içinde Türkiye'ye olumlu bakanların etkisini azaltıyor. Yandaşların elindeki kozları bitiriyor." uyarısında bulundu.
Kerkük'te inisiyatif kaçıyor
Kerkük Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mahir Nakip de, Irak ve özellikle
Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmelere dikkat çekti. Türkiye'nin iç siyasete bu denli yoğunlaşmasının Irak ve Kerkük özelinde Türkiye'nin inisiyatifi elinden kaçırmasına yol açtığını belirten Nakip, bu konuda iki olumsuz örnek verdi: "
Telafer, Musul'a bağlı bir ilçe olmasına rağmen,
Kürt kenti olan Duhok'a bağlanmak isteniyor ve Anayasayı Düzeltme Komisyonu, raporunu Irak Meclisi'ne sundu. Raporda, Kerkük'le ilgili önemli bir şey yok. Anayasa'daki değişiklik taleplerinin bir paket olarak gelmesi ve bu şekliyle kabul ya da reddedilmesi öngörülüyor. Pakette Kerkük'ün yer almaması olumsuz gelişme."
Nakip'e göre, bunlar bürokratların değil, siyasetçinin tepkisini çekmeli. Ancak Türkiye'nin içindeki tartışmalar ister istemez bu gibi konuları olumsuz yönde etkiliyor. Bu yüzden Şarm el Şeyh'teki toplantıda, Türkmenlerle ve Kerkük'le ilgili hiçbir şey görüşülmedi.
Dışişleri Bakanlığı ise gelişmelere farklı yaklaşıyor. Zaman'a değerlendirmelerde bulunun üst düzey bir yetkili, dış siyasi gelişmelerin güncel tartışmalardan bağımsız olarak izlendiğini anlattı. Bunların zamanı geldiğinde gerekli yerlere iletildiğini söyleyen aynı yetkili, Fransa seçimlerinin yeterince tartışılmamasının Türkiye'nin iç siyasetindeki yoğunluktan kaynaklandığını dile getirdi.