Anayasa Mahkemesi'nin önündeki
kapatma kararı istemine adeta "oldu-bitti" diye bakanların duyduğu hayal kırıklığının çapını da, bu arada tabii unutmamak gerekiyor.
Ancak özellikle AK Parti'ye bir "uyarı" niteliği taşıyan
Hazine yardımı kesilmesi kararının, başta
Başbakan Erdoğan olmak üzere, tüm
iktidar kadroları tarafından ciddiye alınması gerekiyor.
AK Parti'yi kapatmayan yargıçlar, bu kararla, AK Parti'nin bundan sonraki görüntüsü konusunda da bir çeşit "ihtar" vermişlerdir.
Dileriz bu gerçeklerin ışığında,
Türkiye'deki kamplaşmanın nedenleri arasındaki AK Parti'nin sorumluluğuna düşen alanlarda, daha özenli ve bilinçli davranılır.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı, bu
yüksek yargı organının da toplumdaki güvenilirliğine katkı sağlamış olmaktadır.
Bazı iddiaların aksine, bu kararla yüksek yargıçların önyargılı ve saplantılı olmadığı da böylece kanıtlanmıştır.
Şimdi artık "Nerede kalmıştık" diyerek
demokrasi ve gelişme hedefine dönük yolumuza devam edebiliriz.
Bu yolda refahın yaygınlaştırılması, AB'ye uyum çalışmalarının tamamlanması, iç ve dış barışın kalıcı hale getirilmesi var.
Özetle bugünün Türkiye'si, dünün Türkiye'sine göre "Öngörülebilir" ve "İstikrarına güvenilir", demokratik ve laik bir
ülke konumundadır.
Şimdi Başbakan Erdoğan'ın, 22 Temmuz
seçim gecesi söylediği gibi "Tüm toplumun Başbakanı" olmasını bekliyoruz.
MEHMET BARLAS- SABAH